MERKEZ Bankası enflasyonun neden hedeflenenin çok üzerinde gerçekleştiği konusunda geçen hafta hükümete bir açıklama gönderdi.
Önümüzdeki dönemde enflasyonun nasıl bir seyir izleyeceğine yönelik tahminlerini kamuoyu ile paylaştı.
Görünüm de, gerçekleşmeler de pek parlak değil. Merkez Bankası da bunu açıkça dile getiriyor. Para politikasının sıkılaştırılması gereğinden söz ediyor. Yüzde 4 olarak saptanan enflasyon hedefinin, kendi deyimiyle kontrol ufku (iki yıl) içinde gerçekleşme olasılığını düşük görüyor.
Geçen hafta aynı gün yayınlanan Enflasyon Raporu ile beraber değerlendirildiğinde, hükümete gönderilen mektup kısa vadeli faizlerin önümüzdeki dönemde birkaç kez artırılacağının sinyalini veriyor. Duruma göre, kısa vadeli faiz artırımları yılın sonuna kadar da kesintilerle devam edebilir. Yılın ilk üç ayını içeren Enflasyon Raporu, son iki rapora göre (geçen yılın ikinci yarısını içeren), Merkez Bankası’nın enflasyon konusundaki görüşünün oldukça sert bir biçimde değiştiğini gösteriyor. Enflasyonla gerçekten mücadele edebilmek için bu olumlu bir gelişmedir.
BEKLENTİ YÖNETİMİ
Enflasyon hedefi, hedef olmaktan çıkıp bir "rüya" haline geldi. Mevduatını üç aydan fazla bankalara bağlamayan bir toplumda, üç yıl sonra tutması tahmin edilen bir değişkenin ekonomik birimlerin karar mekanizmasında itibarı olacak bir parametre olması söz konusu olamaz.
2008 yılı için geç olduğu düşünülebilir. Ama, 2009 yılında enflasyon hedefi mutlaka yükseltilmelidir. Hedef yükseltilirken, hedefin tutturulabileceğine yönelik para politikası dışındaki ekonomi politika önlemleri ve stratejileri de beraber açıklanmalıdır. Aksi taktirde, Merkez Bankası giderek enflasyon hedefine göre para politikası uygulayan değil, kendine göre enflasyon tahminleri yayınlayan bire kuruluş konumuna gelecektir.
Merkez bankalarının beyanatları ve duruşlarıyla enflasyon beklentilerini yönlendirebilmeleri para politikası uygulamaları ve fiyat istikrarı açısından son derece önemlidir. Ama, enflasyon beklentilerini yönlendirebilmek ancak uzun süreli deneyimlerden sonra elde edilebilen güçtür. Bizim Merkez Bankası’nın henüz bu güce kavuştuğu söylenemez. Hatta, son birkaç yıllık enflasyon deneyimleri bu konuda güç kaybedilmesine de neden olmuştur.
Kendi açısından haklı olarak, Merkez Bankası, ekonomik birimlerin kısa vadede kamuoyu ile paylaştığı enflasyon tahminlerini, orta vadede ise yüzde 4 olan enflasyon hedefini referans almalarını arzu ediyor. Ama, ekonomik birimlerin bu şekilde davranmaları şimdilik beklenmemeli. Önce, tahminlerle hedef arasında inandırıcı bir ilişkinin ortaya konup gerçekleştirilmesi gerekiyor.
TUTUCU YAKLAŞIM
Geçen yılın sonbaharında iki yıllık bir perspektif içinde enflasyonun hedeflenen yüzde 4’ün dahi altında kalabileceği tahminleri yapılıp kısa vadeli faizleri düşürme sürecine girilmişti. Gelişmeler Merkez Bankası’nın öngörüleri doğrultusunda olmadı. Dolayısıyla, tahminleri ve hedefi referans olarak almayan ekonomik birimler doğruyu yapmış oldular. Bu çeşit deneyimler Merkez Bankası’nın enflasyon konusunda çok daha tutucu olması gerektiğini gösteriyor. Halbuki, o dönemde tam tersi bir tavır sergilenmişti.
Tahminler elbette hata içerecektir. Yapılan hatalar elbette zaman içinde merkez bankalarının rotalarını değiştirmelerini zorunlu kılacaktır. Ama, otuz beş yıl yüksek enflasyon altında yaşamış bir toplumda para otoritesinin hata yapma lüksü çok daha sınırlıdır. İtibar kaybı çok daha hızlı olmaktadır. Gazetelerde çıkan "enflasyon raydan çıktı" ya da "enflasyon kontrolden çıktı" gibi başlıklar "enflasyonun artmasına geçici bir süre izin verilebilir" diyen bir merkez bankasını çok zor durumlara sokar.