Türkiye’nin son yıllarda yaşadığı hiçbir zaman sıradan siyasi çekişmeler değildi.
Rejimdi ortada olan.
Laik cumhuriyeti yıkıp, ABD’nin BOP projesi kapsamında "Ilımlı İslam" modelini kurmak isteyenler, masum maskeleriyle gelip saf kitleleri arkalarına alarak, önce siyasi iktidarı, yerel yönetimleri, bürokrasiyi... Peşinden bağımlı-bağımsız örgütleri-kurumları-kuruluşları ellerine geçirdiler.
Sonra en dibinden tepesine kadar devleti...
Sizler her sabah uyandığınızda bir başka parçanın "elden gittiğini" gazetelerden okumadınız mı?
Ya da o "Kanlı mı olacak, kansız mı?" sinyalini nasıl anlamadınız?
Adım adım geliyordu karşı devrim.
*
Ve uyuyordu Türkiye.
Gaflet de vardı, ihanet de...
Kimisinde; Batı medeniyetinden nefret eden dincilerin, Türkiye’yi AB’ye taşıyacağını umacak kadar ahmaklık...
Kimisinde; kendi çıkarını Türkiye’nin geleceğinden daha önde görecek kadar alçaklık...
Ama en çok; küçük pis hesaplar, değmez çıkarlar, basit ikbal beklentileri içinde olan aydınlar yaktılar Türkiye’nin canını. Biz onlara "aydınların ihaneti" diyorduk bu köşelerde.
*
Olan oldu.
Bu gördükleriniz; direnen, cumhuriyet devrimine ihanet etmeyen, boyun eğmeyen, yürekli, yiğit insanların temizlenmesi aşamasıdır.
Daha çok şey göreceksiniz.
Daha sabahlar çok beter haberlere gebe...
Sinmeyen, pısmayan, çocuklara sözü ve yüreği olan, vatana sevdalı insanların başlarına örülen entrikaları ve kirin-pasın içine sürüklenişlerini daha çok duyacaksınız.