DÜN televizyonda Başbakan’ı gördük. Bizlere yine çok kızmış. Ama -kendi ifadesiyle- hiç kusura bakmasın! Yolsuzluk, dolandırıcılık yapan -Almanya’daki Deniz Feneri derneği dahil- kendisine yakın görünenler de olsa, gerçeği yazacağız. Bizim işimiz bu!
Bunu da böyle bilsin!
Ama asıl dikkati çeken, bu yayınlar nedeniyle, "Benim adımı kullanarak birileri birtakım dolaplar çevirebilir. Hiçbirine müsamaha etmeyeceğim. Size de teşekkür ederim" demesi gerekirken küplere binip kontrolsüz Tayyip Erdoğan üslubuyla başkalarına hakaret etmesi.
Bundan anlaşılıyor ki Başbakan Erdoğan ya AKP’nin gücünden yararlanıp hırsızlık yapanlar yüzünden huzursuzdur yahut bunların yapılmasına değil yazılmasına kızmaktadır.
Oysa "yapanlara" kızarsa daha iyi eder.
Üstelik bunu göstermek için önünde yeni bir fırsat var:
Biliyorsunuz Şaban Dişli olayında Mehmet Karasu adında bir genç, aslında "tarla" olan bir araziyi sahiplerinden satın aldıktan sonra, o yörenin "ticari alana açık bölge" olmasını sağlamış ve 3 milyon 400 bin YTL’ye aldığı arsayı, bu plan değişikliğini yaptırdıktan sonra 16 küsur milyonYTL’ye, TESCO KİPA isimli bir yabancı şirkete satmıştı.
Buradaki önemli nokta Belediye’nin "ayarlanması" ve "tarla"nın "ticari alan" haline dönüştürülmesidir. Bu "plan değişikliği" yapılınca gerisi kolaydır. Zaten Şaban Dişli gibi birinin nüfuzuna bu nedenle ihtiyaç duyulur.
Gaziantep’te Şehitkamil Belediyesi sınırları içindeki Güvenevler Mahallesi’nde, 120 dönüm büyüklüğünde araziyi Nuri Üysen adında AKP’li bir işadamı 14 milyon YTL karşılığında sahiplerinden satın almış. Aynı yeri sadece 3 gün sonra bir Lüksemburg firmasına tam 87 milyon 500 bin YTL karşılığında satmış. Ve üç günde 73 milyon 500 bin YTL’yi cebine atmış.
Bu mucize ticaretin sebebi, satıştan 1 ay sonra Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, o bölgeyi tarım alanı olmaktan çıkartıp ticari alan haline dönüştürünce anlaşılmış. Ama bu da kendiliğinden olmamış. Üysen, o yabancı firmanın vekili sıfatıyla Gaziantep Belediyesi’ne, "Arsanın 55 dönümlük kısmını belediyeye bağışlayalım siz de planda istediğimiz değişikliği yapın" diye başvurmuş. Onlar da kaz gelecek yerden tavuğu esirgememişler. Oysa daha önce aynı yer için yapılan aynı yöndeki talepleri belediye her defasında reddetmişmiş.
Al gülüm-ver gülüm’den sonra istenen yapılmış. Bu 55 dönümün yarısını yani 27.5 dönümünü de Büyükşehir Belediyesi, Şehitkamil Belediyesi’ne ayırmış. Ama Şehitkamil Belediyesi’nde bu işleme itiraz edilince konu idari yargıya gitmiş.
Görünene bakarsanız ortada "Sen rüşvet karşılığı bu kararı verdin" diyeceğiniz bir durum yok. Ama belediyenin bu işlemi düpedüz "rüşvet" karşılığı yaptığı da aşikár. Lakin Ceza Yasası, kurumların aldığı bu tür rüşveti suç saymıyor. AKP tipi yolsuzluk çarkı böyle dönüyor.