RUŞEN Çakır’ın dünkü makalesi "Ahmedinejad’ı sevmek zorunda mıyız?" başlığını taşıyordu.
Vatan" Gazetesi yazarı daha sonra da İran Cumhurbaşkanı’nın BM Genel Kurulu’na paralel olarak New York’ta sergilediği şovu inceliyor ve noktayı şu cümleyle koyuyordu:
Evet evet, yanıt tabii ki "asla" olacaktır ama gel de bunu taş kafalara anlat!
* * *
BURADAKİ mecázi "taş kafa" benzetmesiyle, Mahmud Ahmedinejad’la al takke ver küláh gözüken ve Tahran önderine yaranmak için haniyse Ramazan’da sahura kalkacak olan Venezüella Cumhurbaşkanı Hugo Chavez gibi popülist bir demagogu kastetmedim.
"Sönmez kutupyıldızı" (!) sıfatıyla Kuzey Kore’deki "kızıl hanedan"ı pederinden devralan ve Şii lidere methiye düzen Kim Jong Il gibi korkunç bir despottan da söz etmedim.
Hayır, onların omuzlarının üzerinde "taş kafa" taşımadıklarını söyleyecek değilim.
Fakat hiç olmazsa, bu hazretlerin taşı mermer veya granit türü bir "kıymet" arz ediyor.
* * *
YANİ demek istiyorum ki, her ne kadar yine yanlış ata oynuyor olsalar bile, Karakas yahut Pyongyang efendileri son tahlilde "devlet siyaseti" güdüyorlar.
Son derece klasik bir "düşmanımın düşmanı dostumdur" reelpolitiğinden yola çıkarak, kendileri gibi ABD’yle cebelleşen bir İran’ı "doğal müttefik" addediyorlar.
Zaten, Güney Amerika ve Uzak Asya nire, burnumuzun dibindeki Ortadoğu nire?
İran’ın nükleer bombası herhalde Karayip yahut Sarı deniz ülkelerini tehdit etmeyecek.
Artı, Chavez’li Venezüella’nın petrol, Kim’li Kore’nin de aynı atom şantajı ekseninde Tahran’la buluştuğu düşünülürse, esas yadırgatıcı şey onların farklı tutum alması olurdu.
* * *
SONRA, bu iki "star"ın (!) benimsediği "dansöz diplomasisi"yle Ahmedinejad’ın uyguladığı "çalkalama diplomasisi" arasındaki benzerlik öylesine göz çıkartıyor ki!
Nitekim, daha düne kadar "atom çekirdeğini ’ehlileştirmek’ (!) projesinden asla vazgeçmeyeceğiz" diye müthiş yükseklerden uçan Tahran lideri şimdi ne yapsa beğenirsiniz?
"Washington Post" Gazetesi’ne verdiği demeçte, "ABD eğer İran’da iktidar yıkmak sevdasından cayarsa, biz de her şeyi tekrar müzakere etmeyi kabulleniriz" demez mi?
Buyrun bakalım!
* * *
TAMAM, "W" rumuzlu Bush yönetimindeki "ultra süper güç"ün her bir tarafa kovboy tabancası çektiği doğru ama, yine de biraz "izánlı atmak" gerekir.
Zira el insaf, bırakın zaten Irak batağına batmış o ABD’nin Acem diyarında "iktidar yıkmak" hevesini; önlem farklı olsa bile, Rusya’sı ve Çin’i dahi Tahran’daki "atom hedefi"nin bir provokasyon olduğunu ve uluslararası yükümlülükleri çiğnediğini baştan beri söylüyor.
Fakat buna rağmen sen şimdi kalkacaksın ve göz göre göre yalan savurarak satranç tahtasına yeni bir "şantaj piyonu" süreceksin ki, tekrar el insaf!
* * *
HAYIR, Bush’u sevmeyenlerin Ahmedinejad’ı sevmek zorunluluğu yoktur. Olamaz.
Ne iki yanlış bir doğru eder; ne de vebayla kolera arasındaki tercih sıhhate kavuşturur.
Hele hele, Chavez’inveya Kim’inkigibi hiç olmazsa granitle dolu olan "taş kafa"lar kadar bile değil, beyin boşlukları dere boyundaki çakılla dolu olan bizim "taş kafalar"ın Mahmud Ahmedinejad aşkı ülkemizi, bölgemizi ve dünyamızı uçuruma sürükler.