BAĞDAT Caddesi’nde aşırı hız nedeniyle yaptığı kazada Erdem Celasun ve Selin Uras’ın ölümlerine neden olan Baran Balcıoğlu, dördüncü kez yapılan yargılamanın sonucunda bir kez daha 6 yıl hapse mahkûm oldu.
Dosya bir kez daha Yargıtay’a gidecek. Onaylanıp onaylanmayacağını bugünden bilebilmek elbette mümkün değil.
Bu basit gibi görünen davanın bile aradan geçen 7.5 yıla rağmen sonuçlandırılamamış olması, ülkemizin adli sisteminin nasıl işlediğini gösteren çarpıcı bir örnek.
Kazaya karışan araçlar belli, araçları kimin kullandığı belli, kazaya yol açan nedenler bilirkişi tarafından tespit edilmiş, aradan 7.5 yıl geçmiş ve dava hálá sonuçlandırılamıyor.
Ve en az bunun kadar önemli olan bir başka gerçek, dava Yargıtay’da bir yıl bekler ya da yine geri gönderilirse zamanaşımından düşecek!
Gencecik iki insanın yaşamlarını yitirdikleri kazayı yapan kişi de onlar kadar genç.
Dört kez altı yıla mahkûm olmuş, üç kez karar bozulmuş.
Eğer adli sistemimiz doğru düzgün işlese o da çoktan cezasını çekmiş, toplumsal yaşam içinde kendisine bir yer edinmiş olacak.
Böyle bir adalet sistemine vatandaşların güvenebilmeleri mümkün mü?
Guernica’ya neden izin verilmemişti?
INTER’in, Fenerbahçe ile oynadığı maçta, Haçlı Orduları’nın giysilerinin tıpatıp benzeri bir formayla sahaya çıkmasını eleştirmiştim.
Dün bazı okuyucular, Inter’in formasının, Milan ile Inter arasındaki "Milano’nun temsilcisi benim" çekişmesinin bir sonucu olduğunu belirten ve beni "öküz altında buzağı aramakla suçlayan" itirazlarda bulundular.
Inter ile Milan arasındaki çekişme, Milano’nun İtalyan birliğinin sağlanmasından önceki bayrağının bir forma olarak futbolcuların sırtına geçirilmesi sonucunu yaratmış olabilir.
Ancak, bu durum, söz konusu formanın UEFA’nın ırkçılıkla mücadele ve futbola siyaset bulaştırılmaması gibi prensiplerine aykırılık teşkil etmesini engellemiyor.
Avrupa’da bayrağında "haç" olan birçok ülke ve şehir var. Hangisinin takımı Haçlı şövalyeleri gibi giyiniyor?
Aziz George Haçı’nı kendisine sembol olarak alan birçok ülke ve kent varken, neden bunu forma yapan bir tek Inter?
Formanın bu şekilde tasarlanmış olması da sadece "Milano’nun temsilcisi benim" anlamına gelmez. Bu aynı zamanda geçmişteki Papalık ordularına bir gönderme de yapmaktadır ve hiç kuşkusuz formayı tasarlayanlar bunu bizlerden daha iyi biliyor ve hatırlıyor olmalılar.
Bu formanın bugünün anlayışında ırkçılık ve dini ayrımcılıktan başka bir anlamı yoktur, bunu tekrar söylemiş olayım.
UEFA, bir Bask takımı olan Athletic Bilbao’nun, üzerinde Picasso’nun Guernica tablosu bulunan formayı giymesine izin vermemişti.
İspanyol iç savaşının en kanlı döneminde, falanj askerlerinin sivil halka uyguladığı katliamı yansıtan Guernica tablosunun basılı olduğu formaya izin verilmemesinin nedeni ise futbola siyaset ve ayrımcılık bulaştırılmamasıydı.
Guernica’ya izin vermeyen UEFA, Haçlı Ordusu üniformasına benzer bir formanın futbol sahasına girmesine nasıl izin verdi?
Sorum budur! Görüştüyse de zararı yok!
CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül’ün uçağındaki sohbet sırasında Yeni Şafak yazarı Fehmi Koru, emekli orgeneral Çevik Bir’in, Abdullah Öcalan ile İmralı’da görüştüğünü duyduğunu söylemiş.
Çevik Bir, bu iddianın doğru olmadığını söylüyor.
Zaten Fehmi Koru da iddianın başına "galiba" kelimesini koymuş ama yine de emin olmadığı halde bir söylentiyi tekrarlamakta sakınca görmemiş.
İslamcı kesimin 28 Şubat’ın mimarı sayılabilecek bir kişiden hoşlanmaması çok normal.
Anormal olan, böyle bir görüşme olduysa bile onu yargılıyor olmak.
O tarihte Çevik Bir, Genelkurmay 2. Başkanı idi. Bulunduğu görevin gereği olarak gidip Öcalan ile görüşmesinde de bir tuhaflık yok, ona bazı tavsiyelerde bulunduysa bunda da bir anormallik görmüyorum.
Türkiye Cumhuriyeti, tarihinin en kanlı terör olayıyla mücadele ederken, ele geçirilmiş terör örgütü lideriyle konuşulmayacaktı da kiminle konuşulacaktı diye sormak da mümkün.
Sonuç olarak diyeceğim şu ki, böyle bir dedikodu yayarak Çevik Bir’i köşeye sıkıştırmak mümkün olabilecek bir şey değil.