PAPA 16. Benedikt’in salı günü Regensburg Üniversitesi’nde yaptığı bir konuşma, İslam dünyasında "İslam’ı bir şiddet dini olarak olarak gösterdi" şeklinde yorumlandı.
Müslüman dünyanın değişik yörelerinden tepkilere neden olan bu konuşmaya Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu da tepki gösterdi.
Ve bu tepkinin ardından deyim yerindeyse kabak durduk yere yine Türkiye’nin başına patladı.
Papa’nın yakında Türkiye’ye yapacağı ziyaretin bu nedenle "düşmanca bir karşılamaya sahne olacağı" iddiaları ortaya atıldı.
Bana öyle geliyor ki İslam dünyasında, konuşması nedeniyle Papa’ya tepki gösterenlerden hiçbiri Papa’nın konuşmasının tam metnini okumamış.
Dün bu konuşmayı buldum ve okudum.
Papa, Bizans İmparatoru II. Paleologos’un 1394 ile 1402 yılları arasında not ettiği bir konuşmadan söz ediyor.
Paleologos, bir Persli ile arasında geçen konuşmada İncil ve Kuran arasında kıyaslamalar yapıyor. Ve Papa’ya atfedilen "cihat" yorumu da Paleologos’a ait.
Papa, bu yorumu aktarırken bir önceki cümlede şöyle diyor:
"İmparator, ’Kitaplılar’la ’İnançsızlar’ arasındaki farklı muamele konusunun ayrıntılarına girmeksizin, şaşırtıcı bir haşinlikle, bizi yadırgatacak bir sertlikle, keskin bir şekilde konuyla, dinle şiddet arasındaki ilişkiyle ilgili, konuşma arkadaşına yöneliyor."
Sadece bu cümle bile Papa’nın, Paleologos’un görüşlerine mesafeli durduğunu anlatmaya yeterli.
Dün Hürriyet yazı işlerinde bu konuyu tartıştık. Aramızda bir teolog yok elbette. Bunun üzerine Ertuğrul Özkök, Prof. Dr. Ali Bardakoğlu’nu aradı.
Bardakoğlu, konuşmanın tamamını okumadığını, basında yansıyan haberler üzerine konuştuğunu söyledi.
Bunun üzerine, Bardakoğlu keşke konuşmanın tam metnini okuyup demecini öyle verseydi, diye düşündüm.
Şarap içmek meğerse ’caiz’miş
HAYRETTİN Karaman, Yeni Şafak’ta, El Ezher Üniversitesi’nin "kolalı içkilerle ilgili" fetvasını yorumladı.
Karaman’ın, "muteber fıkıh kitaplarından İbn Ábidin" diye tanımladığı bir kitaptan yaptığı alıntı aynen şöyle:
"Yenmesi ve içilmesi haram olan bir nesneyi, onda iyileştirme özelliği varsa tedavi maksadıyla yemek ve içmek caizdir, nitekim susuz kalan kimsenin -başka bir şey bulamadığında- şarap içmesi de caizdir. (Sayfa 210)"
Son yıllardaki araştırmalar, düzenli ve ama ölçülü içilen şarabın iyileştirici ve sağlığı koruyucu etkileri olduğunu ortaya koydu.
Şarabın kalp krizlerinden koruyucu bir etkisi olduğu, kötü kolesterolü düşürdüğü, damar sertliğini önlediği ilk anda aklıma gelenler.
Prof. Dr. Osman Müftüoğlu’nun yazılarından hatırladığım kadarıyla doğal antioksidanlar içerdiği için, hücre yaşlanmasını yavaşlatıcı bir etkisi olduğu da biliniyor.
Ayrıca turist ishallerinde zehirleri nötrleştirici bir etkisi olduğunu da bir yerde okuduğumu hatırlıyorum.
Bu durumda "iyileştirme özelliği var" diye şarap içenler hiç endişe etmesinler.
Öyle görünüyor ki şişe şişe içip sarhoş olmadıkça bir sorun yok!
İstanbul trafiğine yeni yönetici gerek
GALATASARAY-Bordeaux maçının öncesinde ve sonrasında yaşanan ulaşım skandalıyla ilgili yazıma İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’ndan ayrıntılı bir yanıt geldi.
"Olay gecesi" çekilen fotoğraflarla da desteklenen açıklamada belediye yetkilileri, ellerinden gelen her şeyi yaptıklarını söylüyorlar.
Belediyenin açıklamasında Liverpool-Milan maçında ve Galatasaray-Fenerbahçe maçlarında benzeri bir sıkıntının yaşanmadığına dikkat çekiliyor ve trafik kaosunun nedeni şöyle açıklanıyor:
Stada gidiş yönündeki 15 numaralı yolun açılmaması, 11 no’lu yol boş olmasına rağmen buraya yönlendirme yapılmaması, trafiğin üç ana yoldan sadece birine yönlendirilmiş olması.
Bölgeyi bilmeyen, orada hiç deneyimi olmamış, hiçbir pilot çalışma ve düzenleme yapmamış görevlilerin konuşlandırılmış olması.
14-15 bin aracı alabilecek kapasiteye sahip otoparkın sevk ve idaresinin iyi yapılamaması ve park bariyerlerinden yola giriş-çıkışın önlenmemesi.
Stat yolunun bağlantısını sağlayan TEM üzerine ağır vasıtalar ve TIR’ların, saat 22.00’de çıkması gerekirken 20.30’da çıkarılmış olması ve iki TIR’ın kaza yaparak yolu kapaması, o yönde de sıkıntıların yaşanmasına sebep olmuştur.
Belediye açıklaması aslında yorumumu doğruluyor: İstanbul’un trafiğini yönetecek çapta yeni yöneticilere ihtiyaç var.