DTP daha açık olmak zorunda

DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, TBMM grup toplantısında önceki gün yaptığı konuşmada, Güngören saldırısından bir gün sonra Kerkük’te yapılan intihar saldırısına dikkat çekti ve "iki saldırının birbirinden bağımsız olmadığını" söyledi.

Ahmet Türk’ün, Güngören saldırısı nedeniyle büyük üzüntü duyduğuna ve yapanları açık yüreklilikle kınadığına kuşkum yok.

Saldırıdan sonra zaten bunu söylemişti.

Ancak Güngören ile Kerkük arasında nasıl bir bağlantı kurduğunu anlayamadım.

Büyük olasılıkla son günlerde çok konuşulan konular onu da "komplo aramaya" yöneltmiş.

BBC’nin internet sitesinde saldırıdan sonra yayımlanan bir Murat Karayılan röportajı okudum.

PKK şeflerinden Karayılan "Türk kentlerindeki ekonomik ve askeri hedeflere yönelik saldırı kampanyasından" söz ediyor.

Ahmet Türk’ün de, son saldırının ardında "Türkiye’yi karıştırmak isteyen gizli güçlerin büyük komplolarını arayanlara" da bu röportajı okumalarını öneririm.

Elbette emniyet yetkililerinin incelemeleri tamamlanmadan kesin bir yargıya varmak ve "eylemi şu yapmıştır" diye fal açmak doğru değil.

Dikkat çekmek istediğim konu, PKK’nın terörü kentlere taşıma konusundaki sözleri ısrarla tekrarlıyor olması.

DTP’nin buna karşı tutumunu açıklıkla ortaya koyması gerekiyor ki bizler de Ahmet Türk ve arkadaşlarını "yanlış anlamaktan" kurtulalım.

HUKUK VE İNSAN HAKLARI HERKES İÇİNDİR
Haberin Devamı


FERHAT Gerçek, sosyalist Yürüyüş Dergisi satarken 7 Ekim 2007 tarihinde polis tarafından sırtından vuruldu ve felç kaldı. O tarihte Gerçek, 17 yaşındaydı.

Geçtiğimiz hafta bu olayla ilgili olarak yürütülen soruşturma sonuçlandı ve Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın iddianamesi açıklandı.

Ferhat Gerçek’i vurarak felç kalmasına neden olan polis memuru hakkında 9 yıl, Ferhat Gerçek için de 15 yıl 4 ay hapis cezası isteniyor!

İddianame polislerin "izinsiz gösteri yapıldığı gerekçesiyle olay yerine gittiklerini ve atılan taşlardan zarar görerek havaya ateş açtıklarını" söylüyor.

Gerçek’in sırtındaki kurşunun "bir yere çarparak sektiği" iddia ediliyor. Ancak bunu kanıtlayacak tişört kayıp! Bundan önceki birçok olayda olduğu gibi! En önemli delilin yok edilmesinin amacının ne olduğunu takdirinize bırakıyorum.

Ferhat Gerçek’in başına gelenlere hiç şaşırmadığımı da söylemeliyim.

Demokrasiyi ve insan haklarını sadece kendisi için isteyenlerin çok olduğu bir ülkede yaşıyoruz çünkü.

Günün birinde demokrasinin, insan haklarının ve hukukun herkes için gerekli olduğu bilincine ulaşanların sayısı artarsa, işte o zaman medeniyete doğru bir adım atmış olacağız.

Haberin Devamı

TÜRK USULÜ DEMEÇTE TÜRKÇE YOK!
TERÖR saldırısının ardından ülkemizin önde gelen siyasetçilerinin verdikleri demeçleri okurken dikkatimi çeken bir şeyi sizlerle paylaşacağım.

Bu aynı zamanda Türk usulü siyasi demeç vermenin incelikleri ile de ilgili.

Yetersiz Türkçe de diyebiliriz.

Belli ki siyasetçilerimiz, öfkelerini düzgün kurulmuş cümlelerle ifade edemediklerini düşündükleri için hamaset katsayısı yüksek bir dil kullanıyorlar.

Şimdi örneklere geçelim:

"Masum insanları hedef alan terör!"- Şunu sorabiliriz: Saldırıya hedef olanlar "masum" değillerse, bu eylem terör sayılmayacak mı?

"Çirkin emellerine ulaşamayacaklar."- Gereksiz sıfat kullanımı bu da! Emel çirkin değilse, saldırı mazur mu görülecek?

"Sivillere yönelik terör eylemi!"- Anlaşılmaz bir betimleme. Sivil olmayanlara yönelik olsa, terörden saymayacak mısınız?

"Hain saldırı amacına ulaşamayacaktır!"- Böyle bir saldırının hain olmayanı olabilir mi? Saldırı "haince" yapılmasa, kabul edilebilecek bir durum mu olacak?

"Menfur saldırı."- Menfur olmayan terör eylemi var mı diye sormak istiyorum her seferinde.

Sıradan vatandaşların günlük konuşmalarda kolayca yapabilecekleri hatalar bunlar ve normal olarak o kadar önemli de değil.

Ancak işi toplumla iletişim kurmak olan bir siyasetçinin, devlet adamının yapmaması gereken hatalar.

İletişim dediğimiz şey öncelikle doğru dil kullanımı ile olur. Ayaküstü demeç verme alışkanlığı sürdükçe de sanıyorum ki bu tür hatalardan kaçabilmek de mümkün olmuyor.

Ayaküstü demeç vermek de bizim siyasetçilerimizin en çok sevdiği şey ne yazık ki!

Yazarın Tüm Yazıları