Doğu’da ilk zeytin atılmış ağızlara... Anadolu’nun bağrı, ezan dinliyor. Batı’nın iftarına dakikalar kalmış... Dünyanın en büyük ailesi sofrada.
*
Televizyonlar açık tabii.
Ne var ekranda?
Ana haber bültenleri...
Bütün kanallarda.
Genellikle çocuklar izlemez haberleri... Kadınlarımızın haber izleme oranı da, erkeklere göre hayli düşüktür. Bir ay hariç... Ramazanda, çoluk çocuk, kadın erkek, herkes haber izler. Çünkü haber vakti, yılın bu mevsiminde, iftar vaktine denk gelir.
*
Ne izliyoruz iftarda?
Türban.
*
Dini duyguların en hassas olduğu ayda, en hassas dakikalarda, "din-hukuk" tartışması izliyor Türk halkı...
Hangisi ağır basar sizce?
*
Yabancılar hep şaşırır bize.
Camiye gitmeyen, ramazanda camiye gider. Namaz kılmayan, namaz kılar. İçki içen, bırakır. Oruç tutmayan bile, iftar eder.
Özeldir çünkü ramazan.
En özel anı da, iftar.
*
İşte bu nedenle, "din-hukuk" tartışması yapmak için, "en kötü" zamandır ramazan...
Veya, başka taraftan bakarsan, "en doğru" zaman!
*
Kimse kusura bakmasın...
5 yıl susup, önümüzdeki 5 yılın günleri de torbaya girmiş gibi, getirip getirip, tam ramazanın ortasında "din-hukuk" tartışması yapılmasında, art niyet ararım ben.
*
Ve, iddiam şu:
Ramazan bitince, bıçak gibi kesilecek bu tartışmalar... Söz konusu Anayasa maddeleri, muğlak ifadelerle geçiştirilecek.
Geçiştirilecek ama...
Zaten "hukuk"a ve "bilim"e inancı az olan toplumun, yüreğindeki yaralar biraz daha derinleşmiş olacak. Yakasına yapışılan devrim cumhuriyeti, biraz daha hırpalanmış olacak.
*
Özetle...
"Mahalle baskısı" denilen hadise, sadece mahallede olmaz.