Emre’yi ağızlara sakız yaptırdılar

EMRE Belözoğlu’nun Macaristan maçında yaptığı hareket için herkes bir şeyler söyledi.

Uzatmaya gerek yok; Emre suç işlemiştir ve cezasını da çekmelidir. En çok sevdiğim dört futbolcudan biri olması da kanaatimi değiştirmiyor. Kendisine caydırıcı bir ceza verilmesi taraftarıyım.

Sayın Şenes Erzik’i de arayıp sordum; görüşümü tasvip ettiğini, UEFA Disiplin Kurulu’nun da Emre’ye bir ceza verebileceğini söyledi. Ancak anladığım kadarıyla, UEFA temsilcisinin raporunda Emre’nin hareketi ile ilgili böyle bir şey yok.

Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı ile Türkiye Milli Futbol Takımı Teknik Direktörü Fatih Terim’in işi sahiplenmeleri gerekirdi. Ama ikisinden de ses çıkmadı. Haluk Ulusoy görmemiş, gazetede okumamış, televizyonda seyretmemiş. Fatih Terim ise ortada yok. Basit bir şekilde halledilecek işi, maalesef, milletin ağzına sakız yaptılar. Eğer zamanında müdahale etselerdi, çocuk bu kadar yıpranmazdı. UEFA yarı finalinde oyundan atıldığı zaman, nasıl itilip kakıldığı daha hafızalarımızdan silinmedi. "Basına yem etmem" demek yetmiyor. Bir maç oynamama ve para cezası vereceklerdi, yapamadılar; ortadan kayboldular. Türk Milli Takımı beş maç Emre’siz oynadı, başarılı da oldu. Bir maç daha Emre’siz oynayabilir.

Haluk Ulusoy ve Fatih Terim’in, Dünya Fair Play Ödülü’ne layık görülen Trabzonlu sporcu kızımız Hilal Coşkuner’den öğrenecekleri çok şey var.

* * *

Bazı basın mensupları, Galatasaray yetkililerini az daha bir çıkmaza sokuyorlardı. Başkanın ağzındanmış gibi söylemediği demeçler yayınladılar. Ama bir gün sonra, hem başkan hem de ikinci başkan Adnan Polat, Emre’ye Galatasaray kapısının her zaman açık olduğunu, söylediler. Böylece, daha önce "Galatasaray’dan başka takıma gitmem" diyen Emre’ye Türkiye kapısını kapatma oyununu bozdular, çok da iyi yaptılar. "Bana gelmiyorsa başkasına gitmesin borazancıları" kaybetti. Bu, Galatasaraylı yöneticilerin yaptıkları işin iyi yanı... Ama bunu yaparken kullandıkları ifade biçimine katılmak mümkün değil. Yıllık maliyeti beş milyon dolar olan, İngiltere Premier Ligi’nde oynayan bir futbolcu için, plansız programsız, çıkıp "Ben gel dediğim zaman gelir!" diye açıklama yapanlar, bu ifade biçiminin Emre üzerinde yaratabileceği olumsuz etkileri de hesaplamalıydılar.

NOT: Kısıtlı olanaklara sahip çevrelerde yetişen, eğitim düzeyleri yetersiz futbolcuların, çok genç yaşta hem para hem de şöhret sahibi olmaları ve aldıkları aşırı gıda dolayısıyla zapt edilmelerinin zor olduğunu herkes biliyor. Bunlar, zaman zaman yanlış yapabilirler. Başarılı olduklarında nasıl ödüllendiriliyorlarsa, suç işlediklerinde de cezalandırmaktan kaçınmamak gerekir. 35 yaşında iş hayatları biten bu insanları, 25 yaşında devre dışı bırakıp sokağa itmenin bir anlamı yok.

Nobre’nin vebalini Beşiktaş çekiyor

NOBRE,
geçmişinde hakemi aldatmaya yönelik sabıkaları olan bir oyuncu... Beşiktaş-Ankaraspor maçında son dakika verilmeyen golü, bu açıdan da yorumlamak gerekiyor. Yaptığı hareket, uzaktan kaleciyi ve hakemi ters yönde etkileyip Beşiktaş’ın 2 puanına mal olmuştur. Eee, ne yapacaksın? "Papaz her zaman pilav yemez." Bazen lehine olan uyanıklık, bazen de aleyhine tecelli edebiliyor. Yazık... Nobre’nin vebalini şimdi Beşiktaş çekiyor.

Beşiktaş Başkanı’na gelince; tepkisini centilmence ortaya koyabilmeliydi. Yumrukla, kavgayla işi olmadığını bildiğim Yıldırım Demirören’in bu davranışı hoş olmadı. Kaldı ki, bu işler yumrukla, kavgayla yürütülse, başkanlığı ondan iyi yapacak Beşiktaş semtlerinde çok daha babayiğit adamlar var... Beşiktaş Başkanı’ndan daha şık bir serzeniş beklerdim.

Ersen fiyaskosu başkanın eseri

ERSEN Martin
olayı normal bir gidişattan çıktı, fiyaskoya dönüştü. Nedeni de tamamen Trabzonspor başkanıdır. Güvenilir bir kaynaktan öğrendiğim kadarıyla; Ersen Martin’den alacağı parayla yapacağı transferleri başaramayınca, bu futbolcuyu vermekten vazgeçmek istedi ve işi, yüzüne gözüne bulaştırdı. Yani, Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan da oldu.

Şimdi mızıkçılık yapıp debelenmesi, Trabzonspor’a daha çok prestij kaybettiriyor. Çıkıp "sattık gitti, hayırlı olsun" diyebilmeliydi.

Bir futbolcusuna sahip çıkamayan başkanın, koskoca Trabzonspor’u nasıl yönettiğinin değerlendirmesini de size bırakıyorum.
Yazarın Tüm Yazıları