Yurt dışının tedirginliği

YAKLAŞIK son iki aydır yaşanan ve şimdiye kadar "yurt dışındaki çalkantılar" dediğimiz olaya artık "kriz" diyebiliriz.

Göreli olarak büyük bankalar da ciddi sıkıntı içine girdiler. Her şeyden önemlisi, halk bu bankalara güvenini kaybetti.

Geçen hafta ortasında İngiltere’nin göreli olarak büyük bankalarından, konut kredilerinde uzmanlaşmış Northern Rock zora girdi. İngiliz Merkez Bankası bankaya destek vereceğini açıkladı. Buna rağmen, tasarruf sahipleri kuyrukta bekleyip mevduatlarını bu bankadan çekmeye başladı. Söylenene göre, 4 milyar sterlin kadar mevduat çekildi. Bu, bir bankanın başına gelebilecek en büyük felakettir.

SON AŞAMA

Merkez bankacılar arasında entelektüel düzeyde bir tartışma yaşanıyor
. Amerikan-Alman ekolü diyebileceğimiz taraf yaşanan olayları geçici bir likidite sorunu olduğunu düşünüyor. Dolayısıyla, merkez bankalarının piyasaya likidite vererek (bankalara kısa vadeli borç vererek) sorunun aşılabileceği düşünülüyor.

İngiliz-Kanada ekolü daha derin düşünme taraflısı. Onlar, bugün yaşanan likidite sıkıntısının mali kurumların sorumsuzca aldıkları risklerden kaynaklandığını iddia ediyorlar. Büyük ölçüde de haklılar. Dolayısıyla, merkez bankalarının ek likidite vererek bu kurumların ayakta kalmalarını sağlamaya çalışmalarının sorumsuzca risk alınmasını teşvik edeceğini düşünüyorlar. Kaldı ki, bir aşamada, merkez bankalarının pompaladıkları ek likiditenin enflasyonist olabileceği de bir gerçek.

Kaderin cilvesine bakın ki, belli bir finans kurumunun ayakta kalmasını sağlamaya yönelik ilk likidite pompalanması teklifi İngiliz Merkez Bankası’ndan geldi. Amerikan ve Avrupa merkez bankaları belli bir kuruma yönelik değil, bugüne kadar sistem bazlı bir risk karşısında likidite veriyorlardı. Banka kurtarma sırası elbette Avrupa ve Amerikan merkez bankalarına da gelebilir.

Geçen haftaya kadar bankalar arası para piyasası sorunluydu. Bankalar birbirlerine borç vermekten çekiniyorlardı. Birbirlerine olan kredi limitlerini ya kapatmışlardı ya da azaltmışlardı. Çok kısa vadeli borçlanma piyasasında faizler rekorlar kırmıştı. Şimdi, güvensizlik, halka sıçrama eğilimi gösteriyor. Bu, dört-dörtlük bir bankacılık krizinin en son aşamasıdır. Bu krizin içinden çıkmak en çok zordur hem de çok maliyetlidir. Banka müşterileri arasında tedirginlik daha da artmadan çözüm bulunması gerekir. En kestirme çözüm de merkez bankalarının desteği altında o kurumların sahipliğinin değişmesidir.

ASIL RİSK

Bu çeşit olaylar başka ülkelerde de yaşanabilir
. Sorun çok çabuk yayılabilir. En azından, sorunun yayılma olasılığı yönündeki beklentiler giderek artmaktadır. Dolayısıyla, bundan sonraki gelişmelerin, beklentiler bazında değil de, gerçekler ışığında yönlendirilebilmesi için başta bankalar olmak üzere mali kurumların son durumlarının açıklanması (şeffaflık) en akılcı yol olarak görülüyor. Halkın tepkisi başlamadan soruna çözüm bulmak hem daha kolaydır hem de daha az pahalı.

Şimdi Avrupa ve Amerika’da yaşananlar Türkiye gibi ülkeler için elbette ciddi riskler taşımaktadır. Dünyada likiditenin azaldığı bir ortamda Türkiye’ye gelecek likidite de doğal olarak daralacaktır. Ama, bizler için asıl risk, gelişmiş ülke piyasalarının bizim gibi piyasaları "likidite kaynağı" olarak görmeye başlamalarıdır.
Yazarın Tüm Yazıları