Kanlı Pazar manifestosu

EĞER ...

1969’un şubat ayının o soğuk ve "kanlı" ikinci pazar günü...

Yaşım elverseydi...

Ve Beyazıt Meydanı’nda olsa idim...

Dindar da olsam, imam hatip mektebine de gitsem, anam türbanlı, babam sakallı da olsa, "İslamcıyım" da desem...

Benim yerim...

Kesinlikle Amerikan 6. Filo’sunu protesto eden solcu gençlerin, yani Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının yanı olurdu...

Asla ve kata...

Polisle birlik olup o gençlere karşı tekbirlerle saldırıya geçen sözüm ona Müslümanların yanında olmazdım.

Çünkü...

Ben öyle bilirim ki...

Bu işin din / diyanetle, içine doğulan kültürel çevreyle, hatta ideolojik duruşla falan bir ilgisi yoktur.

Bu bir kişilik ve ahlak sorunudur.

Ve mesele bu kadar basittir.

* * *

Eğer...

Yaşım elverseydi...

O pazar günü...

Kalbim 6. Filo için değil...

6. Filo’yu protesto eden solcu gençler için atardı.

Bugünlerde Deniz Gezmiş ve arkadaşlarına ağız dolusu küfürler yağdıran Mehmet Şevket Eygi gibilerin, o günlerde "din / iman" adına yaptıkları aşağılık propagandanın ve kışkırtmanın etkisi altına girip galeyana gelmezdim.

Eygi ve onun gibilerin, "Bir yanda Sovyetler Birliği, bir yanda ABD var... Biz kötünün iyisi olarak ABD’den yana olmalıyız" şeklindeki izahlarına zerre kadar itibar etmezdim.

Çünkü...

Bu tür yaklaşım tarzını en azından "utanç verici" bulurdum...

Bir "kötü"den kurtuluşu, bir başka "kötü"de aramanın ve "kötüler arasında bir tercih" yapmaya kalkışmanın insanı küçük düşüren bir iş olduğunun ayırdında olurdum.

Böylesi bir tercihin insanlık onuruna yakışmayacağını düşünürdüm.

Hangi konjonktürde yaşarsam yaşayım...

Biraz izan, biraz insanlık ve biraz şuur sayesinde...

Hangi tarafı seçmem gerektiğini idrak edebilirdim.

Tekbirlerle saldırıya geçenlerin karşısına dikilirdim...

"Deli misiniz? Ne yapıyorsunuz?" diye haykırırdım.

"Kötünün iyisini savunmak size mi düştü?" derdim.

* * *

Gelin görün ki...

İlahi takdir işte!

O gün orada değildim...

Ve fakat...

Aklımın erdiği andan itibaren...

Orada olmadığım halde...

Orada olup bitenler nedeniyle "suçluluk" duydum.

Ne zaman o "Kanlı" Pazar gününden söz açılsa yüzüm kızardı...

Hele o günlerde milleti 6. Filo’nun yanında "Allah için cihada" çağırıp kışkırtan adamların, bugün bir parça utanç duyup en azından seslerini kesmek yerine...

Hálá eski kinlerini dipdiri tutup Deniz Gezmiş ve arkadaşlarına ağız dolusu küfürler yağdırdıklarını gördükçe...

Yüzüm kızarmaya devam ediyor.

Bu manifestoyu da işte bu yüz kızarıklığı içinde yazıyor ve diyorum ki:

Lütfen adımı Mehmet Şevket Eygi gibilerin hizasına yazmayın.

Eğer ille de birinin yanına yazacaksanız...

Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının hizasına yazabilirsiniz...

Hiç gocunmam...

Aksine şeref duyarım.
Yazarın Tüm Yazıları