GEÇEN salı günü Milliyet Gazetesi, A&G araştırma şirketince yapılan anketin gerçekten endişe verici sonuçlarını yayımladı.
Türkiye, AB’ye mutlaka girmelidir diye düşünenlerin oranı 2002’de yüzde 56.5’ten 2006’da yüzde 32.2’ye düşmüş. Türkiye kesinlikle AB’ye girmemelidir görüşünü savunanların oranı aynı süre içinde yüzde 17.9’dan yüzde 25.6’ya çıkmış.
Dikkati çeken nokta, AB’ye muhalefetin üyelik müzakereleri başladıktan sonra daha da hızlanmış olmasıdır. Demek oluyor ki üyelik müzakereleri başladıktan sonra AB kuruluşlarının tutumları ve üye ülkelerden bazılarının sergilediği Türkiye’nin AB üyeliğine muhalefet, ciddi bir tepkiye yol açmış bulunuyor.
Ancak bu tepkide Türkiye’de yükselen radikal ve inzivacı milliyetçiğin, medyanın bir kesiminin bu cereyana verdiği güçlü desteğin, hükümetin kamuoyunu aydınlatmak hususundaki çekingenliğinin, önceliklerini iyi anlatamamasının, kritik politik kararları sürekli erteleme yolu seçmesinin, bir kamu diplomasisi yürütememesinin hiç payı olmadığı söylenemez.
***
AB politikası uzun süreli bir politikaya dönüştürülemezse ve kamuoyunda bu bilinç yaratılmazsa, AB ile ilişkiler sürekli bir çekişme ortamında cereyan ederse sonuç almak imkánsız hale gelir. Daha önce üye olanlar da, özellikle İngiltere ve İspanya benzer güçlüklerle karşılaştılar, fakat sebatla hedeflerinden şaşmadılar.
A&G anketi, Türkiye’de halkın hangi ülkeleri daha dost gördüğünü de araştırmış. Bu anketin sonuçları, AB konusundaki sonuçlardan da daha şaşırtıcı. Örneğin, Fransa’yı dost sayanların oranı yüzde 2.8. İngiltere için de oran çok farklı değil, yüzde 3.2’den ibaret. Oysa iki devletin Türkiye’ye karşı tutumları arasında muazzam bir fark var.
Fransa, Türkiye’nin AB’ye tam üye olmasına kesinlikle muhalefet ediyor. Türkiye’nin üyeliğinin referanduma sunulması için kanun çıkartıyor. Türkiye’nin Ermeni soykırımı iddialarını üyelikten önce kabul etmesini istiyor. Fransız Millet Meclisi, Ermeni iddialarını inkár edenleri cezalandırmayı öngören bir yasa tasarısını kabul ediyor.
İngiltere ise Türkiye’nin üyeliğine en kuvvetli desteği veren bir ülke. Ne zaman AB zirve toplantılarında bir kriz çıksa araya o giriyor ve krizin aşılmasını sağlıyor. İngiltere Parlamentosu, "Ermeni Soykırımı"nı tanıyan bir yasa kabul etmeyen nadir parlamentolardan biri. İngiltere’nin resmi temsilcileri "soykırım" sözcüğünü hiç kullanmadılar. İşin garibi, ankete göre Yunanistan bile yüzde 4.2 oranla İngiltere’den daha makbul. Neden?
Yıllarca Türkiye’nin AB üyelik sürecini engelleyen, sonra de Orta ve Merkezi Avrupa ülkelerinin üyeliklerini veto etmek tehdidiyle Güney Kıbrıs’ın tek başına üyeliğini garantileyen Yunanistan’dan başkası mıydı?Kıbrıs’ın bugün Türk-AB ilişkilerinde başlıca bir engel teşkil etmesinin başlıca sorumlusu Yunanistan değil midir?
***
Bir başka çelişki: ABD’yi dost sayanların oranı yüzde 3.6, Rusya için ise bu oran yüzde 8.7. İki mislinden fazla. Evet ABD, Irak’ta inanılmaz bir hata yaptı, aramızda çok tatsız olaylar geçti. Fakat insafla düşünelim. Tarihe bakacak olursak bu iki ülkeden hangisi Türkiye’ye daha fazla zarar verdi?Türkiye’nin toprak bütünlüğüne en büyük tehdit nereden geldi?
Bugün Rusya, Sovyetler Birliği kadar güçlü değil, fakat tarihi emperyal dürtüleri tamamen yok oldu mu? Ortadoğu’ya en büyük silah satıcısı kim? İran’a gelince, ankete göre onu dost sayanların oranı çok yüksek: Yüzde 29. Ne demeli, bilmiyorum. ABD büyük bir olasılıkla çok yakında Irak’tan çekilecek. Bölge hegemonyasına soyunmaya hazırlanan İran hakkındaki değerlendirme bakalım o zaman ne olacak?
Ülkeler arasında ebedi dostluk yoktur. Fakat dostlarını yanlış seçmek, kaçınılmaz olarak hüsrana götürür. Tarihimizde bunun örneği çok.