Paylaş
Ali Babacan’ın istifasıyla birlikte artık yeni partinin ayak sesleri daha yakından hissedilmeye başlandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan Bosna-Hersek gezisi dönüşünde ilk kez bu konuya değindi. Gül, Babacan ve Davutoğlu’na kırgın olduğunu söyledi. Ali Babacan’a “Ümmeti parçalamaya hakkınız yok” dediğini açıkladı.
AK Parti’nin içinden iki ayrı partinin doğmaya hazırlandığı bir dönemde elbette ki gözler milletvekillerine çevrildi. Ali Babacan’ın kuracağı partiye kaç milletvekilinin gideceği yönünde hesaplar yapılıyor. Davutoğlu ile beraber hareket edip etmeyecek milletvekilleri araştırılıyor. O nedenle milletvekilleri Erdoğan’a bağlılık beyanında bulunma ihtiyacı hissediyorlar. Bazı milletvekilleri ise bizzat Erdoğan’ın yanına giderek “Yanınızdayız” diyor. “Siyasete sizinle başladım, sizinle bitiririm” diyenler çıkıyor. “Benim liderim sizsiniz. Başka arayışım olmaz” diyene rastlanıyor.
AK Parti milletvekilleri sadece bağlılıklarını bildirmiyorlar. Erdoğan’a “Siz ümmetin liderisiniz” diye hitap ediyorlar. Dikkat buyurun, Erdoğan, Ali Babacan’a “Partiyi parçalıyorsunuz” dememişti, “Ümmeti parçalıyorsunuz” demişti.
Erdoğan bu tablodan memnuniyet duyuyor.
‘ÜMMETİN LİDERİ’ DEDİLER
Cumhurbaşkanı Erdoğan isim vermeden kurulacak olan yeni partilerle ilgili değerlendirmeler yapıyor. Dava şuuruyla hareket edilmesinin önemine değiniyor, “Bizim bir davamız var” diyor. Kurulacak yeni partiler için “Ümmeti parçalamak istiyorlar” tanımını yapıyor. “Geçmişte grup kuranlar bile oldu ama sonları ne oldu?” diye soruyor. Ardından sorusuna kendi cevap veriyor. “Sonları hüsran oldu” diyor. Sözü yeni kurulacak partilere getiriyor, “Bunların da sonu hüsran olacak” diye konuşuyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan güçlü bir lider. Partisi zorlu bir süreçten geçerken grubuna güven vermeye özen gösteriyor. Doğru olanı yapıyor. Siyaset lidere güvenle yapılan bir iş. Bir yanda 23 Haziran seçimlerinin etkisi, diğer yanda ise cumhurbaşkanlığı, başbakanlık ve bakanlık yapmış isimlerin yeni parti kurma çalışmaları... AK Parti, birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğu bir dönemden geçiyor. En büyük şansları liderlerinin başlarında olması. Erdoğan’ın hâlâ güçlü bir lider olması ve AK Parti’nin iktidar gücünü elinde bulundurması önemli bir avantaj. Ama gerçekçi olmak lazım.Erkan Mumcu’nun ve Abdüllatif Şener’in ayrıldığı dönemlerdeki AK Parti yok. 2007-2008 yıllarında altın çağını yaşayan bir AK Parti vardı. Cumhuriyet mitingleri, 27 Nisan e-muhtırası, 367 kararı ve parti kapatma davasıyla siyaseten en güçlü dönemini yaşıyordu. 3 Kasım 2002 seçimlerinde aldığı yüzde 34 oy oranını 22 Temmuz 2007’de yüzde 47’ye yükseltmiş bir AK Parti’den söz ediyoruz. Şimdi ise üzerinde 17 yılın yorgunluğu ve seçim sandığından çıkan bir değişim talebiyle karşı karşıya olan bir parti var. Güneşin öğleden sonrayı gösterdiği ve ikindiye doğru yaklaştığı bir dönem...
YENİ SİSTEM
Ayrıca yüzde 50 artı 1’in arandığı yeni sistemde tek başına iktidar olmaya ihtiyaç yoktur. Birkaç puan oy almak bile yetiyor. İYİ Parti’nin durumu ortada.
31 Mart yerel seçimlerinde Ekrem İmamoğlu kaç puan öndeydi? Binde 1.3. Yani 13 bin 729 oy. Peki Saadet Partisi ne kadar oy almıştı? Yüzde 1.21 oy oranı ve 103 bin oy. Saadet Partisi seçimi kazanamamış ama bu sayı AK Parti’ye kaybettirmeye yetmişti.
Kurulacak olan partileri bir de bu gözle değerlendirmekte yarar var. Bugünün sorusu ne kazanacakları değil, ne kaybettirecekleri... Yeni partinin kuruluşunu teşvik eden uluslararası sistemin hesabı da bu. Ali Babacan-Abdullah Gül partisinin ne kazanacağı değil, hedef 2023’te Erdoğan’a kaybettirmek.
23 Haziran’dan bu yana yapılan toplantılarda Erdoğan “değişim” sinyali vermiyor. Ancak AK Parti’de bir değişim hazırlığı yapılıyor. Önemli olan değişimin zamanı ve kapsamı olacak. Sadece parti kadrolarında ve kabinede yapılacak bir değişim AK Parti’nin sorunu çözmeye yetmez. AK Parti eğer 2023’te bir sürpriz yaşamak istemiyorsa, siyaset dilini ve ülkeyi yönetme tarzını masaya yatırmalı.
Paylaş