Paylaş
İl başkanlarının milletvekili listeleri yapmaları da istenmiş ama onlar milletvekili başvuruları başlamadığı için liste yapmak yerine ilkeleri ortaya koymakla yetinmişler. Bu yaklaşımı çok sağlıklı buluyorum. Çünkü başta sahada seçim çalışmasını yapacak olan teşkilatın görüşü alınırsa ilk düğme doğru iliklenmiş olur. Tabii sadece görüş alınması yeterli olmaz. O düşüncelerin milletvekili listelerine yansıması gerekiyor.
1) Teşkilatlar ithal aday istemiyor. Millet kapısını çalıp derdini anlatacağı milletvekili istiyor.
2) Kontenjan aday gösterilecekse bu tercihin en az 10 ya da daha fazla milletvekili çıkaracak yerlerde yapılmasını öneriyorlar.
3) İl başkanları ve belediye başkanlarından aday gösterileceklerin istifa ettirilmesini ama aday gösterilmeyecekse izin verilmemesini istiyorlar.
4) Temayül yoklaması nedeniyle sert bir rekabet yaşandığını, bunun da seçim kampanyasına olumsuz yansıdığını düşünüyorlar.
5) Milletvekili adayları için birbirini denetleyen çapraz anketler yapılsın.
KAZANMAK İÇİN
Seçim kazanmak için sadece teşkilatların görüşü yeterli olmaz. Ama teşkilatın çalışmadığı bir seçim de kazanılamaz. Lider, icraatlar, vatandaş memnuniyeti, seçimde kullanılacak dil, kampanyanın şekli, milletvekili listeleri gibi birçok faktörün mükemmel uyumunun sağlanması gerekiyor.
ERDOĞAN’IN UYARISI
AK Parti çok başarılı seçim kampanyalarına imza atmış bir parti. Dev bir seçim organizasyonuna benziyor. Bu konuda çok başarılılar. Ama buna rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şayet biz de muhalefetin hep yapageldiği oturduğumuz yerden ahkam keserek siyaset yapmaya kalkarsak onların akıbetine uğramaktan kurtulamayız” diye uyarma gereği duydu.
VİZYON BELGESİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 28 Ekim’de açıklayacağı “Seçim Vizyon Belgesi”nde 2023 seçimlerine dönük stratejinin ana unsurlarını görmüş olacağız. Seçim beyannamesi daha sonra açıklanacak. AK Parti’nin seçim kampanyasının pozitif olması bekleniyor. Kucaklayıcı bir dille geleceğe dair bir umut ve vizyon vermek planlanıyor. İnsanlar geleceğe dair umut duymak istiyor.
ÜÇ NOKTA
Erdoğan, her toplantıda üç noktaya vurgu yapıyor. İl başkanlarına da aynı şeyi söyledi.
1) 20 yılda ülkemize kazandırdığımız demokrasi ve kalkınma atılımlarını...
2) Doğrudan vatandaşa dokunan hizmet ve eserlerimizi...
3) Muhalefet sadece lafla vakit öldürürken, 2053 vizyonuyla geleceğe dair hayali, programı ve projesi olan tek siyasi hareket olduğumuzu anlatın dedi.
ÖNCE İNANMAK GEREKİYOR
Hayat pahalılığı ve zamların vatandaşın belini büktüğü zorlu kış aylarında bir moral bozukluğu yaşanıyordu. Ancak hem işlerin yoluna girmesi hem de Erdoğan’ın dünya ölçeğindeki etkili liderliği sayesinde AK Parti o psikolojiyi çabuk attı. Anketlerle birlikte moraller de yükselmeye başladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan “2023’te müjdeyi vereyim, rekor bir oyla cumhurbaşkanlığı ve meclis seçimlerini Allah’ın izniyle göğüsleyebiliriz. Ben inanıyorum, inandığımıza göre bu işi Allah’ın izniyle başaracağız” dedi.
İnanç bu işin yarısı. Demirel, “İnanç, tekeden süt çıkarır” derdi. Her şey inanmakla başlıyor. Önce inanmak sonra o inancının gerçekleşmesi için çalışmak gerekiyor.
KILIÇDAROĞLU, AMERİKA’YA NEDEN GİDECEK
KILIÇDAROĞLU, cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunu çok iyi bir zamanlama ile yönetti. Yaptığı bir hamle ile Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ı denklemin dışına itti. Hatta ilk desteğin onlardan gelmesini sağladı. Böylece 6’lı masaya eli güçlü bir şekilde oturmayı başardı. Buraya kadar her şey iyiydi. Ama Amerika gezisinin zamanlaması için aynı şeyi söyleyemeyeceğim.
İCAZET Mİ
Kılıçdaroğlu daha ABD seferine çıkmadan kulisler kaynamaya başladı.
Kimi “ABD’den icazet almak için gidiyor” diyor.
Kimi “ABD, Kılıçdaroğlu’nun adaylığını istemiyor. Onlara kendini tanıtmak istiyor” diye yorum yapıyor.
“ABD’de FETÖ’cülerle buluşacak” diyen de var.
“HDP’nin aday çıkarmamasını, kendisini desteklemesini sağlamaya çalışıyor” diyene de rastlanıyor.
O nedenle Kılıçdaroğlu’nun, ABD’de çok şahane temaslarda bulunsa dahi, bu tür yorumların gölgesi altına kalacağı kesin.
İYİ PARTİ BU ‘SIRT ÇANTASI’NI NASIL TAŞIYACAK
Kılıçdaroğlu, seçimlerde HDP desteğini almak için bazen inanılmaz işler yapıyor. CHP iç politikada iktidarı eleştirse de dışarıdaki milli meselelerde sorumlu bir siyaset izlerdi. Ama artık öyle değil. CHP, tarihinde ilk kez Irak ve Suriye tezkeresine HDP ile birlikte hayır oyu verdi. Yine Libya tezkeresinde de CHP ile HDP aynı safta yer aldı.
Mersin’de Sedat Gezer isimli polisimizin şehit olduğu, bir polisimizin ise yaralandığı saldırının faillerinden birinin PKK’lı terörist Dilşah Ercan olduğu tespit edildi.
SIRT ÇANTASINI PATLATTI
Dilşah Ercan hem İzmir’de hem de Mersin’de yakalanmış, terör eylemlerinden dolayı hapis cezasına çarptırılmış. CHP de tutuklu gazeteciler raporu hazırlayıp Dilşah Ercan’a yer vermiş. CHP’nin raporunda Dilşah isimli teröristin bir de mektubu yer almış. CHP’nin raporunda “Sırt çantası da suç kanıtı sayılmış” deniliyor. Ne sırt çantasıymış ama. Dilşah o sırt çantasını patlattı Mersin’de. Sedat Gezer o saldırıda şehit oldu.
CHP, HDP’yi taşıyor. Ama İYİ Parti bu işbirliğinden rahatsız olmuyor mu? Sahi, İyi Parti bu “sırt çantası”nı nasıl taşıyacak?
Paylaş