AMERİKAN Doları hızla düşüyor. Doların geldiği yer hem Amerikalıları hem de diğer büyük ekonomileri kaygılandırmaya başladı. Kaygının iki boyutu var. Birincisi, Amerika’ya yönelik mal ticaretinin azalması riski, diğeri dolar cinsinden tutulan varlıkların değer yitirmesi.
Dünyanın en büyük alıcısı konumundaki Amerika’ya mal satmak zorlaşıyor. Dolar düştükçe Amerika’da satılan malların dolar fiyatı yükseliyor. Dolar bazında fiyatları yükseltmemek için üreticiler kendi paraları cinsinden fiyatları düşürmeleri gerekiyor. Bunun da bir sınırı var.
2000’li yıllarda dünya üretti. Amerika satın aldı. Amerika önemli ölçüde diğer ülkelerden borçlanarak tüketim artışını devam ettirdi. Borçlanması, ticaret yaptığı ülkelere dolar vermesiyle oldu. Şimdi, dünyanın neredeyse tüm ülkeleri dolar zengini oldu. Doların değerinin düşmesi bu ülkelerin varlıklarının değer yitirmesi anlamına geliyor.
SESSİZ KALINABİLİR Mİ?
Dolar altına karşı değer yitiriyor. Altının ons fiyatı 2001 yılında 300 doların altındayken, bugün 1000 doları aştı. Dolar petrole karşı değer yitiriyor. Bir varil petrol 2001 yılında 20 dolar civarında salınırken, bugün 100 doları aştı. Dolar Euro’ya karşı değer yitiriyor. 2001 yılında bir Euro 0.9 dolar civarındayken, bugün 1.58 dolar oldu. Doların değer kaybı son dönemde giderek hızlandı.
Avrupa ve Japonya Amerikan dolarının değer yitirmesinden kaygılı. Çünkü, Amerika’ya olan satışların düşmesiyle bu bölgelerdeki üretimin olumsuz etkilenmesi gündeme gelecek. Amerika da durumdan kaygılı. Çünkü, değer yitiren dolar Amerika’da daha yüksek enflasyonun habercisi olacak. Herkes kaygılı olduğu halde, şimdilik bu konuda bir şey yapılmıyor.
Son dönemde doların değer yitirmesinin hızlanmasının arkasında, Amerikan ekonomisine yönelik genel kaygıların yanında, Amerika’da faizlerin düşürülüp Avrupa’da sabit tutulması var. Göreli faizler Avrupa’nın lehine gelişiyor. Dolar cinsinden varlıkların getirileri giderek düşerken, Euro cinsinden varlıkların getirileri yüksek kalıyor. Yatırımcılar dolar cinsi varlıklardan çıkıp Euro cinsi varlıklara geçiyorlar. Dolar satılıp diğer paralar alınıyor.
Bugünkü ortamda Avrupa ve Japonya Amerika’ya paralel faizlerini düşürmek pek istemiyorlar. Çünkü, faizlerin düşmesiyle zaten artan enflasyon baskısının daha da artacağından korkuyorlar. Fiyat istikrarına öncelik verilince, doların düşüşünden kaynaklanabilecek üretim kaybı en azından bugüne kadar çok önemsenmedi. Avrupa ve Japonya bu tutumunu devam ettirebilir mi?
BAŞARILI OLUR MU?
Doların daha da değer kaybetmesi durumunda dünyanın diğer ülkelerinin kayıtsız kalmaları çok mümkün değil. Doların düşüşünü durdurabilmek için ya büyük ekonomiler faizleri indirecek ve/veya merkez bankaları tarafından dolar alınıp kendi paraları satılarak doğrudan müdahale edilecek.
Bir aşamada, tek başına, ama büyük bir olasılıkla birbirleriyle uyum ve işbirliği içinde, dünyanın belli başlı merkez bankaları doların düşmesini engellemeye yönelik müdahalelerde bulunabileceklerdir. Onlar açısından sorun, müdahalelerin arzulanan sonucu kısa dönemde verip veremeyeceğidir.
Amerikan finans piyasasında yaşananlar olası bir müdahalenin sonuç vermesi olasılığını azaltan bir etken olarak görülüyor. Amerikan finans piyasasında yaşanan "güven bunalımı" göreli faizlerin ötesinde, dolar cinsi varlıklardan çıkmayı özendiriyor. Bu durumda, diğer merkez bankalarının doğrudan müdahalelerinin ya da göreli faiz farkını azaltmaya yönelik faiz indirimlerinin Amerika’da "güven bunalımı" aşılmadan sonuç vermesi olasılığının düşük olabileceği düşünülüyor.