ABD’nin gözlemesi için F-16 gerekmez

Günlerdir tartışıyoruz. ABD uçakları heden hava sahamıza girdiler? Bir mi, 4 dakika mı uçtular? Mesajları neydi? Kimi gözetlediler? Oysa bu kadar gürültüye hiç gerek yok. Bakın neden...

Haberin Devamı

Eğer süper güç konumuna geldinizse, her adımınızdan bir anlam çıkarılır. Her jestiniz, bir mesaj olarak algılanır. Bazen isteyerek yaparsınız, bazen kazara olur, ancak her defasında karşı taraf bir mesaj alır.

 

Amerikan uçaklarının, Güneydoğu’da 1-4 dakika arası hava sahamızı ihlal etmeleri inanılmaz spekülasyonlara yol açtı. Ortam, hem PKK’nın suikast girişimleri hem de seçimler nedeniyle öylesine gergin ki, bu ihlal olayı Genelkurmay sitesine de girince, iş çığırından çıktı. Medya olayın üzerine gitti ve olayın boyutları büyüdü.

 

Amerikalılar “Kazara girdik, özür dileriz, bir daha tekrarlanmaz” diyorlar.

 

Haberin Devamı

Olabilir. Gerçekten bir dikkatsizlik sonucu hava sınırları geçilmiş olabilir.

 

Bir daha tekrarlanmazsa, sorun çıkmaz.

 

Belki de, gerçekten bir mesaj verilmek istenmiştir. Tam Kuzey Irak’tan çekilmenin arifesinde, Washington, Türkiye’ye “Aman ha, sizi gözlüyoruz, biz gidince içeri girmeye kalkmayın” demek istemiş de olabilir.

 

Ancak bazı yorumlar çok yanlış izlenim veriyor. Sanki ABD’nin, Güneydoğu’daki Türk askeri faaliyetini izlemek için F-16 uçurması gerekiyormuş gibi bir hava yayılıyor. Oysa hiç gerek yok. ABD, uzaydaki uydularıyla Diyarbakır’ın en kalabalık caddesindeki bir arabanın plakasını da okuyabilir, konuşmalarını da dinleyebilir.

 

Aslında önemli olan, bu tip olayların kamuoyunda yaratacağı etkidir. Sonuçta bizler, ABD’nin Türk Silahlı Kuvvetleri’ne “Hem Washington hem de Barzani ile anlaşmadan Kuzey Irak’a girmemesi” gerektiği mesajını net biçimde aldık.

 

Salı akşamı Kanal D Ana Haber’e konuk olan ABD Büyükelçisi Wilson da, Kuzey Irak’ta somut bir şeyler olacağını, ancak bunun ne zaman ve nasıl gerçekleşeceğini bilmediğini söyleyerek kamuoyunu yatıştırmaya çalıştı.

 

Haberin Devamı

Dikkat edecek olursanız, Hükümet de bu ihlal olayını abartmamaya çok dikkat ediyor. 22 Temmuz gününe kadar, bir kazaya uğramamaya çalışıyor.

 

 *                               *                               *

 

KARŞIMIZDA, FARKLI BİR AĞAR VAR...

 

Mehmet Ağar, Doğru Yol Partisi’nin başına geldiğinde genel kanı “Eski polis müdüründen lider olur mu?” şeklindeydi. Ağar’ın geçmişi, yeni siyasetçi kimliğini zedeliyordu. Polis müdürlüğü yapması, ardından Emniyet Müdürlüğü ve özellikle Susurluk ile ilişkilendirilmesi onu gölgeliyordu.

 

Ağar bunlara aldırmadı.

 

Karınca gibi çalıştı. Diğerleri Ankara’da otururken, o Anadolu’yu karışladı. ANAP ile pazarlığını da zamanlı yaptı ve işi bitirdi.

 

Haberin Devamı

Bugün karşımızda çok farklı bir Ağar var.

 

Gazetelerde olsun, çıktığı TV programlarında olsun yelpazenin merkezinde, hatta sağında olduklarını iddia eden liderlere oranla çok değişik görüşler ortaya atıyor.

 

Kökeni güvenlikçi; asker ile ilişkileri çok iyi olmasına rağmen, körü körüne askeri bir dil kullanmıyor.Korkmadan askeri darbeye karşı çıkabiliyor. İktidar olduğu zaman, askerin ağırlıklı şekilde politikaları şekillendirmesine karşı çıkacağını söyleyebiliyor.

 

Kürt sorununda da çok cesur adımlar atıyor. Doğruları konuşabiliyor. Sloganların esiri olmuyor. “Terörle mücadele, hep asker ve polise bırakılmış, asıl önemli olan, terörist üreten mekanizmaların ortadan kaldırılmasıdır. Dağdaki kadroların, yaylaya indirilmesidir” diyebiliyor. (Sabah 29 Mayıs Salı. Muharrem Sarıkaya’nın söyleşisi)

 

Haberin Devamı

Türbanın üniversitelerde serbest bırakılmasını ancak devlet dairelerinde yasaklanmasını savunabiliyor.

 

Ağar’ın, bir yandan kavga etmeyen bir muhalefet stili var ki, gerilimi sevmeyen kesitlerin çok hoşuna gidiyor. Erdoğan ile köprüleri atmadığı için, AKP çoğunluk kazanamadığı takdirde de, olası veya uyumlu bir koalisyon ortağı gibi görünüyor.

 

Mehmet Ağar’ın Erkan Mumcu ile birlikte oluşturduğu DP, merkez sağda önemli bir boşluğu doldurmaya aday. Nasıl dolduracak ve oylarını Meclis’e nasıl yansıtacak ancak seçimlerden sonra belli olacak. Anketlere bakılırsa, DP barajı geçen partiler arasında sayılıyor. Ancak dikkatli olmak gerekir, zira yüzde 20’lik bir kararsızlar kitlesi var ki, sonucu asıl bunlar etkileyecek. Son haftaya kadar da, bu kesimin ne yapacağı kolay kolay belli olmaz.

 

Haberin Devamı

Ağar- Mumcu ikilisini bekleyen ilk tehlike, bu günlerde saptamaları gereken aday listeleridir. Eğer listeler eski dost-akraba, kıramayacakları isimlerle doldurulur, gerçekten oy kazanacaklar göz ardı edilirse, DP daha ilk denemesinde tökezler.Aday listeleri bu ikilinin en önemli deneyi olacak.

Ağar’ın kaptanlığındaki DP, Türkiye’nin istikrarı açısından önemli bir rol oynamaya hazırlanıyor. Geçmişindeki terörle mücadele ve laik cumhuriyete bağlılığı, Ağar’a yeterli güvenceyi sağlıyor. Geriye, partisini halka iyi tanıtması kalıyor...

                                             

*                               *                               *

 

AKP’NİN GÖZÜ ALEVİ OYLARINDA

 

Dikkat ediyorum, AK Parti alevi oyları gözlüyor. Onları da saflarına çekmeye çalışıyor.Bunun en tipik örneklerinden biri, Küçükçekmece-Silivri-Bakırköy bölgesinde yaşanıyor. Buralar, 3’üncü seçim bölgesini kapsıyor ve 300 bin civarında bir Alevi oy potansiyeli var.

 

Baktım, bu bölgeye Yahya Göktaş aday adayı olarak başvurmuş. Göktaş’ı tanırım, Aleviler arasında çok tanınan ve sevilen bir isimdir. Azeri kökenli olduğu kadar, kendi cemaatini de koruyup kollayan liberal bir isimdir.

 

AKP, Alevi oylarına nereden gireceğini görmüş..

Yazarın Tüm Yazıları