Haluk Ulusoy, her fırsatta "Ben delikanlıyım. Ben adamım..." diyor. Bunlar dükkanda parayla satılmaz. Ne kadar çok delikanlıyım, ne kadar çok doğruyum, dürüstüm, adamım dersen, bence bu konularda o kadar kendinden şüpheye düşmüşsün demektir.
HALUK Ulusoy basının önüne çıkıyor açıklamalar yapıyor. Kullandığı beş cümleden iki tanesi "Ben delikanlıyım. Ben adamım..."
Herkes kendine göre adamdır. Herkes de kendine göre delikanlıdır.
Bunlar dükkanda parayla satılmaz. Yıllarca davranışlarınız, haraketleriniz, uygulamalarınız ile kazanılan veya kaybedilen değerlerdir.
İşin daha önemlisi, ne kadar çok delikanlıyım, ne kadar çok doğruyum, dürüstüm, adamım dersen, bence bu konularda o kadar kendinden şüpheye düşmüşsün demektir.
Neden okuyorsun?
Senin adamlığını ve delikanlılığını sen değil, karşındakiler, kamuoyu değerlendirecek.
Açıklamaların bir bölümünde benim ismim de geçiyor. Ve Haluk Ulusoy diyor ki, "Ben Erman Toroğlu’nu yıllarca hiç kaale almadım. Almayacağım da... Yazılarında suç unsuru varsa, onu mahkemeye vereceğim."
Beni kaale almıyorsan, neden yazılarımı okuyorsun, dikkate alıp mahkemeye veriyorsun. Kendi içinde, kendini tekzip ediyorsun. Ama sen yaşlandıkça ya hafızanda bir gerileme oluyor, ya da kamuoyunu kandırıyorsun.
Seninle çok hatıram var. Onlardan sadece birini yazacağım. Bakalım yüzün kızaracak mı?
Yıllar önce tesadüfen İzmir uçağında karşılaştık. Sen Kuşadası’ndaki oteline, ben de aynı yerdeki bir işimi halletmeye gidiyorum.
Senin araban ile otele gittik. Sabah kahvaltısı yapıyoruz. Sen o zaman federasyonda üyeydin.
Bir önceki seçimlerde seni federasyon listesine almayan Şenes Erzik’i ikna etmek için kimlere telefon ettirdiğini herkes biliyor. Ve o Şenes Erzik istemeyerek de olsa, bazılarını kıramıyor, sen listeye giriyorsun. Ama Erzik sana hiçbir görev vermiyor.
Toplantılara katılıyorsun, sadece süs biberi vazifesi yapıyorsun. Ama sen o sabah kahvaltısında bana "Ey Erman ağabey. Sen ne müthiş bir adamsın. Bu basın aleminde senden daha delikanlı bir kişi daha yok. Çünkü hiçbirisi senin gibi, senin kadar, Şenes Erzik’i eleştirmiyor, eleştiremiyor. Sende altı okka... var" diyorsun.
Ey Ulusoy, demek ki, o zamanlar beni kaale alıyordun. O sabah kahvaltısını eğer ikimiz başbaşa yapsaydık, senin gibi delikanlı bir adam! inanıyorum ki, bu cümleleri inkar ederdi. Ve bir cümle daha söylerdi. "Bunları söyleyen şerefsizdir"
Ses versene...
Çünkü senin üslubun böyle...
Fakat Ulusoy, belki hafızan yine bazı şeyleri unutabilir. Allah’tan yanımızda o zaman Ümit Milli Takım Sorumlusu Osman Çağlıkoç da vardı. Bu cümleleri, hatta daha fazlasını bizzat o da duydu.
Evet Ulusoy şimdi ne diyeceksin...
Ses versene bakalım... Verebilecek misin?
* * *
Fenerbahçe Kulübü Az Alkmaar maçına gitmek isteyen Haluk Ulusoy’a "Sakın gelme" dedi.
Bakalım Futbol Federasyonu, yani bütün kulüplerin federasyonunun başkanı bu akşam Şükrü Saracoğlu Stadı’na gidecek mi veya gidebilecek mi?
İki sene önceydi... Aziz Yıldırım ortak bir dostumuza telefon açıp, "Erman Toroğlu bu maça gelmesin" demiş... Nahoş olaylar olabilir diye, İstanbul Valiliği’nden istek koruması alarak, o maça gittim. Hiçbir şey olmadı. Aziz Yıldırım’ın gücü benim Fenerbahçe Stadı’nda görev yapmamı engelleyemedi. Çünkü işimi yaparken, Fenerbahçe’ye de aynı uzaklıktayım, diger kulüplere de.
Haluk Ulusoy... Şu anda aynı pozisyonda sen varsın. Ama o stada gidemezsin. Neden? Çünkü 7.5 yıldır yaptığın Futbol Federasyonu Başkanlığı döneminde o stada, benim hatırladığım sadece bir defa gidebildin. (Milli maçlar hariç)
Ama diğer takımların maçlarına kaçar defa gittin.
Uygulamalarında herkese eşit uzaklıkta mı kaldın? Bence hayır...
Sence evet olabilir. Zaten evet ise bu gece statta olacaksın.
Seçim isteyen genel kurul üyeleri "30 tane imza toplayamazlar" dedin. Bilmem kaç tane toplarlarsa "20 de ben bulurum" diye dalga geçtin. "İmzayı bulurlarsa, seçim olur" dedin. Hepsi oldu. Çarkettin. "İmzalar sahte" dedin. İmzalar doğru çıktı, şimdi başka hikayaler anlatıyorsun.
Karizmaya bakılmıyor
La Fontaine’den masalları.
Haluk Ulusoy, Türkiye’de futbol eğer bir yerlere gidecekse, senin ve ekibinin bu işten elini ve ayağını çekmesi lazım. Aslında yeni gelecek federasyon işleri toparlayabilmek için bayağı bir vakit kaybedecek.
Ama ülkemizde federasyon işine isim olarak, karizma olarak bakılmıyor. Bazı Türk büyüğü yazarlar, bu Haluk Ulusoy’u İçişleri Bakanı’na, Spor Bakanı’na, Başbakan’a yıllarca şikayet etmediler mi?
Ama bakıyorum, şimdi aynı Türk büyüğü yazarları, "Haluk kalsın.Siyasi irade bu işe karışmasın" diyorlar. İşte zaman böyledir. Hafızaları karıştırır.
İnşallah bir gün, bu Futbol Federasyonu makamına ben adamım, ben delikanlıyım, ben muazzamım diyen insanlar değil de halkın büyük çoğunluğunun "Sen adamsın, sen delikanlısın, sen müthiş bir insansın" dediği birinin oturduğunu görürüz.