MALÛM, futbolcu Emre Belözoğlu’nun maç sırasında yaptığı "ayıp jest" olay oldu.
Fakat işin doğrusu, ben hadisenin çok fazla abartıldığı kanaatindeyim. İnsaf.
Hayır, bunu söylediğim için işareti onayladığım falan sanılmasın. Ne münasebet!
Ancak yine de, bana kalırsa eleştiri okları yaydan çıktı ki, eh vurun abalıya.
* * *
ÖYLE tabii, çünkü bir "sahne" olarak futbol zaten daima bu tür simgelerle özdeşleşti.
Derin bir tribün kültürüne sahip değilim ama yine de, ben kendimi bildim bileli, stadta seyircinin ve sahada oyuncunun edepsizlikten hiç geri kalmadığına tanık oldum.
Bunlar hep "işin raconu"na, yani en popüler kitlesel spor geleneğine dahil sayıldılar.
Gerçi doğru, Köroğlu’nun "delikli demir çıktı, mertlik bozuldu" deyişi misáli, televizyon kamerası çimlere girdiğinden beri, özellikle o zavallı oyuncuların işi çok zorlaştı.
* * *
GERÇEKTEN de zorlaştı, çünkü eskiden foto muhabiri hayati enstantaneyi kaçırdığı takdirde, iş şimdiki gibi sapa sarmazdı. Diş kovuğuna kaçmayacak şeyler ayyuka çıkmazdı.
Zira, aynı tür kol hareketine tabii bir de bacak ekleyerek cevap veren seyircilerin dışında, büyük çoğunluk görüntüye vakıf olmazdı ki! En kabadayısı, vukuat satırlarda kalırdı.
Yahut, velev ki deklanşöre basılmış olsun, "milli maç", "ulusal onur", "hiddet anı" gerekçeleriyle falan, gazetelerin spor sayfasındaki manşete pabuç gibi yerleşmezdi.
Oysa şimdi öyle mi? Kameradan kaçabilirsen kaç? Alimallah, mutlaka yakalıyor.
"Budala kutusu" aracılığıyla milyonların maçı an be an izlemesi bir yana, stüdyodaki işgüzár montajcı da o ayıp işareti siga siga ve çevire çevire hiç durmadan ekrana getiriyor.
Dur yahu, anladık işte! Çocukcağız biraz ásábileşmiş ve bir hatadır, yapmış.
Tekerrür etmeyeceğinden eminim, sembolik jesti ha bre tekrarlamanın alemi var mı?
* * *
HAYIR, burada sembolik dediğim için önce ruhbilimden kapı açacağım sanılmasın.
Yani, Emra Belözoğlu’nun işaretini açıklamak için onun ergenlikteki yetişme süreci ve İngiltere’deki saha hayatı konusunda derin tahlillere giren meslektaşlarımla aşık atmaya çalışıp, ünlü futbolcumuzu Freud ustanın psikanaliz kanepesine yatırmaya kalkışmayacağım.
Sonra da bilinçaltı eşelediğimi söyleyerek, "insanlık tarihinde erkek hakimiyetçi toplum" diye uzun uzun ve ukalá ukalá etno-sosyolojik bilgiçlikler taslamayacağım.
Haddime mi düşmüş, bunlar tabii ki benim boyumu fersah fersah aşar.
* * *
ANCAK, söz konusu jestte benim bütün dikkatimi tek, ama tek bir şey çekti:
Şaka değil, biz şimdi gerçekten çok "alafrangalaşmışız" (!). Yahut, küreselleşmişiz.
Çünkü sorarım size, ne zamandan beri o hareketin Batılı kopyasını taklit eder olduk?
Halis muhlis ve okkalı sarıklı "Türk işaret" dururken,ne vakitten beri, trafiğe kızan veya kaynanasına hiddetlenen Frenkler gibi, gayet uyduruk bir hareketle yetinmeye başladık?
Almış olduğum "aile terbiyesi"nden (!) dolayı tabii burada ayrıntıya giremeyeceğim.
Ama benim Tophane’den bildiğim ve şaklatarak çok iyi becerdiğim; artı, yumruğu baş parmağımla tamamladığım yegáne bir kol hareketi vardır ki, işte s-i-m-g-e diye buna derim.
Her bakımdan "ses getirir" ve de çıtkırıldım Frenklerinki gibi, öyle havada kalmaz.
* * *
EVET, hiç değinilmedi ama futbolcunun hareketindeki esas nokta şurada odaklanıyor:
Artık, "ayıp işaretler"i bileküresel kılan yeni, yepyeni bir toplumsal olgu yaşıyoruz.
Bir nebze farketmeden, "edepsizlik kültürü"müzün jestlerinde dahi dönüşüyoruz.
Tribünlerden kaçamıyoruz ve basket kökenli avuç çaklatma selámının yerleşmesinden, karnaval geleneği olmayan bir ülkede seyircilerin boyanmasına, sahayla küreselleşiyoruz.