Küresel daralmanın içeriye etkisi

KÜRESEL kriz yeni bir boyut kazanırken, şu anda gündemde olan en önemli gelişme, dünyanın, daha doğrusu gelişmekte olan ülkelerin büyümelerinin durması, hatta daralması...

Geçen haftaki haberlerde büyümeye ilişkin veriler ve demeçler ilk sıradaydı. İngiltere’de ekonomik büyümenin, revize edilen resmi rakamların, hatta beklentilerin bile altında kalması önemli bir gelişmeydi. Bu, İngiltere ekonomisinin 1990’ların başlarında geçirdiği küçülmeden bu yana gösterdiği en kötü performans olarak nitelendirildi.

Uluslararası Para Fonu (IMF) Birinci Başkan Yardımcısı John Lipsky, ABD ekonomisinin büyümesinin beklenenden daha iyi olduğunu, ancak bu yılın ikinci yarısında küçülme görülebileceğini söyledi

ABD Merkez Bankası FED Başkanı Ben Bernanke, ABD enflasyon görünümünü "çok belirsiz" olarak nitelendirerek merkez bankası yetkililerinin fiyat istikrarını korumak için yapmaları gerekenleri yapacaklarını söyledi. Bernanke, ayrıca emtia fiyatlarında son zamanlardaki düşüş ve ABD dolarının istikrar kazanmasının "cesaret verici" olduğunu söyledi ve "Bu gelişmeler, tersine dönmezse, bir süre daha potansiyelin altında kalması beklenen büyüme hızının da etkisiyle, bu yılın sonlarında ve gelecek yıl enflasyonun yatışmasına yol açabilir" dedi.

Son olarak IMF, ABD ve Avrupa için büyüme tahminlerini tekrar düşürdü.

Özet olarak enflasyon artmaya devam ederken tüm dünyada ciddi ekonomik daralma söz konusu. "Krizin dibini gördük" diyenler, şimdi daha önemli bir dalganın geldiğini görüp korkuyorlar. Tüm umutlar, büyümenin daralmasıyla enflasyonun dengelenmeye başlaması yani piyasa mekanizmalarının devreye girmesine bağlandı.

Normalizasyon sürecinin ise en erken 2009 sonunu bulması, artık kaçınılmaz görülüyor.

İşte böylesine bir süreçte Türkiye ekonomisinde neler yaşanacağını görmeye çalışalım.

Küresel daralmanın Türkiye’yi etkilemesi kaçınılmaz. Özellikle de ihracatımızın büyük bölümünü gerçekleştirdiğimiz Avrupa ülkelerindeki daralmanın gelip çatması, bundan sonra ihracatın eskisi kadar rahat olamayacağını açıkca gösteriyor.

İhracatın durması demek doğrudan doğruya içeride de büyümenin olumsuz etkilenmesi anlamına gelecek. Zaten kurlar nedeniyle şikayetçi olan ihracatçıların sesi, önümüzdeki dönem her zamankinden fazla çıkabilir. Özellikle de artık ciddi planlama yapılması gereken tekstil gibi sektörler hükümetin başını daha da ağrıtabilir.

SERMAYE ETKİLENİR

Dışarıdaki gelişmenin durması demek, sermaye akımlarını da etkilemesi demek. Hálá özel sektör dışarıdan yüksek miktarda borçlanmaya, açık pozisyonunu yükseltmeye devam ediyor. Yani dışarıdan sermaye akımının durması demek, önce maliyetlerin artması ardından sermaye akışının durması anlamına gelebilir.

Bu kadar açık pozisyonda kurlarda ani bir yukarı çıkış ise sadece kredi kullanan reel sektörü değil, doğal olarak bankacılık sistemini de etkileyecektir.

Yani dışarıdaki daralmanın içeriye etkisi katmerli olabilir...

Cari açığın büyümeye devam ettiğini, yani ülkenin döviz dengesinin, böyle bir harekette nasıl sıkıntıya gireceğini söylemek de bir kehanet olmayacaktır.

Küresel daralmaya hazırlık yapılmalı

TÜRKİYE’nin küresel daralmaya şimdiden hazırlık yapması gerekiyor. Ancak hükümetin bu konuda ciddi bir çalışması olduğunu henüz görmüyoruz. Eğer hazırlıklı yakalanmazsak daralmanın etkilerini somut olarak görmeye başladığımızda ise popülist siyasi kararlar kaçınılmaz olabilir. 2009 Mart yerel seçimlerini de unutmayalım.

Yani küresel daralmayı bizim dışımızdaki bir gelişme gibi izlemek yerine, şimdiden hazırlık yapmak gerek. Dengeleri bozacak siyasi kararları görmek istemiyorsak buna mecburuz.
Yazarın Tüm Yazıları