OLAYI aktaran Yunanistan’da yayınlanan Kathimerini Gazetesi’nin İngilizce sayısı.
27 Haziran tarihli gazetede Stavros Lygeros imzasıyla bir haber yorum yayınlanıyor. Yunan Başbakanı Karamanlis’in Karadeniz Ekonomik İşbirliği zirvesi için İstanbul’a gittiğini ve Tayyip Erdoğan’la ikili görüşme yaptığını belirten yazı, şöyle devam ediyor:
"Yunan Başbakanı İstanbul’a Türk Başbakanına yardım için gitmiştir. Çünkü, Türk Başbakanı seçim öncesinde ülkesindeki laik, Kemalist rejimin kendisine karşı açık düşmanlığıile karşı karşıyadır. (Düşmanlık, yazıda hostility sözcüğü kullanılıyor).
Karamanlis, görüşmede Erdoğan’a verdiği desteği tekrarlamış ve askerlerin ona karşı yürüttüğü yıkıcıfaaliyeti eleştirmiştir. (Yıkıcı, yazıda subversive sözcüğü kullanılıyor).
(...)Karamanlis, Türkiye’nin AB üyeliğini desteklemekte, Erdoğan’ın seçimlerde tekrar iktidar olmasını istemektedir. O nedenle, Erdoğan’ı güç durumda bırakabilecek açıklamalardan kaçınmaktadır."
Yazı özetle böyle.
İKİ DOST
Yunan Başbakanı Costas Karamanlis ile Tayyip Erdoğan iki iyi dost. Erdoğan, Karamanlis’i aile düğününe çağıracak kadar yakın. Olabilir.
Hatta, uluslararası ilişkileri kişisel dostluklarla pekiştirmek iyi bir tavır.
Karamanlis hafta başında İstanbul’a geldiğinde, Erdoğan’la baş başa görüşüyor. Ancak, görüşmede ne konuşulduğu bizim basına yansımıyor. Ne konuşulduğu, Yunan basınına özetlediğim haber-yorumla yansıyor.
Yazıdan çıkan anlam, Karamanlis ile Erdoğan’ın seçimler ve askerler üzerine sohbet ettiği. Ne kadar doğru bilmiyoruz, ama yazının yorumu böyle.
Aktarılan yorumda altı çizilmesi gereken iki nokta var. "Laik, Kemalist rejim Erdoğan’a düşman".
İkincisi de, "askerler Erdoğan’a karşı yıkıcı faaliyet yürütüyor".
Bu doğrudan doğruya Karamanlis’in kendi düşüncesi olabilir. Öyle ise, Karamanlis bu düşünceye nasıl varıyor?
Onun genel kanısı mı, yoksa Erdoğan’ın özel sohbet sırasında yakınması mı? Bunu bilmiyoruz.
YURTTAŞLIK HAKKI
Ayrıntısı ne olursa olsun, bu haber yorumu yazan gazeteci, belli ki, Yunan kaynaklarına dayanıyor.
Türkiye’de kimse kimseye düşman değil. Sadece insanlar, başta özel hayata müdahale olmak üzere, laik rejimin tehlikeye girmesini istemiyor. Bu da, her Türk yurttaşının sonuna kadar hakkı. Bu hakkı eleştirmek, hem de düşmanlık gibi ifadeleri kullanarak, Yunan Başbakanına düşmüyor.
Askerlerle Erdoğan arasında gerginlik yaşandığı tezleri ise, diğer AB ülkelerinde de, yaygın. AB bunun altını sık sık çiziyor. Karamanlis belki bu açıklamalardan yola çıkarak, benzer eleştiride bulunuyor ve Erdoğan’ı kolluyor.
Gazetelere her fırsatta açıklama gönderen, en küçük bir eleştiri karşısında gazetecileri mahkemeye veren Erdoğan’a şimdi bir görev düşüyor:
Eğer, bu yazılanlara katılmıyorsa, yazının yayınlandığı Kathimerini’ye ya da o gazeteciye açıklama göndermesi gerek.
Aksi halde, orada yazılanları kabul etmiş olacak. Halkın önemli bir çoğunluğu kendisine düşmansa, asker ona karşı yıkıcı faaliyet yürütüyorsa, iktidar olmayı hala nasıl düşünüyor?
Muhalefet tembelliği
AÇIKLANAN programlardan hareketle, liderlerin yaptıkları ve yapacakları seçim mitinglerini karşılaştırırsak:
Tayyip Erdoğan 22 ile gitmiş 37 ile daha gidecek, toplam 59 il. Deniz Baykal 3 ile gitmiş, 36 ile daha gidecek, toplam 39 il. Devlet Bahçeli 4 ile gitmiş, 7 ile daha gidecek, toplam 11 il.
Biri 39, diğeri daha komik 11 il, zahmet olmuş. Sanki iktidarda olan CHP ile MHP, iktidar için daha çok çalışması gereken de AKP.
Mitingler halkın tercihini mutlaka değiştirmiyor, ama en azından düşünce fırsatı veriyor. Ayrıca, iktidar olmak için, çalışmak gerek. Bundan daha doğal ne var?
Garip bir tembellik. Yoksa, CHP ve MHP, onca gürültüye rağmen, iktidar olmak istemiyor mu?