Paylaş
Baykal, Emniyet’teki ’kadrolaşma’nın merkezinin Başbakanlık Müsteşarlığı olduğunu özellikle vurguladı. Bazı olayları örnek göstererek polisin, hep jandarmayı suçlamasına dikkat çekti.
Baykal’ın, Dink suikastinde hükümetin zayıf bir ’noktası’nı yakaladığı görülüyor.
Münih’te kendisini izleyen gazetecilerle sohbet ederken, Dink’in öldürülmesinden sonra gelişen süreç üzerinde çok iyi bir çalışma yaptığı anlaşılıyor Baykal’ın... Bağlantıları kendi kafasına göre çözmüş. Daha önce Emniyet kadrolarını, İçişleri Bakanı'nı ve Başbakan’ı öne çıkartırken, bunların yanına şimdi de Başbakanlık Bakanlığı Müsteşarı Ömer Dinçer’i de ekledi bu olayların sorumlusu olarak... Ve dedi ki:
"Müsteşar devleti, cumhuriyeti ve laikliği dini yorumlayacağız, demişti. Al sana emniyetin dini yorumu..."
Baykal’a göre, kadrolaşmanın kaynağı ve bağlantıların kurulduğu merkez Başbakanlık Müsteşarlığı... Emniyet’in içine düştüğü tablonun ’MR’ gibi ortaya çıktığını savunan Baykal, "Bu bağlantıyı herkesin görmesini istiyorum. Türkiye’nin karnına bıçağı sokup emniyetle ilgili ameliyatı yapması lazım."
POLİS-JANDARMA
Baykal, Şemdinli ile Atabeyler olaylarında ve Dink suikastinde olduğu gibi hep aynı mekanizmanın işlediğini belirterek şöyle dedi:
"Ben hiçbir zaman jandarmanın polisi suçladığını, teşhir etmeye çalıştığını görmedim. Ama bu üç olayda da aynı manzara... Hep polis, jandarmaya dönük suçlama yapıyor. Görevini yapmayanlar görevini yapanları suçluyor."
’Derin devlet’ için söylediği de şu oldu:
"Derin devlet lafları gevezeliktir..."
TÜRKLER OY KULLANMALI
Baykal beraberinde Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, Genel Sekreter Yardımcıları Mehmet Sevigen ve Bihlun Tamaylıgil, PM üyesi ve Alman Türk Dostluk Federasyonu Başkanı Ali Kılıç ile birlikte Bavyera’da yoğun temaslarda bulundu; Türklerin oy kullanması, AB ile ilişkiler ve Türklerin yaşadığı sorunlar...
Bavyera Eyaleti İçişleri Bakanı Dr. Günther Beckstein ve Eyalet Meclisi Başkanı Alois Gluck’la ilginç görüşmeler yaptığını söyledi Baykal... Dün de SPD Bavyera Eyaleti Başkanı Franz Maget ile sabah kahvaltısında bir araya geldi. Daha sonra da Bavyera Başbakanı Dr. Edmund Stoiber’le görüştü... Önümüzdeki sonbaharda görevinden ayrılacak olan Stoiber’in yerine Beckstein’in gelmesi bekleniyor.
Baykal, Almanya’da yaşayan Türklerin konsolosluklar veya Alman makamlarının gösterdiği mekanlarda oy kullanması gerektiğinin altını çizdi. Bu konuda kendisine Beckstein’in, "Alman Federal Hükümeti ile Türkiye mutabakata varırsa oy kullanmayı destekleriz. Herkesin oy hakkını kullanmasından da memnun kalırız" dediğini söyledi:
"Hükümet bu konuda samimi olmalı ve Alman makamları ile bu konuda ciddi bir işbirliği yaparak uygulamayı getirmelidir. Daha önce Almanların izin vermediği gerçeğinin artık olmadığını görüyoruz."
Baykal, ’Resital’ düğün salonunda Türk sivil toplum örgütleri temsilcileri ile de bir toplantı yaptı... Sol Parti Federal Meclis üyesi Hakkı Keskin, Erdoğan, Gül, Baykal, Çiçek ve Öymen’e hitaben yazılmış bir mektubu açıkladı: Mektupta "Seçim süreci beklenmeksizin, özellikle ’Türklük’ kavramı çıkartılarak TCK’nın 301. maddesi Batı Avrupa ülkelerindeki kriterlere uygun hale getirilmelidir" deniliyor.
Bu arada sosyal demokrat ve bazı cami dernek üyesi 100’e yakın kişinin CHP’ye katılım töreni yapıldı. Bu üyelerden çoğunun ’yeşil sermaye’ mağduru olduğu belirtildi.
NAZİ KAMPI
Münih’in 30 kilometre kuzeyinde, Hitler'in Yahudileri yaktığı Dachau Kampı’nı gezdik dün sabah... Bu kamp Almanya’daki ikinci büyük Nazi toplama kampı sayılıyor. Buraya getirilen Yahudiler, bir süre barındırıldıktan sonra yakılmış; sadece Yahudiler değil, aralarında Sovyetler ile giriştiği savaşta esir alınan Türk kökenli Kafkasyalılar da bulunuyormuş. 50 bin kişi yakılmış burada; öğretmenlerinin rehberliğinde kampı gezen öğrencilerin duygulu anları çok kişiyi etkiliyor.
Peki bu öğretmenler ne anlatıp göstermek istiyor öğrencilere.
Türk-Alman Dostluk Federasyonu Başkanı Ali Kılıç yanıtlıyor:
"İki türlü milliyetçilik var; birisi pozitif, diğeri negatif milliyetçilik... Negatif milliyetçiliğin sonucu Hitler faşizmini doğurdu, insanlık adına utanç sayfaları açıldı. Pozitif milliyetçilik ise bizim yaptığımızdır. Eksikleri anlatarak, geçmişteki sıkıntıları tartışarak genç nesle ulusal değerlere sahip çıkmanın ayıp olmadığını, evrensel değerlerin ulusal değerlerlerle bütünleşebileceğini aktarmaya çalışıyoruz."
Medicana Hastaneler Grubu'ndan açıklama
MEDİCANA Hastaneler Grubu Avcılar, Çamlıca, Bahçelievler'de üç hastanesi olan ve Çamlıca ve Bahçelievler'deki hastanelerinde ağırlıklı olarak kardiyoloji ve KVC branşlarında çalışan bir hastaneler grubudur. Her iki hastanede de bu konuda en son sağlık teknolojilerinin kullanıldığı tam teşekküllü departmanlarda kardiyoloji ve KVC hizmeti verilmektedir.
Medicana Hastaneler Grubu'nda Kardiyoloji ve KVC branşlarında SSK ve diğer sosyal güvenlik sistemine mensup hastalardan hiçbir şekilde fark ücreti alınmamaktadır. Bu da doğal olarak başvuran hasta sayısını artırmaktadır.
Her iki hastanemizde kardiyoloji ve KVC departmanlarında; 4'er kardiyolog ve 3'er kardiyo vasküler cerrah kadrolu olarak hizmet vermektedir. Aylık her iki hastanede de ortalama 400'er tane Kardiyoloji ve 50 tane KVC ile ilgili işlem yapılmaktadır. Bu da branşlarda hizmet veren tüm hastanelerden daha yüksek bir oran değildir. Türkiye'de bu branşlarda hizmet veren hastanelere başvuran hasta sayısı yaklaşık bu oranlardadır.
Türkiye'de kardiyoloji ve KVC işlemi yapan hastanelerin ortalamalarına bakıldığında Medicana Hastaneler Grubu iki hastanesinde (Bahçelievler ve Çamlıca) bu hastanelerin aylık ortalama hasta sayısından fazla hasta bakmamaktadır. (Örn: Academic Hospital, Adana Universal, İzmir Şifa Hastanesi, Gaziantep Konukoğlu, Ankara Güven Hastanesi, Ankara Akay, Ankara Bayındır, Acıbadem, Başkent, Erdem Hastanesi, Florance Nightingle, JFK, Memorial, Medicana Hast.Grubu, Medicak Park, İzmir Kent, İsviçre Hastanesi, Ömür, Şafak Hastaneler Grubu, Çorlu Şifa Hastanesi)
Konu hakkında uzman kişilerle görüşüldüğünde Grubumuzda yapılan işlemlerin normal sayılarda olduğu görülecektir.
Son günlerde yayınlanan haberlerde yer verilen 'angio yapılmış gibi faturaların şişirildiği','bir doktorun mümkün olmayan sayıda hastaya angio yaptığı' ya da 'işlemler sırasında kullanılan katater ve benzeri malzemelerin ise tekrar kullanıldığı' yönündeki ifadeler hastanemizi itham altında bırakmaktadır. Başta da belirttiğimiz üzere hastanelerimizin hiç birinde kardiyoloji ve KVC hastalarından fark ücreti alınmamasından doğan bir hasta yoğunluğu yaşanmamaktadır. SSK'lı hastalarımıza yapılan işlemlerden doğan SSK alacaklarımızın ise henüz büyük bir kısmını alamamış durumdayız. Grubumuzun gerek malzemelerle ilgili alış ve çıkış faturaları açısından gerekse hasta işlem sayısı açısından istendiğinde şahsınızın ve diğer bu konuda ilgili tüm kurum ve kuruluşların denetimine açıktır. Haberlerde yer verildiği gibi henüz hastanelerimizde SSK ya da diğer kurumların inceleme ya da soruşturması bulunmamaktadır.
Grubumuz hastaneleri uluslararası akreditasyon çalışmaları (JCI) sürecinde, çalışmalarını titizlikle yürütmektedir. Hem hasta ilişkilerine hem de resmi kurumlarla ilişkilerinde son derece titiz ve kurallara uygun davranmaktadır. Sadece Türkiye değil, uluslararası yatırımları da hedefleyen bir grup olarak, gerek uluslararası kredi ve yatırım kuruluşlarıyla gerekse Amerika'nın önde gelen sağlık kuruluşlarıyla görüşme ve anlaşma aşamasındayız. Türkiye'deki özel sağlık sektörü bir çok yabancı yatırımcıyı ülkemize çekecek ölçüde gelişmiştir. Bu tür haberler sadece grubumuzu değil ülke çıkarlarını da olumsuz yönde etkilemektedir.
Selami ÖZMARAŞLI
Çamlıca Hastanesi İşletme Koordinatörü
Medicana Hastaneler Grubu
Paylaş