Paylaş
İçişleri Bakanı Efkan Ala düzenlemeyi, “Güç temerküzü değil, güçlerin ayrı ayrı yönetildiği ve siyasetin yönettiği bir sistem” olarak açıklamıştı.
Milli Savunma Bakanı Fikri Işık ise, “Güç temerküzü olunca sonunda darbe oluyor. Gücün tek elde toplandığı 98 ülkede, 217 silahlı müdahale olmuş. Bunu gören demokratik ülkeler gücü dengelemişler. Güç bir yerde toplanınca haliyle, Genelkurmay Başkanı, ‘Ben ne desem o olur’, kuvvet komutanı, ‘Ben ne talimat verirsem öyle olur’ diye düşünür” demişti.
Darbe girişimin ardından yapısal bir düzenlemeye gidildi. Jandarma ve Sahil Güvenlik İçişleri’ne, kuvvet komutanlıkları ise Milli Savunma Bakanı’na bağlandı. Milli Savunma Bakanı Fikri Işık düzenlemeyi şöyle anlatmıştı:
“Biz kuvvet komutanlıklarının Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanması sürecinde demokratik ülkelerdeki yapılanmayı inceledik. ABD’de üç kuvvet var. Kuzey Komutanlığı, Güney Komutanlığı, Merkez Komutanlığı, Asya Pasifik ve Afrika Komutanlığı var. Bunlar ABD başkanına bağlı. Başkan doğrudan bilgi alıp talimat verebiliyor. Neden? Bir hareketlilik olursa başkan olarak haberim olabilsin, ben talimat verebileyim diye. Bizde ordunun yapılanması Prusya modeli olarak Almanlardan alınmış. Ama Almanlar daha sonra bu sistemi değiştirmiş, biz hâlâ muhafaza ediyoruz. Almanya’da genelkurmay başkanı ve kuvvet komutanlıkları milli savunma bakanına bağlı. Sadece deniz kuvvetleri komutanı direkt başbakana bağlı. Almanlar bu sistemi değiştirmiş. Neden? Darbe tecrübesinden dolayı.”
Kuvvet komutanlıkları Milli Savunma Bakanlığı’na bağlandı. Ancak onların Genelkurmay ile Milli Savunma arasındaki ilişkilerinin düzenlenmesi gerekiyor.
Milli Savunma Bakanı Işık, “Kuvvet komutanlıkları hangi noktadan Milli Savunma Bakanı’na bağlı olacak, hangi noktadan Genelkurmay’a bağlı olacak bunlar ikincil mevzuatla belirlenecek” demişti.
Bu düzenlemelerin ele alınacağı Bakanlar Kurulu toplantısına Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar davet edildi.
J BAŞKANLARI KATILDI
Bakanlar Kurulu toplantısından bir gün önce Genelkurmay Karargâhı’nda önemli bir çalışma yapıldı. Genelkurmay Başkanı Akar’ın başkanlığında yapılan toplantıya, kuvvet komutanları, istihbarat - harekat ve personel başta olmak üzere J başkanları ve TSK Sağlık ve GATA Komutanlığı görevlerini üstlenen Tümamiral Hayati Bilgiç katıldı.
15 Temmuz FETÖ’cü yapılanmanın GATA’da çok etkin olduğu ortaya çıkmış, bunun üzerine askeri hastanelerin Sağlık Bakanlığı’na bağlanması kararlaştırılmıştı. Genelkurmay, sağlıkla ilgili iki nokta üzerinde duruyor.
GATA VE HAYDARPAŞA AYRI
1- GATA ve Haydarpaşa Eğitim Hastanesi NATO ile yapılan karşılıklı anlaşmalar nedeniyle ayrı bir kategoride yer alıyor.
2- Kara kuvvetlerine bağlı 900 kışlada, hudut karakollarında ve üs bölgelerinde sağlık hizmetleri veriliyor.
Kuvvet komutanlıklarının Milli Savunma’ya bağlanması, sivilleşme açısından önemli bir adım. Eski Genelkurmay başkanları, “FETÖ’cüler ordudan temizlensin ancak TSK’nın yapısı bozulmasın” görüşünü dile getirdiler. Aslında bu askerin ortak görüşü. O zaman 15 Temmuz’u neden yaşadık?
Kuvvet komutanlıklarının harekât ve istihbarat yönüyle Genelkurmay’a, personel ve lojistik konusunda ise Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanması gündemde. Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, “Kuvvet komutanlıkları, askerin eğitimi, harp hazırlıkları ve savaş gibi asli görevleri açısından Genelkurmay’a; lojistik, personel gibi konularda ise Milli Savunma Bakanlığı’na bağlı olacaklar” demişti.
EMİR-KOMUTA KORUNSUN
Genelkurmay’ın çalışmasında ise askerlik hizmetinin bütüncül olduğu belirtilerek, lojistik ve personel konusunda Genelkurmay’a bağlılığının devamı savunuluyor. Emir-komuta zincirinin korunması isteniyor. O zaman değişen ne olacak? Onu ikincil mevzuat yayınlandığında göreceğiz. Hükümet, TSK personelinin tayin, atama, rütbe ve sicilinde Milli Savunma Bakanı’nın ‘uygun görüşü’ ve parafının gerekli olduğu konusunda ısrarlı.
Darbe gecesi Başbakan’dan yazılı talimat istenmesi unutulmamış.
Paylaş