Paylaş
Trump’ın Türkiye’yi dolar silahıyla vurmaya çalıştığı bir iklimde tahliye mümkün mü? Aslında yargının bağımsızlığını gösterme açısından tam da bu ortamda tahliye kararı verilebilirdi. Ama işte zamanın ruhu! Brunson’ın avukatı İsmail Cem Halavurt, bir üst mahkeme olan İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ne itirazda bulundu. Kurban Bayramı’ndan önce üst mahkemenin karar vermesi bekleniyor. Bir yandan da Türkiye ile ABD arasındaki görüşmelerin ertelendiği yönünde haberler geliyor. ABD’nin, Brunson’ı ABD’ye getirecek uçakta görmeden hiçbir müzakereye yanaşmaması, Türkiye’nin ise eski Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla’nın Türkiye’ye iadesi ve Halkbank soruşturmasının sonlandırılması ısrarı nedeniyle sıkıntılı süreç bir süre daha devam edecek. Herkes Brunson işi çözülmeden Türk-Amerikan ilişkilerinin düzelmeyeceğinin farkında. Zamana yayılan bir çözüm arayışı söz konusu. Ama sorun çözümsüz değil.
TRUMP’A KARŞI AVRUPA DESTEĞİ
Çeşitli saldırı şekilleri var. Siber saldırı, kimyasal saldırı, hava saldırısı, terör saldırısı, füze saldırısı gibi. Buna bir de Trump saldırısı eklendi. Artık ülkeler gece yarısı bir El Kaide saldırısı ile mi karşılaşacaklar, yoksa Trump mı saldıracak, o belli değil. Türkiye piyasalarını cuma ve pazar günü gece yarısından sonra vurdular. İsmet Paşa’nın “Eşkıyanın gece yarısı ne yapacağı belli olmaz” dediği gibi.
Trump tehlikesi büyürken eşzamanlı olarak Trump karşıtı bir blok oluşuyor. ABD Başkanı hızla “yalnız kovboy”a dönüşüyor. Trump karşıtı kampta Rusya ve Çin vardı. Bunlara Avrupa ülkeleri de ekleniyor.
ABD ile ilişkiler kötüye giderken Avrupa Birliği ile ilişkiler hızla geliştirilmeli. Çünkü ABD’nin karşısına bir güç konulması gerekiyor. Trump bu dilden anlar. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşme talebinin Almanya Başbakanı Merkel ile Fransa Cumhurbaşkanı Macron’dan gelmesi iyi bir haber. Merkel, krizin ilk anında bizim yanımızda çok net bir tavır aldı. Merkel’in bankalara sendikasyon kredilerine devam etmeleri ve Türkiye ile olan işlemleri kesmemeleri talimatını verdiği biliniyor.
AB SÜRECİ CANLANACAK MI?
Bu süreçte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 28-29 Eylül tarihlerinde Almanya’ya yapacağı resmi ziyaret önemli olacak. Erdoğan-Merkel görüşmesi sadece Trump karşıtı cephenin “güç birliği” oluşturması anlamına gelmiyor; uzun süredir dinlenme odasında olan Türkiye-AB ilişkilerinin canlanması fırsatını da sağlayabilir. Bunun için ilk adımlar atılmaya başlandı. Türkiye-AB ilişkilerine zarar veren sorunlar çözülmeye başlandı. Yunanlı askerlerin serbest bırakılması, Büyükada davasının tutuklu sanığı Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Onursal Başkanı Av. Taner Kılıç’ın dün tahliye edilmesi gibi. İnsan hakları karnemizi düzeltmeden AB ile ilişkileri düzeltemeyiz. Osman Kavala ve CHP milletvekili Enis Berberoğlu’nun tahliyesiyle birlikte AB ile ilişkilerde yeni bir sayfa açılabilir. Cumhurbaşkanı Erdoğan “Kopenhag Kriterleri’ni Ankara kriteri yapar, yolumuza devam ederiz” demişti. Hazır OHAL’i de kaldırmışken bu konjonktürü fırsata çevirebiliriz. Üç gün önce 17. yaşını kutlayan AK Parti’nin en önemli özelliği özgürlüklerin alanını genişletmek, reformlarla Türkiye’nin önünü açmaktı. 15 Temmuz darbe girişimi ile önceliğimiz güvenlik oldu. Ancak bu kriz bize gösterdi ki sermaye güvenli bir liman ve hukuki teminat arıyor. Türkiye yeniden AB’li gündeme döndüğü takdirde sermayenin kaçtığı değil, “kulaklarımızdan dolar fışkırdığı” günlere döneriz. Böylece Gezi olaylarından bu yana girdiğimiz türbülanstan çıkarız. Türkiye yeniden özgürlüklerin ve reformların konuşulduğu ülke olur.
Yeter ki uçağın burnu AB’ye dönük olsun...
Paylaş