Erdoğan’ın Çankaya yolu çetrefil

SON onbeş gün içinde, arka arkaya iki kez yurtdışına çıkıyorum. İki Avrupa ülkesine, ikisi de AB üyesi.

Her iki ülkede de, hem onların önde gelen iş dünyasıyla, hem de, belki daha önemli, hükümet temsilcileriyle sohbet fırsatı buluyorum.

Sohbetler ister istemez, Türkiye, Türkiye’nin AB üyeliği, daha net ifadeyle, Türkiye nereye gidiyor, sorularıyla dolu.

Gerek iş dünyası, gerekse resmi yetkililer, AKP iktidarını sorguluyor. Onlar bana sordukça, ben daha çok onların düşüncelerini almaya çalışıyorum.

O sohbetlerden edindiğim birkaç izlenim var.

İŞ DÜNYASININ BAKIŞI

İş dünyası, doğası gereği, Türkiye’deki ekonomik gidişe yoğunlaşıyor. Onlara göre:

- Türk Ekonomisi son yıllarda ciddi bir büyüme hızı yakalıyor. Enflasyon düşüyor. Ancak, bu olumlu gelişme, henüz gelir bölüşümüne yansımış değil.

Bu görüşlerini aktaran iş dünyasında, oturduğum masadaki insanlar, yıllık toplam cirosu tam 150 milyar Euro’yu temsil eden guruplar. Farklı sektörlerden. Bazılarının Türkiye ile ekonomik ilişkileri var, bazılarının yok.

- Özelleştirme iyi gidiyor.

Yabancı sermaye girişi artıyor. Buna karşılık şikayet, özellikle yargı kararlarında düğümleniyor. Onlara göre, güçlük orada.

- AKP, tek parti hükümeti olmanın fırsatını kullanıyor.

Burada da, IMF ile ilişkileri övüyorlar. Ekonomik alanda verilen sözlerin tutulduğunu, iki lafın arasında tekrarlıyorlar. Onların, IMF ilişkilerini övmeleri normal.

AİHM DÖNEMECİ

İş ekonomiden siyasete kayınca, iyimserlik ortadan kalkıyor.

AKP ve Tayyip Erdoğan’a ilişkin, hem iş dünyasında, hem hükümetlerde soru işaretleri yaratan olay, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin türban kararına karşı, Tayyip Erdoğan’ın tepkisi.

AİHM geçen yıl türbanın dini bir simge olduğuna ve bunun bir dayatma olduğuna ilişkin kararına karşı, Erdoğan "Böyle demokrasi olmaz" diyor.

Avrupa iş dünyasında ve hükümetlerinde, Erdoğan’ın bu tepkisi bir dönemeci ifade ediyor. Erdoğan’a ve AKP’ye güven sarsıcı olayın başlangıcı.

Eğer AİHM, türban lehinde karar verseydi, tepkisi böyle olmayacaktı, sözü yabancılara ait.

AMAÇ SORUSU

Gerek iş dünyası, gerekse hükümetlerde başlangıçta olumlu bir hava var. Hatta, herkesin anımsadığı ünlü söz, Müslüman, ama laik ve demokratik bir ülke, tanımı. Bu tanım, şimdi kaygı ve kuşkunun kaynağı.

Erdoğan, Türkiye’yi hangi çizgiye çekmek istiyor, hemen arkadan gelen soru.

Çünkü, AKP’ye eskisi gibi güven duymuyorlar.

ÇANKAYA SEÇİMİ

Hepsi Türkiye ile yakından ilgili. İnsanı şaşırtan ayrıntıları biliyorlar.

En çok merak ettikleri de, Erdoğan Çankaya’ya çıkar mı, tartışması.

Çok istiyor olsa bile, bu sorunun yanıtını şu anda Erdoğan’ın kendisi ne kadar netlikte verebiliyor, o ayrı.

Cumhurbaşkanlığ seçimi farklı bir süreç. İnsan ona belki ömrü boyunca hazırlanabilir ve belki tam o yola çıkacağı zaman, vazgeçmek zorunda kalabilir. Çankaya seçimi, değişkeni fazla olan bir denklem. Pratikte ve yasal açıdan, TBMM’deki çoğunluğa bağlı olsa da, Türkiye’nin o günkü koşullarıya birebir bağlı.

Dinlediklerimden çıkan bir sonuç var, Çankaya seçimi, elbette Türkiye’nin kendi iç sorunu, kendi iç seçimi.

Bununla birlikte, önemli AB ülkelerinde, Erdoğan’ın Çankaya isteğine bakış, hiç parlak değil.

Dışardan içeriye bu bakış ne kadar etkili olur? Bunu ölçecek olan Erdoğan’ın kendisi.
Yazarın Tüm Yazıları