24 yıldır şampiyonluğu unutan, 1996’da avucunun içindekini Fenerbahçe’ye hediye eden; son iki yıldır da "Yıldızlarını bozdurmakla" uğraşan Trabzonspor’un güncel icraatı kimelerine göre kahır, bazılarına göre ise paha eden "Gökdeniz Karadeniz’in Rusya’ya ihracatı" idi.
Elbette bu, "Yıldız satmayız, yıldız alırız" iddiasına hiç uymuyordu ama gerçekti. Fatih Tekke’nin gidişiyle başlayan yaprak dökümüne şiddetle karşı çıkanların söylemleriyle eylemlerinin arasındaki çelişki ortadaydı. Tıpkı, koskoca Trabzonspor’da kalan tek yıldızın İbrahima Yattara olduğu gerçeği gibi.
Evet acı ama gerçekti.
Vasat oyuncularla ancak sıradan takım olunabilirdi. Ve Trabzonspor, sıradanlık yolunda hızla ilerliyordu.
Beşiktaş karşısına böyle vasat bir takım çıktı. Maçın başında Holosko sağdan ceza alanına girip Nobre’ye golü attırırken Erdinç, Slovak oyuncuya "Eskortluk" yapıyordu.
İki takımın da savunmaları, iyi forvetler için bulunmaz madenlerdi. Hoş takım savunması konusunda da iki takımın hiç bir şey yapmadığı bir gerçekti. Beşiktaş ve Trabzonspor’a karşı oynayıp gol atmayanlara, forvet sertifikası da verilmiyordu zaten.
Futbola yazık etti
Karadeniz ekibi, etkili gözüktüğü anda golü yedi ve daha çok saldırmaya başladı. Elinde bir Fatih, Gökdeniz, Szmykowiak olmayınca olmuyordu işte. Veliaht Barış’ın, Kral Gökdeniz olabilmesi için hem çok ekmek, hem de tekme yemesi gerekiyordu.
Karadeniz ekibi, Yattara’nın kullanacağı toplara umudunu bağlamış çırpınıp dururken, frikikten gol yeme konusunda kendisini bir hayli geliştiren kaleci Tolga, Delgado’nun son dakika füzesiyle bir yeni sayfa açtı, kariyerinde...
İkinci yarı başında çenesi ayaklarından çok çalışan İbrahim Toraman kendisini erken emekliye sevkedip, soyunma odasının yolunu tutunca, Trabzonspor, Umut, Yattara ve Barış ile üç mutlak gol şansını kullanamadı.
Maçın en ilginç yanı ise hakem Bülent Yıldırım’ın kararlarıydı. İlk maçtaki "Rüştü’nün el yanığını" içinde hisseden Yıldırım, Toraman’ın kırmızı kartını, genç Barış’a gösterdiği ile telafi etmeye çalıştı ancak hem futbola hem de alın terine yazık etti. Üçüncü gol ise diğer stoper Çağdaş’ın hediyesi idi. İki stoper bir kaleci hatasıyla gitti maç..