Erdoğan: İşte adaylık görüşüm

2dk okuma

"DÜN akşam Başbakan Tayyip Erdoğan aradı. Bana Cumhurbaşkanlığı ile ilgili görüşlerini anlattı."

Gazetecilik hayatımda, birçok yazıma bu cümlelerle başladım.

Rahmetli Turgut Özal’la hemen her gün konuşurdum.

Keza Demirel, Yılmaz, başlarda Çiller.

Ancak iki siyasetçiyle böyle bir ilişkim olmadı.

Biri, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer.

Öteki, Başbakan Tayyip Erdoğan.

Erdoğan’la, Başbakan olmadan önce çok iyi ilişkimiz vardı.

Cezaevinden çıktıktan sonra bir kere Nazlı Ilıcak’ın evinde, bir kere de kızım Gülümsün ile Ercan’ın evinde buluştuk.

AKP Genel Başkanlığı döneminde de epey konuştuk.

Ancak Başbakan olduktan sonra beni sadece bir kere aradı.

Dolayısıyla onun Cumhurbaşkanlığı konusundaki görüşlerini, "Başbakan dün akşam beni aradı ve şunları söyledi" diye başlayan bir yazıyla anlatamıyorum.

* * *

Ama başkalarının fikirleri hakkında bazı gözlemlerim var.

Bir itirafla başlayayım.

Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili tartışmaları, yazılanları son derece sıkıcı buluyorum.

Hemen, "Memleket meseleleri sana sıkıcı mı geliyor" diye bir düşünceye kapılmayın.

Cumhurbaşkanlığı seçimi elbette çok önemli.

Dahası ben, Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı’nın, sahip olduğu yetkilerden çok daha büyük bir önem taşıdığını düşünüyorum.

Bu konuyu benim gözümde sıkıcı hale getiren, gözlemekte olduğum ikiyüzlülük.

Şuna kesinlikle inanıyorum:

Muhalefet dahil herkes, içinden "Erdoğan inşallah adaylığını koyar ve cumhurbaşkanı seçilir" diye düşünüyor.

Bu konuda hiç kuşkum yok.

Çünkü herkesin bir hesabı var.

Kimi, Erdoğan cumhurbaşkanı olduğu takdirde AKP’nin güç kaybedeceği ve Meclis’e en az dört partinin gireceği hesabını yapıyor.

Kimi, gerginlik çıkmasın diye düşünüyor.

Kimi, Çankaya’ya çıktığı takdirde Erdoğan’ın, seçmen baskısından kurtulacağına ve daha ılımlı bir çizgi izleyeceğine inanıyor.

Gerekçesi ne olursa olsun, herkes kendine özgü bir yöntemle Erdoğan’ı Çankaya’ya itiyor.

Konuştuğum insanların çoğu bu görüşte.

O zaman ben de soruyorum: Böyle düşünüyorsanız niye çıkıp bunu açık açık söylemiyorsunuz?

Çünkü kendi cemaatlerinin buna kızacağını düşünüyorlar.

Diyorum ki, bu siyaset kimseye şeref getirmiyor.

Tam aksine, Türk siyasetinin ahlaki portresini bozuyor.

* * *

Cumhurbaşkanlığı ile ilgili yazıları ve haberleri sıkıcı buluyorum; ama yine de cevabını merak ettiğim bir soru var.

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı’nı tartışma sürecini iyi mi, yoksa kötü mü yönetiyor?

Bu konuda birbirine zıt iki tahminim var.

Biri çok iyi yönetiyor.

Çünkü, bu süreç sonunda eğer cumhurbaşkanı olursa, "Söke söke oldu" denecek.

Aday olmazsa, bu defa bunu kamuoyuna karşı etkili bir "mağduriyet" kozuna dönüştürebilecek.

Yani, hapis cezasını kullandığı gibi bunu da lehine çevirecek.

Yani AKP’yi daha da yüksek bir oyla iktidara taşıyacak.

* * *

Karşı kutupta ise şu argüman var.

Aday olmazsa, kamuoyu onun "Güçlü bir lider olmadığını, iktidarı başka güçlerle paylaşmak, hatta havlu atmak zorunda kaldığını" düşünebilir.

Bu da onun liderlik karizmasını negatif etkileyebilir.

Ancak bunların hepsi tahminden ibaret.

Diyeceğim, Cumhurbaşkanlığı seçimi herkes için Rus ruleti.

O nedenle bu bozuk tabancayla Rus ruleti oynamak yerine, herkes samimi fikrini söylese ve savunsa, tarafların hepsi, en önce de Türk siyasi sistemi yararlı çıkar.
Yazarın Tüm Yazıları