Paylaş
Ama iki lider aynı zamanda ‘cumhur ittifakı’nın devam edeceğini açıkladılar. Peki, bu durumda cumhur ittifakı nasıl devam edecek? Bu sorunun yanıtını alabilmek için iki partinin kulislerine baktım, Bahçeli ve Erdoğan’ın açıklamalarını çıkardım.
Bahçeli, cumhur ittifakının devletin bekası açısından gerekli olduğunu söylemişti. Aynı Bahçeli’nin “Cumhur ittifakı yerelde yok” açıklaması, devletin bekası yerelde geçerli değil mi sorusunu gündeme getirdi. Ancak AK Parti cephesinin bu noktaya çok takılı kalmadığını gördüm. Cumhur ittifakının ülkenin temel meselelerinde Meclis’te devam edeceğine inandıklarını söylemekle yetindiler. Zaten Cumhurbaşkanı Erdoğan da “Cumhur ittifakının oluşturduğu anlayışı koruyacağız” demişti.
Cumhur ittifakı çok önemli değişimlere imza attı. Türkiye’yi parlamenter sistemden başkanlık sistemine taşıdı. Bu günlere Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iradesi ve Bahçeli’nin özeni ile gelindi. Bugün iki liderin de ilk günkü gibi cumhur ittifakının arkasında durduğunu söylemek mümkün mü? Cumhur ittifakı artık ismen devam ediyor ama ruhu kalmadı. Çünkü büyü bozuldu.
OLAĞANDIŞI BİR HAVA YOKTU
Bahçeli yerelde ittifakın olmayacağını açıkladığı anda MHP grubunda bir alkış patlaması yaşanmıştı. MHP’de ittifakı bozmanın verdiği coşkuya tanık olunca bugün AK Parti Genel Merkezi’ndeki havayı merak ettim.
İtiraf edeyim, AK Parti Genel Merkezi’ne adım atarken moral bozukluğu ya da en azından bir kırgınlık bekliyordum. Ama şaşırdım. Geçen hafta ziyaret ettiğimde karşılaştığım tablo neyse dün karşılaştığım manzara da aynıydı. Olağandışı bir hava yoktu.
Yerel seçimler nedeniyle bir hareketlilik yaşanıyordu. Siyasetin gündeminde ittifak konusu vardı ama Genel Merkez’deki hareketliliğin temelini yerel seçim hazırlıkları oluşturuyordu. Yerel seçimlerde ittifak yapılmayacağının netleşmesi nedeniyle tereddüt ortadan kalktı. Yerel yönetimler başkanlığı, yeni durum çerçevesinde aday belirleme çalışmalarını sürdürüyor.
AK Parti’nin yol haritasında üç nokta ön plana çıkıyor:
1) MHP ile cumhur ittifakını sürdürmek
2) Yerel seçim hazırlıklarını yürütmek.
3) MHP ve Bahçeli’ye karşı özenli dili korumak.
Bir durum değerlendirmesi yapıldığında:
1) AK Partililer her açıklamalarında cumhur ittifakının önemini vurgularken Bahçeli’yle ilgili özenli cümleler kurmaya dikkat ediyorlardı.
2) Bahçeli başta olmak üzere MHP yönetiminden kimsenin şahsı hedef alınmadı. Kurumsal disiplin sürdürüldü.
ÜSLUP SORUNU
AK Parti’nin bu özenine karşılık olarak af, Brunson ve hediye uçakla ilgili olarak MHP’den genel başkan düzeyinde AK Parti’yi zan altında bırakacak açıklamalar yapılmaktan imtina edilmedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir hafta önceki MYK toplantısında MHP ile seçim ittifakı konusunda, “Bir daha görüşün. Arkadaşlarla irtibatı sürdürün. Bir formül bulmaya çalışın. Gerekirse biz liderler olarak yeniden görüşürüz” derken, bir hafta sonra “Herkes kendi yoluna” noktasına nasıl gelindi?
1) Andımız meselesinde AK Parti’nin milli kimliğimize olan sadakatinin MHP tarafından sorgulanmaya kalkışılması.
2) AK Parti açısından önemli bir isim olan Bekir Bozdağ’ın etnik kimliğine vurgu yapılarak tehdit edilmesi.
3) Cumhurbaşkanı Erdoğan Üsküdar-Çekmeköy-Sancaktepe metro hattının açılışında AK Parti’ye gelen taleplere cevap verirken bir vatandaş afla ilgili bir laf atıyor. Erdoğan “Canım kardeşim, boşuna uğraşma” diyerek o şahsa bir cevap veriyor. Ancak Bahçeli Twitter’dan “Sayın Cumhurbaşkanı” diye başlayan ve “Elbette kast edilen Milliyetçi Hareket Partisi’dir” diye sürdürdüğü cümlelerle Erdoğan’a yanıt veriyor. Ama “Art niyet değilse kesinlikle isabetsiz ve itibarsız bir isnattır” diyor. Yetinmiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik, “fuzuli bir demagoji”, “Siyasi ahlak ve basirete sığmayacaktır” gibi ifadelerle saldırıyor.
AK Parti liderinin hukukunu koruma adına ve Bahçeli’ye yönelik bu sıfatların hiçbirini kullanmadan siyasi nezaket dairesinde cevap veriyor. Bunda şaşılacak bir şey yok. 12 Eylül’ün siyasi yasaklarının devam ettiği günlerde Doğru Yol Partisi Kenan Evren’in Demirel’e yönelik suçlamalarına karşılık aynı şiddette cevap verir, liderinin hukukunu korurdu. Hatta bunun için kapatma davası açılmış ama DYP bir milim geri adım atmamıştı.
MHP ittifakın bozulması konusunda komplo teorilerine değil, üslubuna baksa yararlı olur.
Paylaş