"Aklama suçu ile mücadeleye olan duyarlılığın artırılması, finansal sistemin korunması ve yükümlüler tarafından, yükümlülüklerin daha iyi kavranması amacıyla, yükümlülerin yerinde denetimi gerçekleştirilecek. Bu bağlamda, 2008 yılında 400 banka şubesi, aracı kurum ve yetkili müessesenin denetlenmesi hedeflenmektedir."
Görüldüğü gibi, 2008 yılında Maliye Bakanlığı; başta banka şubeleri olmak üzere, aracı kurum ve yetkili müesseseler nezdinde, şimdiye kadar rastlanmamış boyutta, kapsamlı bir denetim başlatmanın hazırlığı içinde. Ayrıca, buna yönelik denetim sayısının 2009’da 450, 2010’da 500’e çıkartılması hedefleniyor.
ÖZEL BÜTÇE
Maliye Bakanlığı’nın, bu denetimler için ayırdığı özel bir ödenek de var. Buna göre; "Stratejik Hedef-23" ödeneği olarak;
- Maliye Teftiş Kurulu Başkanlığı (Maliye Müfettişleri) için 1.072.535 YTL
- Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı için 2.910.073 YTL
Toplam 3.982.608 YTL ödenek ayrıldı.
"Suç gelirleri ile mücadele edilmedikçe, bu gelirler yine suç faaliyetinde kullanılmakta ve birbirini besleyen ve giderek büyüyen bir ’suç ekonomisi’ ortaya çıkmaktadır.Suç ekonomisinin ortadan kaldırılması için suçluların yasa dışı kazançtan mahrum edilmesi ve bu tür işlemlerin kısa sürede aydınlatılması gerekmektedir" denilen, Stratejik Hedef-23’deki açıklamalara göre, bu kapsamda 400 banka şubesi, aracı kurum ve yetkili müessesenin denetlenmesinin yanı sıra, başka önlemler alınacağı da belirtiliyor.
15 BİN REHBER
2008 yılında, kara para aklamayı önlemeye yönelik çalışmalardan biri de bu konuda bilgilendirmeyi sağlamak ve duyarlılığı artırmak amacıyla, hazırlanacak rehberlerle ilgili. Bunun için öncelikle "bankalar" ve "sermaye piyasaları aracı kuruluşları" için 15 bin rehber hazırlanıp, ilgili kurumların personeline dağıtılması amaçlanıyor.
Bu arada, "şüpheli işlem bildiriminde bulunulması" konusunda, ilgili kurumlar ile mali istihbarat birimi arasında, karşılıklı işbirliği ve koordinasyonun geliştirilmesi hedefleniyor.
ARADAKİ FARK
Türkiye maalesef, kara para aklayanlar ile kayıtdışı faaliyete bulunanlar için bir cennet!...
Yabancı ülkelerde suç geliri elde edenlerin, bu parayı aklamaları çok zor. Kayıtdışı faaliyetlerden elde edilen gelirlerin, bankaya mevduat olarak yatırılması, gayrimenkul alınması, şirket kurulması, hatta otomobil alınması bile zor. Çağırıp "Arkadaş, bunun kaynağı ne?" başka bir anlatımla "Bu değirmenin suyu nereden geldi?" diye soruluyor. Tatminkar bir cevap verilemez ve gerekli belgeler ibraz edilemezse, o kişi anasından doğduğuna pişman ediliyor.
Türkiye, bu konuda hem yerliler hem de yabancılar için bir cennet.
Kara paracılar ve kayıtdışı faaliyetleri olanlar için, cenneti cehenneme çeviremediğimiz sürece, bunlarla ilgili sorun devam eder gider...