YILLARDIR, "düşük kur-yüksek faiz"den sözedilir, bunun üzerine kurulu saadet zinciri eleştirilir ya... Daha önceki dönemler için bu tartışmalıydı ama yaklaşık son iki aydır böyle bir süreci yaşadığımız kesin...
Tüm bankacılar son dönemde gelen sıcak paranın, eskisi gibi sıcak para olmadığını, son günlerde gelen kısa vadeli sermayenin adeta fokurdadığını yani derecesinin çok yüksek olduğunu söylüyorlar. Özetle; FED’in radikal faiz indirim sürecini durdurup artık faiz artırımlarına başlayacağını söylemesi, bizim gibi gelişmekte olan ülkeler için çok zor bir dönemi başlatmış oldu. Çünkü risk iştahı iyice azaldı ve bundan sonra iştahın yeniden yükselip, bizim gibi gelişmekte olan ülkelere yatırım için gelmesi çok zorlaştı.
İşte bu dönemde gelişmekte olan ülkelere gelen yabancı sermayenin tek bir güdüsü var; çok kısa dönemli, her an çıkabilecek şekilde yüksek faize, daha doğrusu fahiş faize geliyorlar.
Küresel krizin başından bu yana gelişmekte olan ülkeler içinde bazı ülkelerin ayrılacağı söyleniyordu ya, işte şimdi Türkiye ayrıldı... Ayrıldı ama bu diğer ülkelere kıyasla daha iyi durumda olup, daha olumlu bir yönde gittiği için değil. Şu an Türkiye’nin diğer ülkelerden ayrılmasının nedeni; hiçbir ülkenin bu kadar yüksek reel faiz vermemesi.
Dolayısıyla aşırı yüksek faize günlük yatırım yapan, her an çıkabilecek bir sıcak para söz konusu. Bu para da geliş amacı nedeniyle, sonradan çıkması zor olacak bir alana gelmiyor. Gelip gecelik faize park ediyor. Yani heran dövize dönüp geri dönebilme imkanı arıyor.
Bankacılar şu anda bu paranın kolay kolay döneceğini sanmadıklarını söylüyorlar.
İşte burada, bu kadar yüksek faizden kim bu yabancıların paralarını alıyor sorusu akla geliyor. Bunun yanıtı ise açık; bankalar ve bazı büyük yerli yatırımcılar.
Bankalar yabancıdan gecelik borçlanıp, daha uzun vadeli olarak hazine kağıtlarına yatırım yapıyor. Örneğin gecelik yüzde 177den borçlanıp, yüzde 22’den hazine kağıdı alıyorlar.
Bankaların neden bu yola gittiği de açık; çünkü artık kredi kullandırmıyorlar, karlarını kısa vadeli borçlanıp daha uzun vadeli hazine kağıtlarına yatırım yapıp aradaki marjla yapıyorlar..
Döviz ne zaman artar
BU saadet zinciri kısa dönemde biter mi derseniz, Merkez Bankası faizleri yükseltmeye devam ettiği sürece pek biteceği sanılmıyor. Bu iş hem hiçbir yerde bu geliri bulamayan sıcak paranın yani çok kısa vadeli sermayenin işine geliyor, hem bankaların işine geliyor...
Kim zarar görüyor derseniz açık; yüksek faiz nedeniyle Hazine, yani halk...
İşte son dönemde borsa çöküp Hazine kağıtlarının faizleri yükselirken neden YTL’nin değer kaybetmediğinin yanıtı da burada yatıyor. Bankacılar, banka bilançoları ve Merkez Bankası bilançolarına bakarak, daha doğrusu dolaylı okuyarak bu süreci kanıtlıyorlar.
Gelen yabancı para o kadar sıcak ki, ülkenin diğer ekonomik dengelerine bakmaya gerek bile duymuyor. Çünkü onun derdi kısa vadeli olsa bile ülkenin geleceğini izleyip ona göre çeşitli araçlara yatırım yapmak değil. Ya gecelik faizle, ya da çok kısa vadeli, çok likit Hazine kağıtlarına yatırım yapıyorlar. Onları ülkenin diğer ekonomik dengeleri ilgilendirmiyor çünkü heran çıkıp gidecekler, kalıcılığa niyetleri hiç yok. O gün aldıkları yüksek faize yani başka ülkelerde sağlayamayacakları getiriye bakıyorlar.
İşte bu nedenle artık cari açığın sağlıklı finansmanından da daha az sözedilir oluyor. Çünkü doğrudan yabancı sermaye azaldığı gibi, cari açığın finansmanı için borsaya, hazine kağıdına yatırım yapan yabancı sayısı ve miktarı da azalmış oluyor.
Peki bir şey oldu, örneğin enflasyon hızla yükselirken Merkez’in faizleri o kadar hızlı artmadı yani reel faiz yüzde 10’un altına indi, ya da büyük siyasi bir gelişme yaşandı diyelim...
İşte o zaman bu fokurdayan parayı da, dövizi de tutamazsınız...