VERGİ konusunda farklı görüşleriyle bilinen yeminli mali müşavir Bülent Soylan’ın yeni kitabı ’Vergiyi Anlamak’ piyasaya çıktı. Hesap uzmanı deneyimi ve akıcı diliyle kaleme aldığı kitabında Soylan, "Vergiyi anlamak, aslında kazandığımızı devletle nasıl bölüştüğümüzü ve devletin topladığı vergileri nasıl bölüştürdüğünü anlamaktır" diyor.
Ardından da son günlerde çok tartışılan af konusu dahil, vergi düzenimizdeki çarpıklıkları, bu çarpıklıkların ekonomik ve sosyal etkilerini herkesin kolayca anlayabileceği günlük bir dille anlatıyor.
’Vergiyi Anlamak’ta vergi afları için ’acaba kim kimi affetmeli’ gibi oldukça ilginç bir yaklaşım var. Soylan’a göre vergi yargısında görülen sıkışıklık her beş-altı yılda bir sistemi tıkıyor ve adı ’af’ olmasa da, adalet bekleyen vergi ihtilaflarının bir biçimde tasfiyesini gerekli kılıyor. İyi de, devlet idaresinin olmazsa olmazı ’adalet’ yerine gelebiliyor mu? Kitaba göre hayır! Haklı olduğuna inandığı için yargıyı bekleyen ama yıllarca şaibe altında yaşamak istemeyenler sırf bu sıkıntılarından kurtulmak için hem bir miktar ödemeye razı olup hem de adalet talebinden vazgeçmek zorunda kalıyorlar.
Tabii bütün bunların yanı sıra, ’yüzsüzler yine paçayı kurtarıyor’ sözlerini de göğüslemek zorunda kalaraktan... ’Vergiyi Anlamak’ işte bu türden bir kitap... Asla teknik bir çalışma değil, daha çok ekonominin sorunlarını takip eden kesime vergi-ekonomi ilişkisi alanında bir bakış açısı getiriyor.
Burada bir saptama yapmak gerekirse... Dünyada vergi toplarken, insan haklarına, kişi mahremiyetine ne kadar dikkat ediliyorsa bizim de o kadar özenli olup saygı göstermemiz gerekmiyor mu? Çünkü Türkiye’nin, BM ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne imza attığı da unutulmamalıdır.
Alfa tarafından dağıtıma verilmiş; D&R’larda bulmak mümkün.
GÜNÜN SÖZÜ
"Vergi dersin ümük dersin can dersin
Verdiler mi aldılar mı ’bel(li) olmaz."
(F.Hüsnü Dağlarca’nın
’’Deli Kuşun öttüğü şiirinden)
İşsizliğin belgesi
CHP Bursa Milletvekili Onur Öymen, Türkiye İş Kurumu’nun rakamlarına göre, Bursa’da 2005’te işten ayrılanların sayısının 29.170 iken bu sayının 2006’da 32.857’ye, 2007’de de 42.004’e yükseldiğini belirterek, "2003 yılında Bursa’da işsizlik artışının 13.425 olduğu hatırlanacak olursa bu artışın büyüklüğü daha iyi anlaşılacaktır" diyor. Öymen, ardından Çalışma Bakanı Faruk Çelik’e, "Türkiye’nin 2. büyük sanayi merkezi olan Bursa’daki bu büyük işsizlik artışının sebebi nedir? Hükümet bu olumsuz gidişi düzeltmek için Bursalı sanayicilere hangi teşvik önlemlerini getirmeyi öngörmektedir?" diye soruyor. Kayseri’de de sadece ocak ayı içinde işten çıkarılan ve Türkiye İş Kurumu’na işsizlik parası için başvuranların sayısının 7 bin olduğunu ekleyelim.
İşsizlik çığ gibi büyüyor.
Almanya’da türbana uyum
ANAYASA’da yapılan türban değişikliği Almanya’da meyvelerini vermeye başladı! Daha Anayasa değişikliği yürürlüğe girmeden, Almanya’nın bazı ilkokullarında (Grundschule) bile bazı Türk kız öğrencileri türbanla okula gelmeye başladılar. Yavru kızların gerekçeleri büyük: "Cumhurbaşkanı ve Başbakanımızın eşleri bile türban takıyorlar..." Bu gelişmenin başta Türkiye’ye, Almanya’ya ve tüm insanlığa hayırlar getirmesini dilerim!
(Not: Söz konusu okulların adları bizde saklıdır.)Dr.Nazif ARIBAŞ
Gedikler ve delikler
Ampul yandı, karanlığa gece oldu. / Vaatler ise nasırlaşan keçe oldu. / Laik kalede gedik, ekonomide delikler, / Türban, hepsini örten peçe oldu.
Vasfi AYAZ
’Laiklik Karşıtı Eylemler Kataloğu’
SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın, 22 Temmuz’dan sonra laiklik karşıtı eylemlerin, insan hakları eylemleri gibi izlenmesi gerektiğini belirterek, parti olarak bir çalışma yaptıklarını söyledi. Dün İstanbul’da bir basın toplantısı yapan Karayalçın, ilk olarak 2007’nin son dört ayını kapsayan ’Laiklik Karşıtı Eylemler Kataloğu’nu yayınladıklarını açıkladı.
Karayalçın, "Türkiye’nin laiklik konusunu yüksek bir duyarlılıkla izlemesine katkıda bulunmayı amaçlıyoruz" dedi.
Laiklik karşıtı eylemleri gazete, TV ve internet sitelerinden toplayarak bir arşiv oluşturan SHP yönetimi ’eğitim, türban, dinci gösteriler, mezhep ayrımcılığı, kadrolaşma’ya dönük eylemleri fişliyor. Kamuoyuna açıklanan raporda, 2007’nin son çeyreğinde laiklik karşıtı 46 olay yer alıyor. Örneğin, Ankara’da bir okulda ayetli-sureli Ramazan köşesinin açılması, Van’da AKP İl Danışma Meclisi’nde erkeklerin kadın milletvekillerinin elini sıkmaması, Öncüpınar sınır kapısında iftar saatinde işlem yapılmaması, 24 Nisan Öğretmenler Günü’nde kutlama törenlerinde mevlit okutulması...
Said-i Nursi’nin anısına İstanbul’da düzenlenen toplantıya THY’nin sponsor olması, Esenyurt’ta edebiyat öğretmenin ’Bu sınıfta Alevi var mı?’ sorusuna ’Ben Aleviyim’ diyen öğrenciye ’Benden çekeceğin var’ demesi...
SHP Genel Başkan Yardımcısı İlhan Göğüş, "Bu işler nutuk atmakla olmuyor. İnsan hakları eylemleri nasıl birçok kuruluş tarafından yurtiçinde ve yurtdışında izleniyorsa, biz de laiklik karşıtı eylemleri izleyeceğiz. Eğer bunlar bir ay içinde tekzip edilmezse raporda yer alacak. Ayrıca olayların meydana geldiği yerlerde görevli bürokratların da isimleri fişlenecektir" diyor.
’Sevgilim bir odun’
İSTANBUL’da billboardları yeni bir reklam süslüyor. Sevgililer günü münasebetiyle yayınlanmış;
’Sevgilim bir odun!’
’Sevgililer Günü’nde sevgilisine hediye al(a)mayanlara ’odun’ üzerinden gönderme yapıyor.
Hediye alamayan ’odun’ oluyor, alabilenler ise ’gerçek sevgili’!
Belediyenin billboardları üzerinden tüketimi her vesile ile körükleyen sistem artık işi hakarete vardırmış. Bütün kavramların birbirine karıştığı bu kaos ortamında, bu densizliği de ’ifade özgürlüğüne’ sokmak isteyenler olabilir.
Ama TCK’nın 125’nci maddesi ’şeref’e karşı suçları düzenlemiştir.
Bu reklamı icat eden reklam şirketinin, bu reklamı yayınlatan alışveriş merkezinin ve bunları yayınlayan bilboord şirketinin cezai ve hukuki sorumluluğu yok mudur?