’Uyanık’ otomobil sürücüsünü tanıyacak

Fuardaki birbirinden ilginç modelleri incelerken ve Carlos Gohsn’la konuşurken, bir süre önce Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Tosun Terzioğlu ve ekibiyle yaptığımız sohbeti düşündüm. Prof. Terzioğlu’yla Sabancı Üniversitesi’nin araştırmalarını konuştuğumuz buluşmada Araştırma ve Lisansüstü Politikalar Direktörü Cemil Arıkan ile üniversitenin İnovent adlı şirketinin Genel Müdürü Serhat Görgün de vardı.

Cemil Arıkan, o buluşmada Sabancı Üniversitesi’nin koordine ettiği "Uyanık" adlı projeyi özetlemişti. Devlet Planlama Teşkilatı (DPT), Renault, Ford Otosan ve Tofaş bu projeyi destekliyormuş.

Proje için "Uyanık" adlı bir araç hazırlanmış. Aracın en büyük özelliği, sürücü davranışlarını kaydetmesi. 500 "denek sürücü", İstanbul’da belirlenen 28 kilometrelik güzergahta aracı kullanıyor.

"Denek"lere, "yorgun gelmeyin, alkollü olmayın" şartı koşuluyor. Araç, 28 kilometre boyunca sürücünün kırmızı ışıkta ne yaptığını, debriyajı, freni nasıl kullandığını, sinyal verişini, yani her davranışını kaydediyor.

Aynı 500 "denek sürücü", Tofaş’ın hazırladığı bir simulasyon aracını bu kez yorgun ve alkollü olarak kullanıyor. Alkollüyken veya yorgunken davranışları da kayıtlara geçiyor.

Cemil Arıkan’ın söylediğine göre, burada amaç, "sürücüsünü tanıyan" bir otomobil geliştirmek. Sürücüsünü tanıyan araç, yeri geldiğinde, "alkollüsün direksiyona dokunma" veya "yorgunsun" gibi uyarılar yapacak. Böylelikle "en güvenli sürüş" şartları oluşturmaya katkıda bulunacak.

Aslında dünya otomotivinin bazı devleri, sürücüsünü "alkollüsün" diye uyaran veya alkol düzeyini ölçen araçlar geliştirdiler...

Cemil Arıkan yine de iddialı: "Bizim ’Uyanık’ adlı projemizle ulaşacağımız sonuçlar belki de sadece Türk otomotiv sektörüne değil, dünya otomotivine önemli yenilikler getirecek."

Arıkan’ı umutlandıran en önemli ayrıntı, Renault, Tofaş ve Ford gibi üç büyük rakibin, bu projeye ortaklaşa destek vermesi: "Belki de dünya otomotivine damga vuracak yeniliklere imza atabiliriz."

Carlos Gohsn’un gözleri parlaya parlaya Bursa’daki Oyak Renault fabrikasını övmesi, Cemil Arıkan’ın "dünya otomotivine damga vuralım" iddiasını hiç de yabana atmamak gerektiğini gösteriyor.

Türkiye, "alkollüsün, direksiyona geçme" diyen aracı ilk geliştiren olamadı...

"Uyanık"tan dünya otomotiv sektörüne bambaşka bir yenilik çıkar mı acaba?..

Otomotivde yeni yatırım çekme fırsatı kaçmasın

RENAULT’un Başkanı Carlos Gohsn, "En kaliteli üretim, en iyi işçilik, en düşük maliyet, en rekabetçi ürün, en verimli üretim Bursa’da" diye sıralayınca bastırdım: "Madem Bursa’dan bu kadar memnunsunuz, öyleyse Türkiye’ye yeni yeni modelleri vermeniz gerekir."

O ana kadar "yeni model" sorularına kaçamak yanıt veren Gohsn, bu kez öyle yapmadı: "Kesinlikle Bursa’da yeni modeller üreteceğiz."

Carlos Gohsn’un sıraladığı avantajlar, aslında bugüne kadar Türkiye’de henüz yatırıma gelmemiş otomotiv üreticileri için de geçerli...

Avrupa Birliği’ne (AB) tam üyelik yolunda yürüyen, 10 yıldır Gümrük Birliği’nde olan Türkiye, otomotivde yepyeni yatırımlar için hálá dünyadaki en iyi adaylardan biri...

En küçük bir sinyal aldığımızda bile asılalım, yeni yatırım fırsatlarını kaçırmayalım...

Sinyal vereceğim ama karım evde

ELAZIĞ’ın Baskil ilçesi eski Belediye Başkanı Kemal Ulukent’in oğlu Evren geçenlerde dünya evine girdi. Evren’le Ebru’nun nikahını İstanbul Fatih Nüfus Müdürü Rabia Babaoğlu kıydı. Babaoğlu, önce damada ve geline uyarlanmış birer fıkra anlattı, sonra nikahı kıydı.

Birlikte nikah şahitliği yaptığımız Gülsan İnşaat Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mehmet Gül ile APS Giyim’in patronu Osman Benzeş, Kemal Ulukent gibi Rabia Babaoğlu’yla aile dostuydu. Gül, ısrar etti, Rabia Babaoğlu "Sinyal verir misiniz"i de anlattı. Babaoğlu, bir sabah 07.45’te Anadolu’daki nüfus müdürlüklerine fakslanacak evrakları alıp, ilk numarayı aradı, "Orası .... nüfus müdürlüğü mü?" diye sormadan söze girdi:

- Sinyal verir misiniz?

- Hıı...

- Beyefendi sinyal verir misiniz lütfen...

- Vereceğim ama hanım evde...