Paylaş
Süreç, onun tespitini doğruladı. 3 Kasım 2002 seçimlerinde millet, sadece 2001 krizine sebep olan koalisyon ortaklarını değil, o dönem muhalefette olan partileri dahi Meclis dışında bırakmıştı. AK Parti tek başına iktidar olurken, CHP ana muhalefet görevini üstlenmişti.
Millet ekonomik krize neden olan liderleri ve partileri hiçbir zaman affetmedi. “Geldi İsmet, kesildi kısmet” sözü boşuna söylenmedi. Menderes, Demirel, Özal, Erdoğan ekonomik kriz yaşatmadıkları, tam aksine ekonomiyi büyüttükleri için milletin desteğini her zaman yanlarında buldular.
AK Parti siyasi iktidarı sürecinde milletin ekmeğini büyüttüğü, refah seviyesini yükselttiği için girdiği her seçimi kazandı. 2 bin dolardan aldığı milli geliri 11 bin dolara kadar yükseltmeyi başardı. Erdoğan, 2008 küresel krizinde dahil iktidarı boyunca ağır bir ekonomik krizin yaşanmasına izin vermedi. Ama dövizdeki hızlı yükseliş nedeniyle yeni bir sınama ile karşı karşıya.
2001’E BENZEMİYOR
Bu yaşananları 2001 kriziyle kıyaslamak yanlış olur. Çünkü o zaman Cumhurbaşkanı Sezer ile Başbakan Ecevit arasında MGK’da yaşanan siyasi kriz kısa süre içinde ekonomik krize dönüştü. Bugün siyasi istikrar diye bir sorun yok. Yaşanan bir siyasi krizden söz etmek mümkün değil. Ama bu dönemin de üzerinde durulmaya değer işaretleri var.
Ekonominin yüzde 50’si güven demektir. Kalan yüzde 50’si ise doğru ekonomik önlemlerden oluşuyor.
BELİRSİZLİK ENDİŞESİ
Bugün yaşananlarda belirsizliğin etkisi büyük olduğu için, piyasa yönünü bulmakta zorlanıyor. Belirsizlik, manipülasyona uygun bir zemin hazırlıyor. O nedenle yapılacak ilk iş, piyasalara güven vermekten geçiyor. İlginin odağında ekonomi yönetiminin olması gereken bir dönemden geçiyoruz.
Tabii işin özü, doğru ekonomik önlemlerin etkin bir şekilde devreye sokulması gerekiyor.
YENİ POLİTİKA SETİ
Belli ki ekonomiyle ilgili farklı bir tercih seti ile karşı karşıyayız. Yüksek döviz kuruna dayalı, yüksek büyüme ile istihdamı önceleyen bir politika bu. Kimileri esin kaynağının Çin’in ekonomik sıçraması olduğunu savunuyor. Ekonomist değilim. Ancak dikkatli bir gözlemciyim. Tansu Çiller ile Murat Karayalçın’ın birlikte açıkladıkları ekonomik önlemleri izleyen gazetecilerden biriydim. Çiller dönemi ekonomi krizini yaşadım. 2001 krizini iliklerime kadar hissettim. Yazarkasa atıldığında Ecevit Başbakanlık’tan çıkmış Meclis’e geliyordu. Meclis’in kapısında karşıladığımız andaki halini unutamıyorum. O günler geride kaldı. Ama demem o ki, bu tercihi de yapabilirsiniz ama bunu piyasa yapıcıları ile ve kamuoyu ile paylaşmanız gerekiyor. Ben bu tercihin doğru bir ekonomi yönetimi olduğunu düşünmüyorum. Ama yine de ekonominin bir de iletişimi vardır. Kamuoyunu, yaptığınızın doğru olduğuna inandırırsanız piyasalar yeni ekonomik tercihleri satın alırsa güçlü bir desteğe sahip olursunuz.
SİYASİ SONUÇLARI
Bugün yaşananları yok sayamayız. Onlara gözümüzü kapatamayız. Hem nasıl yok sayacaksın ki, eylül ayında dolar 8.30 liraydı. Üzerinden yıllar geçmedi. Birkaç ay içinde dolar 13 lirayı aştı. Bir günde yüzde 17 oranında yükseldi.
AK Parti’nin rakibinin ne CHP ne de İYİ Parti olduğunu yazıyorum. AK Parti’nin rakibinin “Ekonomi Partisi” olduğu gerçeğinin üzerinde duruyorum. 2023’e giderken, muhalefet değil ama ekonomideki bu çalkantı kaygılandırıyor.
Sağlam durmak lazım ama büyük ekonomik çalkantıların büyük siyasi sonuçları olduğunu da gözden kaçırmamak gerek.
ERDOĞAN’IN LİDERLİĞİ
Erdoğan bu ülke için çok büyük hizmetler yaptı. Erdoğan’ın bu ülke için yapacağı çok daha büyük hizmetler var. Onu dolar kuru üzerinden tasfiye etmek isteyenlerin kurduğu kumpasa geçit vermememiz gerekiyor. Çünkü, başka Erdoğan yok. Bunun anahtarı da yine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinde yatıyor.
YALÇIN AKDOĞAN’DAN İDDİALI BİR KİTAP
YALÇIN Akdoğan, AK Parti Ankara Milletvekilliği, eski Başbakan Yardımcılığı ve Başbakanlığı döneminde Erdoğan’ın danışmanlığını yapmanın ötesinde okuyan, yazan, üreten bir siyaset ve düşünce insanı. Meclis’teki masası her zaman notlar çıkarılıp içinde fişlerin yer aldığı okunmuş kitaplarla dolu olan Yalçın Akdoğan, aktif siyasi yaşamının yanı sıra kitap yazmaya devam ediyor. Akdoğan, Çince dahil birçok dile çevrilen, “Siyasi Liderlik ve Erdoğan” kitabından sonra bu kez “Nebevi Liderlik ve Hz. Muhammed” isimli kitabını çıkardı. Yalçın Akdoğan, AK Parti’nin siyasi perspektifini oluşturan “Muhafazakâr Demokrasi” kitabına da imza atmıştı.
TİTİZ BİR ÇALIŞMA
Yalçın Akdoğan, Peygamberimizin liderlik özelliklerini ele aldığı kitabını eski Diyanet İşleri başkanları ve bu alanda otorite olan isimlerin incelemesinden sonra yayınlamış. Titiz bir çalışmanın ürünü olan kitap, dört bölümden oluşuyor ve son bölümde 13 başlık altında Peygamberimizin liderlik özellikleri yer alıyor.
Yalçın Akdoğan yazdığı önsözde kitabı şöyle anlatıyor: “Bir siyaset bilimcinin gözüyle şekillenen bu kitap, Peygamber Efendimizin dönemindeki sosyal, siyasi, idari uygulamaları; yönetim tarzını, ilişki biçimlerini ve stratejilerini ele alıyor, bir birey, topluluk, toplum, devlet ve medeniyet inşasına uzanan süreci bugünün kavram setiyle anlamlandırmaya çalışıyor.”
OTTO yayınlarından çıkan kitapta Peygamberimizin Medine’de temellerini attığı siyasi yapı ile onun kurumları incelenirken bir dönem yoğun tartışmalara neden olan Medine Sözleşmesi ve Akabe Biatları da ele alınıyor.
Paylaş