ANKARAKOCATEPE Camii’nde hava hem sıcak hem de kurşun gibi ağırdı.
Camiiye giden yollar güvenlik nedeniyle kesikti.
Yine de namaza saatler kala avlu tıklım tıklım doluydu.
Kocatepe’deki şehit cenazelerinde protokol değişti.
Devlet erkanı ve aile özel bir tribüne alınıyor.
Halk musalla taşından uzak balkona yerleşiyor.
Avlu ise dün olduğu gibi şehidin silah arkadaşlarına kalıyor.
Dikkat ettim, hükümete dönük protestolar sadece halktan gelmedi.
AKP’li bakanları yuhalayan MHP’li eylemcilere avludan da katılan oldu.
Avluyla bakanların buluştuğu seyrek anlar sadece cenaze namazında yaşandı.
Avludaki subayların neredeyse yarısı şehitlerine son görevi ihmal etmedi.
Başbakan belki de tepkiyi kışkırtmamak veya Bakanlar Kurulu nedeniyle gelmedi.
Ama üç yardımcısı oradaydı: Abdullah Gül, Abdüllatif Şener, Mehmet Ali Şahin.
Üçünün de suratı asıktı, atılan her slogan kurşun misali canlarını yaktı.
Başka illeri bilemem, ama gözüken o ki, artık Kocatepe’deki her şehit cenazesi mitinge dönüşecek. AKP, "Dindar cumhurbaşkanı seçtirmediler" şikáyetiyle topladığı oyu camide kaybedecek.
Onurlu bakansınız sadece sizin elinizi sıkıyorum
22 Temmuz seçimindeaday olmayan Abdüllatif Şener’i halk da ayrı yere koyuyor.
Dün cami avlusunda dikkat ettim, şehit eşi Nilgün Armutçuoğlu elini sadece Şener’e uzattı.
Cenaze töreninden sonra Muharrem Sarıkaya ile birlikte Şener’e rastladığımızda sorduk.
Canı çok sıkkındı, ancak ısrar üzerine şehit eşinin ne dediğini aktardı:
Dedi ki: "Onurlu bakansınız, sadece sizin elinizi sıkıyorum."
Ancak Abdüllatif Şener’in bu sözleri nasıl algıladığı da önemli. Bence, "Gördünüz mü haklı çıktım" hissine kapılmıyor, aksine partisi için üzülüyor. Belki de o yüzden, "Ortamı nasıl görüyorsunuz" diye sorunca, "Böyle gitmez" yanıtını veriyor.
Abdullah Gül’e ek sorular
KUZEY Irak konusunda hükümet askere istediği yetki/direktifi verdi mi?
İki basit sorunun yanıtını tartışırsak, bu bilmecenin çözümünü de yaklaşırız:
1) Hükümette yetki var mı?
Bakanlar Kurulu Meclis’ten yurtdışına Türk askeri yollamak için yetki istedi mi, tezkere yolladı mı? Daha açıkçası hükümette yetki var mı ki, askere devredebilsin. Hayır.
2) Siyasi direktif tamam mı?
Genelkurmay Başkanı açıkça soruyor, "Kuzey Irak’a girdiğimizde PKK’nın yanı sıra Barzani ile bir şeyler olabilir mi? Ayrıca orada ABD de var." Hükümet bu soruların yanıtını verdi mi? Hayır.
O yüzden Başbakanlık’taki asker-sivil zirvesini işlevli kılmak için üç şart var:
a) Olağanüstü MGK toplantısı, b) Cumhurbaşkanlığı başkanlığında Bakanlar Kurulu c) Yine Çankaya’da siyasi parti liderleri zirvesi.
Türkiye daha önce de benzer tehditlerle baş etmeyi bildi. Bu kez de aşarız, korkmayın.