BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan önceki akşam Kanal D televizyon kanalında Uğur Dündar’ın sorularını yanıtlarken bir ara sözü arkadaşımız Bekir Coşkun’a getirdi.
Onun 15 Ağustos tarihli yazısına belli ki çok kızmış. Aynen, "Bazıları çıkıp, (Abdullah Gül için) ’Benim cumhurbaşkanım olamaz’ gibi ifadeler de kullanıyor. Onu diyebilen insanın önce Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkması lazım. Git nerede kimi istiyorsan seç" dedi.
Görüyorsunuz, Mersin’de kendisine soru yönelten vatandaşa "Al ananı git!" diyen kişi aynen orada duruyor.
Bekir’e mi, o mülakatı yapan Uğur’a mı yoksa Erdoğan’a mı teşekkür etsek bilemiyoruz. Çünkü bu cümle sayesinde Başbakan Erdoğan maskesiz dolaşmaya başladı.
Aksi halde sevgili halkımız Erdoğan’ın 22 Temmuz 2007 akşamı seçim sonuçları belli olunca yaptığı, "hoşgörülü olacağız" temalı konuşmaya inanmaya devam edecekti.
Başbakan gerçi sadece Bekir’e değil, bize de kızmış ama faturamızı o kadar yüksek tutmamış. Kızgınlığının nedeni, Cumhurbaşkanı Sezer’in 60’ncı hükümet listesini görmek bile istemeden "Siz onu yeni cumhurbaşkanına sunun" demesinin düpedüz bir "rest" anlamına geldiğini yazmamızmış. "Sen rest olarak değerlendirirsen köşende, Türkiye’ye, bu iki makama ne kazandırıyorsun? Bunlar yıllanmış köşe yazarları... Bu edepten, adaptan uzak kalmaktır" demiş.
Edep, adap ve üslup bahsinde kimin ne olduğunu herkes bilir. Yani yanıta değmez.
Bizim asıl üstünde duracağımız husus Bekir Coşkun’la ilgili sözleri...
Ne yapmış Bekir Coşkun? Son seçim sonuçlarından memnun olmadığını yazmış.
Memnun olmaya mecbur muydu? Nitekim bu duygu ve düşüncesini söz konusu yazıda:
Çocukları için aydınlık Türkiye isteyenler meydanlara dökülürken, o uzakta bıyık altından güldü, göbeğini kaşıdı ve dinci devletin yolunu açtı...
Abdullah Gül tam ona göredir.
Zaten onun cumhurbaşkanı olacaktır.
Benim değil..." diyerek ifade etmiş. Ne var bunda?
Hani Sayın Başbakan özgürlükçüydü; demokrat idi; hoşgörülü idi? Hani kendisine oy vermeyenlerin de görüşlerine değer verecekti? Hani herkesi kucaklayacaktı?
Daha o sözlerin üzerinden bir ay bile geçmeden ne çabuk unutuverdi dediklerini?
Aslında şaşılacak bir şey yok. Çünkü Sayın Başbakan’ın zihniyetini yansıtan 22 Temmuz konuşması değil, 20 Ağustos akşamı Uğur Dündar’a yukarıdaki sözleri söylerken yaptığı konuşmadır.
Sayın Başbakan’a birileri sormalıdır:
"Babanın çiftliğinden mi kovuyorsun Bekir Coşkun’u?" diye...