Paylaş
Liderler seçimlerin normal zamanında yapılacağını söylüyor, 2023’ü işaret ediyorlar ama erken seçim ihtimaline karşı da hazırlık yapıyorlar. Çünkü yeni bir siyasi gerçek var. O da ittifaklar sistemi. İttifaklar sayesinde seçimler artık yüzde onlarla, on beşlerle değil; bindelik oranlarla kazanılıyor ya da kaybediliyor. 31 Mart İstanbul seçimlerinde olduğu gibi.
2023’te Cumhurbaşkanlığı hesapları buna göre yapılıyor. O nedenle 2023’e giderken ittifaklar üzerinden Erdoğan ile Kılıçdaroğlu arasında müthiş bir satranç oynanıyor. Kılıçdaroğlu, millet ittifakını bir arada tutmaya çalışıyor. İkinci adım olarak millet ittifakını Ali Babacan ve Abdullah Gül partisi ve Davutoğlu ile genişletmeyi amaçlıyor. İki lider arasında ittifaklar konusunda kıyasıya bir mücadele yaşanıyor. Erdoğan, öncelikle millet ittifakını parçalamayı hedefliyor. Erdoğan, “Adı millet ittifakı ama milletten nasibini alamamış ittifakın zayıflaması, parçalanması çok çok önemli” demişti. Erdoğan, İYİ Parti’nin millet ittifakından ayrılmasını, CHP ile HDP’nin bir arada kalmasını amaçlıyor. Resepsiyonlarda Erdoğan ile Akşener arasında daha sıcak diyaloglar yaşanıyor. Önceden yan yana gelmezlerdi. Gelseler de buz gibi bir hava olurdu. Şimdilik sadece diyalog kanallarını açık tutan bir zemin oluşmuş durumda. Yoksa AK Parti ile İYİ Parti arasında ileride bir işbirliğine dönüşebilecek bir hava oluşmuş değil. Ayrıca İYİ Parti konusunda MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin tavrı önemli olacak.
Kılıçdaroğlu ise bir yandan Barış Pınarı harekâtına destek verdiği için CHP’yi eleştiren HDP’yi kaybetmemeye çalışıyor, diğer yandan da İYİ Parti ve Saadet Partisi ile bağları güçlü tutmaya özen gösteriyor. İYİ Parti Sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu’nun CHP’yi yönelik eleştirilerinin arttığı bir dönemde, “İttifak dağılıyor mu” sorusu gündeme gelmişti. Kılıçdaroğlu ile Akşener bir görüşme yaparak ilişkileri tamir ettiler. Ama ileride ne olur bilinmez. Çünkü İYİ Parti’de bir kanat, kabinede yer almayı savunuyor. Ayrıca İYİ Parti, Barış Pınarı harekâtı ile yükselen milliyetçi dalgayı dikkate alarak HDP yükünü taşımakta zorlanıyor.
KILIÇDAROĞLU NEDEN RAHATSIZ?
Kılıçdaroğlu’nu rahatsız eden bir gelişme ise İstanbul’da uç verdi. Ekrem İmamoğlu’nun seçim başarısını anlatan ‘Kahramanın Yolculuğu’ kitabına CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, Twitter’dan sert tepki göstermişti. Eğer Ekrem İmamoğlu ile Canan Kaftancıoğlu arasında rekabet bir uzlaşmaya dönüştürülemezse, CHP’nin başı ağrıyacak gibi gözüküyor. Kılıçdaroğlu’nun Çubuk’ta saldırıya uğradığı 21 Nisan günü CHP’nin İstanbul Maltepe’de seçim başarısının kutlanacağı bir mitingi vardı. Hatırlarsanız, miting geç başlamıştı. O zaman Kılıçdaroğlu’na saldırıdan dolayı üzgün oldukları için mitingi geç başlattıklarını düşünmüştüm. Güvendiğim bir kaynağım, Canan Kaftancıoğlu ile Ekrem İmamoğlu arasında bir gerginlik yaşandığı için mitingin geç başladığını söylemişti. Kılıçdaroğlu’nun durumuna bakıp yaşananlara şaşırmıştım.
ERDOĞAN, BABACAN’LA YENİDEN GÖRÜŞECEK Mİ?
AK Parti cephesinde ise birlik ve beraberliği güçlendirmeye yönelik bir çaba seziliyor. Ahmet Davutoğlu ve Abdullah Gül-Ali Babacan partisinin kuruluş aşamasına geldiği bir sırada Erdoğan, bütünleşme çabalarını arttırdı. Daha önce görüştüğü Ali Babacan’ı birlikte çalışmaya ikna edemeyen Erdoğan’ın, önümüzdeki günlerde Babacan’la yeni bir görüşme yapmayı planladığı söyleniyor. Davutoğlu ve Gül’den ziyade Erdoğan’ın Babacan’ın üzerinde durduğu anlaşılıyor. O nedenle Ali Babacan’ı kazanmak için hamle yapıyor. Başarılı olur mu? Biraz zor gözüküyor. Ama bir yandan da yeni partilere karşı AK Parti teşkilatını motive etmeye çalışıyor. İzmir il teşkilatının toplantısına telefonla bağlanarak “Hiçbir şey sizi yılgınlığa itmesin. Bazı çatlak sesler veya safsatalar sizleri asla yılgınlığa itmesin. Bunların hepsi gider ama işin aslı burada kalır. Yedi düvel AK Parti’ye karşı bir gayretin içinde ama bizi asla koparamayacaklar. Gövdenin kökleri çok sağlam. Bu sağlam köklerle mücadelemizi sürdüreceğiz” diye seslenmişti.
MAHİR ÜNAL’IN UYARISI
Erdoğan’ın son dönemlerde önemli bir vurgusu var. “Şu anda bu iktidar, Barış Pınarı harekâtıyla dünyada sembolleşmiştir, kendini ispat etmiştir” diyor. Bu vurgunun bir hedefi var. Erdoğan, Barış Pınarı harekâtının millette birlik ve beraberlik duygusunu oluşturduğunu gördü. Oradan aldığı rüzgârla AK Parti’nin seçimlerden sonra girdiği tartışma sürecinden çıkıp büyük fotoğrafa odaklanmasını arzu ediyor. AK Parti Genel Merkezi’ndeki toplantılardan sonra AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal, “Arkadaşlarımız bizi muhalefetin dili ile eleştiriyor. Bu doğru değil. Arkadaşlar, Barış Pınarı harekâtı ile iyi bir ivme yakaladık. Bunu sürdürmemiz lazım” diye uyarıda bulunuyor.
Partilerin hedefleri var ama bir de siyasetin gerçekleri var. Barış Pınarı harekâtının oluşturduğu birlik ve beraberlik havası geçtiğinde ne olacak?
Paylaş