Paylaş
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Binali Yıldırım’ın istifa etmesine gerek olmadığını söylemişti. Cumhur ittifakının diğer lideri Devlet Bahçeli de bu yönde görüş bildirmişti. Hatta CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “İstifa etmeli ama seçimi bunun üzerinden götürecek değiliz” sözü bir vize olarak algılanmıştı. Binali Yıldırım da bu yöndeki sorulara “O konu kapandı” karşılığını vermişti.
Ancak görüldüğü gibi konu kapanmadı. Tam aksine, seçim süreci yaklaştıkça tartışmanın dozu artmaya başladı. Kılıçdaroğlu, “Binali Bey’in istifa etmesine gerek yok zaten. Tekrar Ankara’ya gelecek” demeye başladı. Binali Yıldırım’ın “Ben çıktığım yoldan geri dönmem” demesi tartışmaları bitirmedi.
Son Başbakan ve Meclis Başkanı olarak Binali Yıldırım’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday gösterilmesi, hem moral üstünlük sağlamış hem de İstanbul seçimleri konusunda AK Parti’nin rahat bir nefes almasına neden olmuştu. Binali Yıldırım etkisi Türkiye genelindeki seçim rüzgârını olumlu yönde etkileyen bir hamle olarak öne çıkmıştı. Ancak istifa konusunun bir türlü netliğe kavuşmaması, Binali Yıldırım rüzgârının etkisini azaltmaya başladı. Binali Bey, projelerini anlatmak için bir araya geldiğinde basın mensuplarının ilk sorusu istifa edip etmeyeceği oluyor. Verilen cevap ne olursa olsun Binali Yıldırım’ın o andan itibaren açıkladığı projeler, istifa tartışmasının gölgesi altında kalıyor. Ayrıca rakibinin istifa etmemesi CHP adayı Ekrem İmamoğlu’nun elini güçlendiriyor. Kampanyasına moral değer kazandırıyor.
Meclis Başkanı Binali Yıldırım’ın iki konuda çalışma yaptırdığı söyleniyor. Biri, tahmin edileceği üzerine istifa konusuyla ilgili hukukçulardan alınan görüşler. Diğeri ise dünyadaki protokol kurallarına ilişkin yapılan araştırma.
AK PARTİ’DE KONUŞULUYOR
Şimdi Anayasa’nın 94. maddesini, Siyasi Partiler Kanunu’nun 24. maddesini hatırlatarak sizi hukuki mevzulara boğmak istemiyorum. Bir noktada Binali Yıldırım’ın Meclis Başkanlığı’ndan istifa konusu artık hukuki bir tartışma olmaktan çıktı, İstanbul seçimlerin en önemli göstergelerinden biri haline dönüştü. AK Parti MYK’da bu konunun ele alındığı söyleniyor. Hayatı seçim meydanlarının içinde geçen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da bu tartışmaları takip etmemesi mümkün değil. Dahası bunun seçimlere nasıl yansıyacağını görmemesi imkânsız.
Binali Yıldırım’ın istifa etmemesinin zarar verdiği, tam aksine istifa ederek enerjik bir şekilde seçim çalışmalarına başlaması gerektiğinin konuşulduğu ifade ediliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder” dediği için İstanbul seçimlerinin üzerinde titriyor. Partiler, belediye başkan adaylarının listelerini 19 Şubat tarihinde YSK’ya teslim edecekler. Kesinleşmiş listeler ise 3 Mart’ta yayınlanacak. Binali Yıldırım’ın bu iki tarihten birinde istifa edeceği konuşuluyordu ama buna yeni bir tarih eklendi: 14 Şubat... Listeler YSK’ya verilmeden 5 gün önce istifa edeceği konuşuluyor. Bir parti yöneticisi ise “Daha kısa sürede olabilir” dedi. Tarihi tam olarak bilemiyorum ama Binali Yıldırım’ın istifa edeceği yönündeki işaretler artmaya başladı. Binali Bey’in ALS hastalıklarıyla ilgili olarak Meclis’te komisyon kurulmasını sağlayacağını belirtip, “Belki de bu görevi bırakmadan yapacağım son iş de bu olacak” demesi, istifa sinyali olarak değerlendirildi.
PROTOKOL DÜZENLEMESİ
Ha bu arada, dünyada protokol uygulamalarıyla ilgili bir araştırma yaptırıldığından söz etmiştim. Binali Yıldırım, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday olduğunda bazı protokol sorunlarıyla karşılaşmış. İstanbul’da aynı sorunu yaşamak istemiyor. O nedenle dünyadaki örneklere ilişkin bir araştırma yapılmış. Öne çıkan eğilim, eski cumhurbaşkanı, başbakan ve meclis başkanlarının protokolde “yatay geçiş yapması” yönünde. Ama bu yönde bir çalışma henüz yok. Cumhurbaşkanı Erdoğan, protokolle ilgili bir düzenleme yapılmasına gerek gördüğü takdirde bir formül bulunacak.
Paylaş