Türkiye’nin, neden tüm dünyada Japonya’ya karşı en çok sempati besleyen ülke olduğunu bilen var mı?
Bu soruyu her gidişimde Japonlara sorarım. Onlar da "Neden biz Türkleri bu kadar çok seviyoruz" sorusuyla cevap verir. 1999 Marmara Depremleri’nde ülkemizde arama kurtarma çalışmalarına katılan Japonlar, Türkiye’yi ve Türkleri unutmamış... 9-0’lık maçı da hatırlıyorlar. Kobe Türkiye Dostluk Derneği’nin davetinde bu dostluğun nedenlerini araştırdım.
17 Ocak 1995’de depremle yerle bir olan, yanan Kobe bugün afetlere hazırlıkta dünyaya örnek bir şehir. Afet yönetimi konusunda Japonya’ya giden herkes mutlaka Kobe’ye uğrar. Japonya Uluslararası İşbirliği Ajansının (JICA) katkıları ile İstanbul Büyük Şehir Belediyesi’nin, İtfaiye, Şehir Planlama, AKOM gibi birimlerinden 10 teknik elemanla üç hafta önce Kobe’yi ziyaret ettik. Ziyaretimizden bir şekilde haberdar olan Kobe-Türkiye Dostluk Derneği (ToruKobe/TürKobe) yetkilileri her Türk ekibine yaptıkları gibi bizi de misafir etti. Japonya’da Anadolu insanının sıcak dostluğuna benzer bir ilgi ile karşılaşmak inanılmazdı...
ÖNCÜLERİ KURTARMA EKİBİ
TürKobe Derneği kendini Japonlara tanıtmak amacıyla bir broşür hazırlamış. Broşürde kullandıkları sevecen dil, dostça yaklaşım etkileyici: "Kobe’de 20 kadar Türk yaşıyor. Sannomiya çevresinde de toplam beş Türk restoranı var. Yeryüzünün üç büyük mutfağından biri olan Türk mutfağını buralarda tadabilirsiniz. Tüm restoranların sahipleri Türk. Hepsi güler yüzlü, hoşsohbet; ayrıca çok da güzel Japonca konuşuyorlar. Onlarla sohbet etmek, küçük çapta dahi olsa uluslararası ve kültürlerarası iletişimin tadını damağınızda bırakıyor. Sadece çok keyifli bir deneyim olmakla kalmıyor; aynı zamanda kendinizi uluslararası çapta bir insan olarak görmenizi sağlıyor. Bizler, hálihazırda kendileriyle birlikte her sene Kobe Festivali’ne katılarak dükkán açmak suretiyle uluslararası iletişimi güçlendiriyoruz. Ayrıca, Türkiye’de deprem felaketine uğramış bölgeler için yardım faaliyetleri olarak Kobe Uluslararası Festivali ve Uluslararası Kitano Festivali gibi etkinliklere de aktif bir biçimde katılarak, felaket bölgelerindeki kadınların ürettikleri elişi ürünlerinin satışı ve Türkiye’nin tanıtımı gibi faaliyetlerde bulunmaktayız.
Türkiye ile bağlarımızı oluşturan, 17 Ağustos 1999’daki deprem felaketi oldu. Geçmişte benzer bir deprem felaketine uğramış bir şehrin fertleri olarak bizler, 17 Ağustos Depremi’nin ardından Türkiye ile sıkı bağlar tesis ettik ve destek faaliyetlerimizi sürdürdük. Bu yıl 7. senemizi dolduruyoruz. Şu anda faaliyet göstermekte olan üyeler 10 kişi kadar olup, bunların içinde başı çekenler zamanında Kobe’den JICA’nın Uluslararası Acil Yardım Ekibi olarak Türkiye’ye gönderilen 5 vilayet görevlisi."
ÇOCUKLARIMIZ ÇOK GOL ATMIŞ
Dernek yetkilileri broşürde bugüne kadar gerçekleştirdikleri etkinlikleri de sıralamış. Saydıkları arasında 2005 Kobe Depremi’nin 10. Yılı Etkinlikleri vesilesi ile Kobe ve Türkiye’deki deprem bölgelerinden gelen çocukların arasında bir futbol maçı düzenlenmesi de var. Bu maçta bizim çocuklar Kobeli çocukları 9-0 yenmiş. TürKobe Derneği Başkanı Yasushi İwasaki her fırsatta bu skordan da bahsediyor. Anlaşılan bizim çocuklar biraz fazla gol atarak ayıp etmişler! Ayrıca Kobe’ye giden İlhan Mansız da hayal kırıklığı yaşatmış.
Önümüzdeki günlerde Türkiye turları ve benzeri etkinlikler düzenleyerek yeni şeyler keşfedip, yeni insanlarla tanışmak istiyorlar. Umarım kendilerine ülkemizi ve kültürümüzü doğru bir şekilde tanıtırız. Ayrıca Başkan İwasaki, bizlere "Türkiye’ye gelince hepinizin evinde birer akşam kalacağım" diyerek ilk talimatını verdi. Burada yağ ve unla tanışıp kilo alacaklar ama olsun. Gözümüz ve başımız üzerinde yerleri var...