Banka-müşteri ilişkileri

BANKALARLA müşterileri arasındaki ilişki çok özeldir. Bankalar müşterilerinin mali servetlerini (tasarruflarını) saklayan ve değerlendiren kurumlardır. İlişkiyi çok özel yapan da zaten işin bu yanıdır.

Bu açıdan, bankaların sermayedarlarından önce, banka müşterilerine sorunlulukları vardır. Sermayedar bir koyarken, bankaya emanet edilen para ondur. Bankanın başına bir şey geldiğinde, sermayedar bir kaybederken, banka müşterisi on kaybedebilir.

Bankalarla müşterileri arasındaki özel ilişki açıklık ve şeffaflık gerektirir. Karşılıklı itimadın oluşması şarttır. Birinin diğerini kandırdığı izlenimi hiçbir biçimde yaratılmamalıdır. Aksi takdirde, bu yöndeki izlenimler bankaları yaralar. Müşterilerin mali sisteme olan güvenini aşındırır.

Bütün bunlar bilindiği halde, bankalarımızın müşterileriyle olan ilişkilerinin bu ilkeler doğrultusunda geliştiğini söylemek zor. Bankaların haklı olduğu bir konuda dahi, ilişkilerin bozukluğu ve çarpıklığı nedeniyle bankalar haksız durumlara düşebiliyor.

Bankaların haklılığını savunmak suç üstü yakalanan hırsızın masumiyetini savunmaya benzetilebiliyor. İşin acı tarafı, bu yaklaşım yalnızca genel bir izlenim olmaktan çıkıp hukuki kararlara dahi yansıyabiliyor.

HAKLIYKEN HAKSIZ OLMAK

Birçok banka mevduat müşterilerinden hesap işletim ücret almaya başladı
. Banka ile müşterisi arasındaki ilişki ticari bir ilişkidir. Banka, mevduat kabulü yoluyla müşterisine bir hizmet vermektedir. Bu hizmetin karşılığını almalıdır. Kaldı ki, müşteriler de paralarını bankalara karşılıksız emanet etmiyorlar.

Banka-müşteri ilişkileri ilkeleri açısından sorun bankaların hesap iletim ücreti almaları değil. Sorun, bankaların bu ücreti müşterilerini yeteri kadar önce uyarmamış olmaları. Sorun, ücreti kabullenmeyen müşterilerine paralarını çekip götürmelerine olanak tanımamış olmaları. Bu nedenle de bankalar haklı oldukları bir konuda haksız duruma düşüyorlar.

Aynı şekilde, kredi kartlarından bankaların talep ettikleri yıllık ücret de, ticari açıdan haklı oldukları halde, bankaları haksız duruma düşürüyor. Bazı bankalarımız kredi kartları işini geliştirmek için öne yıllık ücret talep etmediler. Kartlar kullanılmaya başlayıp da beki bir müşteri kitlesine ulaşınca, yıllık ücret talep edilmeye başlandı. Ama, müşterilere, yıllık ücreti kabul etmedikleri takdirde, ücret ödemeden kredi kartını iade edebilme olanağı tanınmadı. Bazı durumlarda önceden haber verilmedi.

HUKUKİ GEREKÇE

Bu yaklaşımlarıyla bankalarımız müşterilerini aldatıyor konumuna giriyorlar. Gerçekten de bazı durumlarda açıkça aldatıyorlar. Bankalara karşı bir düşmanlık doğuyor. Sanki, bir bankanın önünden geçerken müşterilerin cüzdanlarının yerinde durup durmadığını kontrol edeceği bir durum yaratılıyor. Halbuki, tam tersi olmalı. Müşteriler bankalarına ve bankacılık sistemine güvenebilmeli.

Bankalarımız müşteri güvenini kazanmak zorundalar. Müşterilerine karşı tavırlarını değiştirmek zorundalar. Ama, bunların hiçbiri, genel bir kural olarak, devletin hukuk sisteminin bankalar ile müşterileri arasına girip bankalarca belli ücretlerin alınıp belli ücretlerin alınamayacağına karar vermesini haklı kılmaz. Hukuki haksızlık ya da haklılık ancak işlem bazında belli bir olay hakkında tespit edilebilir.
Yazarın Tüm Yazıları