BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan, bırakın krizden olumsuz etkilenmeyi, krizi fırsata dönüştürebileceğimizi söyledi. Hemen arkasından krizle ilgili gazetelere, televizyonlara yansıyan açıklamalara baktığınızda ise kimsenin artık krizin fırsata dönüştürüleceği konusunda umudunun bulunmadığını gözlüyoruz.
Aksine, sözü alan herkes krizden artık etkileneceğimizi, mutlaka önlem alınması gerektiğini, hükümetin bir şey yapmadığını, böyle giderse reel sektöre de krizin yansıyacağını söylüyor. Akademisyeni, bankacısı, işadamı herkes bu yönde konuşuyor.
Bu açıklamaların hemen hepsinde, çoğu örtülü olarak, mevcut yönetime, yaptıklarına bakılarak, kriz yönetimi konusunda güven duyulmadığı da görülüyor.
MÜSİAD bile dün kabine revizyonundan söz edip, kapsamlı ekonomik program açıklaması talebinde bulundu. Yani, AKP yandaşları bile bir şey yapılmadığını görüyor.
Her şeyden önce şunu söyleyelim ki; krizin fırsata dönüştürülmesi için yapılacak işlerin başında, daha bir-iki ay öncesinde, IMF ile kapsamlı bir anlaşma yapılması geliyordu. Türkiye bu fırsatı kaçırmış görünüyor.
Bunu bile yapmayan hükümetin krizi fırsata dönüştürme imkanı artık hemen hemen imkansız. Piyasalar bu fırsatı görüyordu ama AKP’nin yerel seçimleri düşünerek IMF ile böyle bir anlaşmaya yanaşmayacağını anladıkları için güven kaybı yaşandı.
Başka hiçbir ülkenin böyle bir şansı yoktu; hazır süren ilişkiler vardı ve IMF böyle bir anlaşmaya hazırdı. Bir anlaşma, hele hele belirli kriterlere göre opsiyonlu kaynak kullanımı öngören bir anlaşma yapılsaydı, Türkiye’nin değer gelişmekte olan ülkelere kıyasla öne çıkma ihtimali vardı. Ama artık bunun için çok geç.
Şimdi tartışılması gereken; ne yapılması lazım ki, krizin etkilerinden daha az etkilenelim.
Mevcut gidişe, ekonomi yönetiminde kargaşaya bakılarak, piyasalarda "krizi mümkün olduğunca az zayiatla geçiririz" yönünde bile bir umut kalmamasını doğal karşılamak gerekir.
İşalemi, hükümetin ekonomiyi gündeme oturtup, gerekli önlemleri alması gerekirken, Başbakanın sürekli olarak siyasi çatışmalar yaratmasına bakarak, AKP hükümetinin sadece yerel seçimi düşündüğü, ekonomiyi pek dikkate almadığı izlenimi alıyor.
IMF KOMPLEKSİ
Piyasalarda, AKP’nin IMF anlaşmasını seçimler nedeniyle istemediği düşünülürken, "Halbuki IMF anlaşmasına halk alıştı, AKP hükümeti de başarıyı IMF ile anlaşma sürerken kazandı, nasıl oluyor da hálá böyle düşünüyorlar anlamıyoruz" diyorlar.
Başbakan Tayyip Erdoğan, IMF ile görüşmelerin devam ettiğini, ekim ya kasım ayında böyle bir anlaşmanın yapılabileceğini söylemiş.
Madem o zaman yapılacak, niye hemen yapılmıyor. İş işten geçtikten sonra, ateş bacayı sardıktan sonra artık bu anlaşmanın bile işe yaramayacağını görmüyorlar mı?
Bence AKP hükümeti kasım ayında anlaşmayı yapıp, uygulamayı mart sonuna doğru başlatmayı planlıyor olabilir. Ya da anlaşmayı yıl sonunda yapıp, yerel seçimlere kadar işi savsaklayacağını yani harcamaları 3 ay istediği gibi artırabileceğini düşünüyor olabilirler.
Ama artık piyasalar bu cin fikirli, "uyanık" yöntemleri görüyor.
AKP hükümeti, bir kez güven kaybolduğunda nelerin olabileceğini, bence henüz bilmiyor.
ABD, bir kez kötü haberler ardı ardına gelmeye başladığında, artık iyi haberlerin bile algılanmadığını, 700 milyar dolarlık destek paketinin bile piyasaları sakinleştirmediğini görünce, güven kaybının getirdiklerini çok iyi anladı.
Unutmayalım ki; ABD’den kaynaklanan 6-7 yıllık ekonomik balon döneminden her ülke gibi Türkiye de, o dönemde iktidarda olan AKP yönetimi de payını aldı, başarılı sayıldı.
Şimdi ABD bu faturayı öderken, nemalanan herkesi de bu faturanın içine çekecek.
Ama herhalde bunları, AKP hükümeti kriz iyice hissedilmeye başladığında anlayabilecek.