Paylaş
Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun FETÖ’nün siyasi ayağıyla ilgili açıklamaları ise tartışmanın siyasi bir boyut kazanmasına yol açtı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, darbe tartışmalarına çok sert tepki gösterdi ama bir tartışma iklimi oluştu. Meral Akşener’in, İYİ Parti’den iki milletvekilinin istifa etmesiyle ilgili soruya yanıt verirken 28 Şubat sürecinde DYP’de yaşanan istifaları hatırlatması da yine bu kapsamda değerlendirilmeye başlandı. Hatta “28 Şubat sürecinde Cumhurbaşkanı Demirel DYP’den istifa ettirilen milletvekillerini DTP’de toplamıştı, şimdi de eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İYİ Parti’den istifa edenleri Ali Babacan’ın partisinde mi toplayacak” şeklinde yorumların yapılmasına sebep oldu. Çünkü İYİ Parti’den 5 milletvekilinin daha istifa edeceğinin konuşulduğu bir ortamdan geçiyoruz.
Belli ki birileri, Cumhurbaş- kanlığı seçimlerinin 2023’ten önce yapılacağı düşüncesinde.Bu kez erken davranıp tedbir almaya başlamışlar.
Rand Corporation’ın raporuna gereğinden fazla değer verildiği görüşünde olanlar var. Şimdiye kadar ki darbelerin üzerinde Made-In USA patenti yer aldığı için RAND Coperation’un darbe raporu da bir tespit olarak değil, bir teşvik olarak algılandı. Rahatsızlığın nedenini raporun Pentegon menşeli olması oluşturdu.
NATO’DAN ÖNLEME UÇUŞU İSTEDİK Mİ?
CUMHURBAŞKANI Erdoğan, İdlib’de rejime şubat sonuna kadar süre vermişti. Zaman daraldıkça teyakkuz hali artıyor. Önceki gece haber merkezleri Independent’ın geçtiği bir haberi doğrulatma telaşı yaşadı. Haberde Türkiye’nin İdlib’e müdahalesi öncesinde NATO’dan önleme uçuşu yapmasını talep ettiği yer alıyordu.
Gece yarısı bakanlara ulaşıldı, işin içyüzü öğrenilmeye çalışıldı. Türkiye’nin NATO’dan bu yönde resmi bir talebinin olmadığı anlaşıldı. Ancak burada bir püf noktası var. Türkiye, NATO’ya müracaat edip olası İdlib operasyonu öncesinde bir önleme uçuşu yapılmasını talep etmemiş ancak NATO Genel Sekreteri Stoltenberg’in Ankara’daki temasları sırasında kendisine “Sürekli ‘İdlib İdlib’ diyorsunuz. İdlib konusunda Türkiye’yi desteklediğinizi söylüyorsunuz. NATO’nun elinde savaş uçakları var. O zaman gücünüzü gösterin. İdlib konusunda Türkiye’nin yanında olduğunuzu, gücünüzü kullanarak hissettirin. Yoksa ‘İdlib İdlib’ demekle bu iş olmaz” denmiş.
Benim anladığım, resmi olarak NATO’dan böyle bir talepte bulunmamışız ama NATO Genel Sekreteri’ne “Madem İdlib konusunda Türkiye’nin yanında olduğunuzu söylüyorsunuz, bu lafla olmaz. Savaş uçakların, helikopterlerin var. Sahada bu desteği göster” demişiz.
İyi ki demişiz.
SAVAŞ OLUR MU?
BİR yanda Rusya ile görüşmelerde arzu ettiğimiz seviyeye yaklaşamıyoruz. Türkiye, Soçi sınırlarına dönülmesini talep ediyor. Rusya ise bir yandan masada müzakere ederken, diğer yandan sahada rejimin saldırılarını sürdürmesini destekliyor. Bu arada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ay sonuna kadar verdiği süre daralıyor.
Peki Ankara’da hava savaşa mı, yoksa çözüme mi yakın? Rusya’nın son anda bunu göze alamayacağı düşünülüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Putin arasındaki görüşmelerin sürmesi, bu konuda önemli bir avantaj olarak değerlendiriliyor. Önümüzdeki hafta Erdoğan ile Putin’in bir görüşme yapması bekleniyor. Çünkü son haftaya giriliyor. Rusya ile müzakereler sürerken, sahada tahkimat artırılıyor. Rusya ne yapar? Hava sahasını açar mı, açmaz mı? İdlib’de rejimle savaşa tutuşur muyuz? Elbette bunun gibi sorular dikkate alınarak hazırlıklar yapılıyor. Yedek planlar hazırlanıyor.
Bu soruyu yetkililere yönelttim, “Bu sorulara takılırsak hiçbir şey yapamayız. En çok Barış Pınarı harekâtında zorlandık. Karşımızda Amerika vardı. Savaş uçakları uçuyor, kara birlikleri devriye geziyordu. Ancak karar ver- diğimiz anda girdik. Türkiye karar verince yapar. Biz girdik, ne oldu? Bizi oyalayan Amerika çekilmek zorunda kaldı. Rusya ile hava sahası konusunda zaten 1 yıldır zaman sorun yaşanıyor ama aşılıyor. İdlib konusunda da masada çözümü zorlarız ama sonunda karar verdikten sonra ‘Rusya ne yapar, hava sahasını açar mı’ demeyiz. Biz planımızı uygularız” karşılığını aldım. Demem o ki Ankara gerekirse Rusya’ya rağmen harekâtta kararlı?
MAŞA OLARAK KULLANMAK İSTİYORLAR
İdlib konusunda Rusya ile aramız açılınca, ABD bu durumu fırsata çevirmek için her yolu deniyor. Başkan Trump Türkiye’ye desteğini ifade ediyor, ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey Türkçe olarak “şehitlerimiz” demek suretiyle gönlümüzü kazanmaya çalışıyor. Bir dönem ABD’nin karşı çıkmasına rağmen Rusya ile işbirliği sonucunda Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekâtlarını gerçekleştirmiştik. “Bu kez de Rusya’ya karşı ABD desteği ile İdlib harekâtını mı yapacağız?” yönünde değerlendirmeler yapılmaya başlandı. Hatta “Bu durum ABD ile yakınlaşmaya vesile olur” diyenler de mevcut. Ankara ise her şeyin farkında. “ABD ile Rusya karşı karşıya. Birbirlerine karşı maşa kullanıyorlar. Biz maşa değil, özneyiz. Kendi milli çıkarlarımız doğrultusunda ne yapılması gerekiyorsa ona karar verir, yerine getiririz” deniliyor.
Paylaş