Erdoğan, rövaşata ile gol attı …

Başbakan, Cumhurbaşkanlığı’na kendini aday göstermeyerek, önemli bir kişisel özveride bulundu ama partisinin önünü açtı. Bundan sonra, kişi başına 10 bin dolara ulaşmak, AB’ye doğru yürümek çok daha kolaylaştı.

Haberin Devamı

Bu köşeyi okuyanlar hatırlayacaklardır. Bir süre önce “ …son gelen haberlere bakılacak olursa, Erdoğan bizi şaşırtmayacak ve kendini aday gösterecek…” diye yazmıştım. O sıralarda hepimizin kafaları karışıktı. Ben de birçok meslektaşım gibi kimi zaman yanlış değerlendirdim, kimi zaman doğrusunu gördüm. Ancak hiç kimsenin Erdoğan’ın kafasının içindekini birebir bildiğini sanmıyorum.

 

Cumhurbaşkanlığı, bu ülkede son derece sembolik bir mevkiidir. Kimseler eski Başbakanları hatırlamazlar, ancak Cumhurbaşkanlarını herkes hatırlar. Daha önceki seçimlerde de, hiçbir lider Cumhurbaşkanlığı fırsatını reddetmedi. Partilerinin en güçlü durumunda dahi, Özal ve Demirel Köşk’e çıkmayı tercih etmişlerdi. İşte bu örneklerden hareket ederek, Erdoğan’ın da Köşk’ü kaçırmak istemeyeceği tahmin edilmişti. Eminim Erdoğan’ın da kalbinde Cumhurbaşkanlığı vardı. Bunun aksini iddia etmek çok güçtür.

Haberin Devamı

 

Peki neden kendi çıkmadı da, Abdullah Gül’ü tercih etti ?

 

Ayrıntıları daha bir süre sonra öğrenebileceğiz, ancak şimdiden görülen o ki, Erdoğan kişisel bir özveride bulunmayı tercih etti.

 

Tercihinin Başbakanlık’ta kalmak olmasının nedenlerini sıralamak gerekirse, dış görünüşe göre şöyle bir liste yapabiliriz:

 

          - Ak Parti kadroları, özellikle teşkilat, Erdoğan’ın partinin başında kalmasını istedi. Cumhurbaşkanlığı’na çıkması durumunda partinin güç kaybedeceği varsayımı, Erdoğan’ın tercihini etkilemiş görünüyor.

          - Erdoğan’ın, kendi Köşk’e çıktığı taktirde, partinin güç kaybedeceği konusundaki görüşleri paylaştığı anlaşılıyor.

          - Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı’na çıkması durumunda ülkedeki gerilimin artacağını da hesap etmiş görülüyor.

          

Haberin Devamı

 Kim ne derse desin, Başbakan kamuoyuna “fedakarca bir seçim yaptığı” izlenimini verdi. Kendini düşünmeyen, buna karşılık partisi için fedakarlık yapan, ülkenin gerilime girmemesini isteyen bir lider konumuna girdi.

          

Bu yaklaşımıyla, kamuoyunun gözünde önemli bir prim toplayacak, Ak Parti’yi seçimlerden oyunu arttırarak çıkarabileceği mesajını verecektir.

          

Erdoğan’ın yaklaşımı, neresinden bakılırsa bakılsın, önemli bir özgüven izlerini taşıyor. Başından sonuna kadar, başarılı bir iletişim politikası izledi. Elini son dakikaya kadar saklamasını bildi. Partisini hırpalamadı, bölünmelere yol açılmasını, Cumhurbaşkanlığı yarışına girilmesini önledi.

Haberin Devamı

          

Halkla ilişkiler açısından, Tayyip Erdoğan kazandı. Futbol maçlarındaki en güzel goller, genelde hiç beklenmedik anda röveşatalardan atılır. Topun başka bir yere doğru gittiğini sandığınız anda, gol kaleye girer.

          

Tayyip Erdoğan, işte bu açıdan bakılırsa, önemli bir gol atmıştır.

          

Türkiye, çok gerilimli bir süreci artık geride bırakmıştır.

                                                          

 *                               *                               *

 

İTİRAZ EDİLMESİ ÇOK GÜÇ BİR İSİM…

          

Abdullah Gülün Cumhurbaşkanlığı adaylığına seçilmesi, hem ülke içinde, hem de uluslararası alanda genelde olumlu karşılandı.

Haberin Devamı

          

Zaten başka türlüsü de düşünülemez.

          

Gül, daima güler yüzlü ve yumuşak bir ses tonuyla konuşur. İçinde pek o kadar yumuşak olmasa dahi, sertliklerini hiçbir zaman açığa vurmaz. Uzlaşı arayan, kavgadan kaçınan üslubu sayesinde prim kazanmıştır.

          

Laik kesimlerde, hatta Silahlı Kuvvetler arasında dahi Gül’ün daha farklı bir yeri vardır. Erdoğan’a karşı duyulan tepkiler, Gül’e karşı görülmez. Eşinin türbanlı olması dahi, nedense Erdoğan’ın eşinin türbanı kadar rahatsız etmez.

          

Gül’ün cumhurbaşkanlığı, diğer adı geçen bazıları ile karşılaştırıldığı taktirde dahagerçek” olacaktır. Gül’ün “bir süs Cumhurbaşkanı “olmasını kimse beklemez.

Haberin Devamı

          

Dışişleri Bakanı’nın Köşk adayı seçilmesi, Ak Parti’deki olası bölünmeleri de önledi. Milli Savunma Bakanı’nın askerler tarafından tercih edildiği biliniyordu. Vecdi Gönül’e en sert muhalefetin de Arınç’tan geldiğine dikkat çekenler, “yine askerin dediğini yapmış olacağız” diye tepkiler geldiğini, oysa Gül’ün eşinin türbanıyla partiye daha başka mesaj yollayacağını belirtiyorlar.                                                            

          

Gül’ün Cumhurbaşkanlığı’na çıkması, uluslararası ilişkiler açısından da olumlu yansımaları olacaktır. Daha ilk gününden başlayarak, Washington ve Brüksel’den gelen tepkiler de bunu gösteriyor.

          

Gül, kısa sürede güçlü ilişkiler kurdu. Liderlerle kişisel ilişkiler oluşturdu ve daha da önemlisi, hem Avrupa Birliği hem de Washington’un güvenini elde etti.

          

Gül’ün hükümeti bırakmasının bazı olumsuz yansımaları da olacaktır elbette. Bunlara ilerde daha fazla değineceğiz, ancak ilk akla gelen, Avrupa Birliği ile ilişkilerin en güçlü yandaşını kaybettiğidir. Avrupa, Gül’ü mumla arayacaktır.

Yazarın Tüm Yazıları