’Türklüğünüzü kanıtlayın!’

YAZIMA başlık yaptığım sözleri bir komutan bir başbakana söylüyor!

Gazetelere göre:

"KKTC'de hükümetin büyük ortağı Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) 21. Olağan Kongresi'nde, ’İstiklal Marşı'nın okunmaması ve şehitler için saygı duruşunda bulunulmaması' yüzünden Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanı (KTBKK) Korgeneral Hayri Kıvrıkoğlu ile KKTC Başbakanı Ferdi Sabit Soyer arasında ’soğuk rüzgárlar' esti...

...Soyer, Kıvrıkoğlu’na elini uzatarak ’Merhaba' demek istedi ama Kıvrıkoğlu'ndan hiç beklemediği bir tepkiyle karşılaştı. Kıvrıkoğlu, Soyer'in elini havada bırakarak tokalaşmayı reddetti...

...Komutanın sert tepkisi karşısında şaşkına dönen Soyer, ’Türklük kalbimizde yatıyor, Türklüğümüzden kuşkunuz mu var?' deyince gerilimin dozu daha da arttı. Korgeneral Kıvrıkoğlu Soyer'e, ’Madem öyle, kanıtlayın o zaman' karşılığını verdi. Komutanla Başbakan arasındaki yüksek gerilim, salonda şok etkisi yarattı..."

***

Komutan hangi ülkenin komutanı?

KKTC'yi bağımsız bir devlet olarak dünyaya kabul ettirmek için mücadele veren Türkiye Cumhuriyeti'nin komutanı!

Bir yönde milli marş okunmadığı, bayrak asılmadığı için başka bir ülkenin başbakanını azarlayan, elini sıkmayan, Türklüğünü sorgulamak hakkını kendinde gören bir komutanla temsil edilen ülke, diğer yönde aynı ülkenin bağımsız bir devlet olarak kabul edilmesini isterse; yabancı ülkeler o ülkeye "Sen önce kendin KKTC'nin bağımsız bir devlet olduğunu hazmet, sonra bizden talep et" demezler mi?

***

Üstüne üstlük; Başbakan komutana sıkmak üzere elini uzatıyor ve "sitem" el havada bırakılarak, Başbakan'ın elini sıkmak açıkça reddedilerek ifade ediliyor!

Bu da yetmiyor, komutan Başbakan'dan "Türklüğünü kanıtlamasını" istiyor.

Başbakan'ın Türklüğünü kanıtlama mecburiyeti, komutanın da kanıtı kabul edip-etmeme yetkisi var!

Ada'ya barış götürmeye giden komutan barışı başbakan azarlayarak temin etmeye çalışıyor!

***

Bu haber nedense bana Ömer Seyfettin'in "Diyet" adlı hikayesini hatırlattı.

Bir gün KKTC'den birileri çıkar, TC'de birilerine "Al diyetini geriye" derse, ona kızma hakkımız olmayacaktır.

***

Soydaşlarımızın canını, malını, haklarını savunarak tabii ki ulvi bir görev yaptık.

Tabii ki, onların Türk olduklarını unutmamalarını istemek hakkımız.

Ama, onların farklı bir halk, farklı bir devlet olduğunu bizzat biz inkár edersek; yedi düvele KKTC'ye saygı duymayı öğretemeyeceğimiz gibi, Türkiye Cumhuriyeti'ni de kendi tezlerini kendi çürüten basit bir ülke seviyesine indirgeriz.

Bence kimsenin ne KKTC'ye, ne de TC'ye bunu yapma hakkı yoktur!
Yazarın Tüm Yazıları