Paylaş
INAMOTO’nun transferini Galatasaray yetkililerine sordum; bedavaya alındığını, ayrıca forma satışına da yardımcı olacağından ticari getiri de sağlayacağını, söylediler. Hayırlı olsun, dedim.
Bu transferi yapanı tebrik ediyorum!.. Başta İngilizler olmak üzere Şampiyonlar Ligi'nde oynayan tüm takımların gözünden kaçan futbolcuyu transfer ettiler.
Ve düşündüm... Japon futbolcu Türkiye’ye bedava geldiğine göre mutlaka bir çıkarı vardır. İyi oynarsa, yani “ya tutarsa”, zaten hemen isteklerini sıralayacaktır.
Ben daha güvenli bir çare ve yol aradım. Eski yöneticimiz Abdurrahim Albayrak’a “Sen Liverpool’daki ŞampiyonLar Ligi maçında oynasan Galatasaray’a 1 milyon dolar verir misin?” diye sorduğumda, “Feda olsun tabiî ki veririm” dedi. Şimdi, kazanma şansımız olmayan bir deplasmanda, doğru dürüst hiç bir takımda oynamamış oyuncu yerine, Abdurrahim’i oynatmak, bana daha akıllıca geliyor. Böylece Abdurrahim tarihe geçer, hepimizin gönlü olur, Galatasaray da daha fazla ticari getiri sağlar.
Heinz'da sorumlu Gerets
Geçen hafta G.Saray’ın yabancı kontenjanının dolu olduğunu yazmıştım, haklıymışım. Marek Heinz’in sözleşmesi tek taraflı fesh edilmiş. G.Saray’ın sorumlulukları, attığı imzalar çerçevesinde devam etmektedir, Marek Heinz sözleşmesinde yazan karşılıkları aynen alır. Marek Heinz’ın transfer öyküsü şöyledir:
Mr.Gerets’in isteği, Bülent Tulun’un organizasyonu ve pazarlığı ile yola çıkıldı. Ancak iş tıkanma noktasına geldi. Başkan Özhan Canaydın’ın ricasıyla Sayın Mesut Yılmaz, Abdurrahim ve benim finansal çalışmalarımızla zora giren transfer gerçekleşti.
Borussia Dortmund ve Çek Milli Takımı'nda oynayan bu futbolcu, ne olduğunu anlayamadığımız nedenle, 1 ay içinde kendini yedek kulübesinde buldu. Bana göre, bunun baş sorumlusu transferi yaptıran Gerets’tir. Önceki hocalarımız döneminde de zaman zaman benzer şeyler yaşandı. Ama biz, yönetici olarak kendi kararımızla doğrudan yaptığımız hiçbir transferde bu durumlara düşmedik. İşi onlardan az bildiğimiz için, görerek garantiye dayalı transfer yaptık.
Kendi adlarını yazdırıyorlar
G.Saray’ın başka transfer şansı yoktur, ya çok iyi bilinen ve formda olan birini alacak, ya da alt yapısından takviye yapacaktır. Aksi takdirde mali durumu, eksi sonsuza doğru gider.
Hiç kimse forma satacak diye transfer edilmez. Fiziği, giyimi, saç şekli ve futbolu ile idol olan futbolcunun forması alınır. Bu futbolcuyu kim seçti? Nerede izledi? Bu da diğer örnekler gibi menajerlerin kazığı olmasın?
Ticari ve turizm getirisi sağlayan futbolcular, Beckham, Shevchenko gibi hem fizikleri, hem de futbol kariyerleri üst düzeyde olanlardır. Onların dışındakiler forma sattıramaz. Zaten bütün kulüplerle yaptığım görüşmeler, artık forma satışında herkesin kendi ismini yazdırdığı gerçeğini ortaya çıkardı. Bunun dışında milli takımımızda oynayan oyuncular, ön sırayı kimseye vermiyorlar. Böyle bir gelir beklemek yerine, Şampiyonlar Ligi şampiyonluğunu hayal etmek daha gerçekçidir.
Oynamadan futbolcu olunmaz
GALATASARAY’ın alt yapısı okyanuslar kadar engin, ama şu andaki uygulamayla yeterli verim alınamıyor. Geçen sene Arda, Zafer Anadolu takımlarına verildi. Dönüşte birisi milli takıma girdi. En az 10 tane milli futbolcumuz maalesef kulübede sıra bekliyor. Böyle giderse, iki tane yetenekli kalecimiz, kaleciliklerini unutacaklar. Ne kadar yetenekli olursa olsun, kimse oynamadan futbolcu olamaz. Geçen sezon şampiyonluğa büyük katkısı olan Aydın’ın bu sezon kulübeye mahkum edilmesi yerine, yine (örneğin Vestel gibi) bir Anadolu takımına kiralanması, Galatasaray’ın hayrına olurdu. Umarım, Aydın, bu durumdan zarar görmez.
Ali Sami Yen uğuru hurafedir
ŞARTLAR Galatasaray’ın lehine gelişiyor. Ali Sami Yen’in zemininin oynanamaz hale gelmesi, bana göre şanstır. Geçen seneden bu yana, verilen raporlara rağmen, el atılmayan stadyum zemini ve diğer ihtiyaç yerlerindeki olumsuzluklar, maçlara yeterli ilgiyi göstermeyip tribünleri boş bırakan seyirci dışında, UEFA tarafından da cezalandırıldı. Biz de bu sayede maçlarımızı modern bir stadyumda oynama olanağına kavuşmuş olduk. Bazılarının iddia ettiği gibi, “Ali Sami Yen’in uğuru” falan yoktur. Ali Sami Yen’in uğuru hurafeden ibarettir, inanmayalım. Bu stadyumda 2-0, 4-3, 5-0 gibi skorlarla yenildiğimiz çok oldu. Keşke sadece Şampiyonlar Ligi değil, tüm maçlarımızı uygar bir biçimde Olimpiyat Stadyum’unda oynayabilsek...
Özveride bulunulmalı
Stadyum yapmakta geç kaldık. 10 yıldır projeyle, stadyum yeriyle vs. ile çok zaman kaybettik. Artık 70.000 seyirciyle rakiplerimizi manevi baskı altında tutmanın zamanı gelmiştir. Taraftarlarımızın geçen sezon maçlarımıza yeterli ilgiyi göstermeyip, (Geçen sezon tüm kupa ve lig maçlarımıza gelen seyirci sayısı 313.000’den ibarettir.) takımımıza gerekli seyirci desteğini vermedikleri bir gerçektir. Fırsat bu fırsattır. 50.000 kişilik Fenerbahçe’yi, 30.000 kişilik Beşiktaş’ı, 70.000 kişilik Galatasaray seyircisiyle karşılama fırsatını heba etmeyelim.
Sayın Özhan Canaydın ümidini yitirmemiş, seyirci kampanyası başlattı, biz de katıldık. 3 maçtan 200.000 kişi bekliyor. Gönül, taraftarımızın geçen sezon takımından esirgediği ilgiyi şimdi gösterip üzerine düşeni yapmasını ve herkesi mahcup etmesini istiyor.
Sadece Galatasaraylıyım demek yetmiyor. Taraftar gerektiğinde takımı uğruna özveride bulunabilen kişidir. İnadı bırakalım, tribünleri doldurarak takımımıza sahip çıkalım. Futbol seyri, zorluklarına katlanmaya değer bir zevktir.
Paylaş