DOKUZ yıl arayla aynı tartışma. Türkiye milletvekilliği üzerine.
AKP seçimde barajın yüzde 10’dan yüzde 5’e indirilmesini istemiyor. İstikrar bozulur, gerekçesiyle.
Buna karşılık, barajın yüksekliği temsilde adaleti engelliyor, tezini ileri sürenlere, başka bir seçenek hazırlıyor.
450 milletvekili artı 100 Türkiye milletvekilliği.
Geçenlerde CHP İstanbul milletvekili Bülent Tanla ile sohbet ediyorum. Tanla, AKP’de bu yönde çalışmalar bulunduğunu belirtiyor.
100 Türkiye milletvekilliği ile ilgili birkaç gün önce yazdığım yazı, çeşitli çevrelerden farklı fikirlerin gelmesine yol açıyor.
Bunlardan biri de, ANAP’lı bakanlardan Vehbi Dinçerler’e ait. Dinçerler, konunun geçmişte kendisinin de yer aldığı bir gurup tarafından dile getirildiğini, ancak yasanın Anayasa Mahkemesi’nden döndüğünü anlatıyor.
STATÜ FARKI
1995’te 100 Türkiye milletvekilliği yine gündeme geliyor. Bu yönde bir yasa çıkıyor.
Ecevit ve 91 arkadaşı (DSP) yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvuruyor. Yasanın çeşitli maddelerinin Anayasa’ya aykırı olduğu iddiasıyla. DSP şunu vurguluyor:
"Milletvekilliği fiilen iki kategoriye ayrılmakta ve milletvekilleri içinde statü farkı yaratılmaktadır."
Ayrıca, seçim çevrelerinin karıştırılmasına yol açacağı ileri sürülüyor. DSP’nin iptal isteminde sayfalarca ayrıntılı itiraz gerekçeleri var.
KASIM 95
Başvuruyu Anayasa Mahkemesi 1995 Kasım’ında inceliyor ve karara varıyor.
O günkü toplantı Yekta Güngör Özden başkanlığında Güven Dinçer, Selçuk Tüzün, Ahmet Necdet Sezer, Haşim Kılıç, Yalçın Acargün, Mustafa Bumin, Sacit Adalı, Ali Hüner, Lütfi Tuncel ve Mustafa Yakupoğlu’nun katılımıyla yapılıyor.
Mahkeme, 100 Türkiye milletvekilliğini Anayasa’ya aykırı bularak, iptal ediyor.
Ancak, karar oy çokluğu ile alınıyor. Üyelerden Haşim Kılıç karara katılmıyor ve karşıoy yazısı yazıyor.
KILIÇ’IN İTİRAZI
Haşim Kılıç karşı oy yazısında Türkiye milletvekilliğini savunuyor:
"Siyasi çalışmalara katılma imkanı olmayan yetişmiş, deneyimli insanların Meclis çalışmalarına katkısı için üyeliklerin bir kısmını ayırarak ülke seçim çevresinden seçilmelerini sağlamak her zaman mümkündür. (...) Milletvekili, seçildiği bölgeyi ya da kendi partisine oy verenleri temsil etmeyip, tüm ülkeyi, başka partilere oy verenleri ve nihayet hiç oy kullanmayanların da vekili ve temsilcisidir. (...) Milletvekiline verilen yetki, tüm milletin temsil edildiği genel bir vekalet yetkisidir, sadece seçilmiş olduğu seçim bölgesinden verilen yetki değildir".
AKP şimdi Haşim Kılıç’ın bu karşıoy yazısında savunduğu fikirden hareket ediyor. Daha önce iptal edilmiş olmasına rağmen, yeniden Türkiye milletvekilliğini denemek istiyor.
30 Ağustos törenleri, Lübnan’a asker göndermek, orman yangınlarının gündemi doldurduğu bir ortamda, geri planda siyasal bir çalışma var. Türkiye milletvekilliği.
Tek bir karşı oy yazısı, önümüzdeki dönemde, belki de, yeni siyasal sistemin anahtarı.
İlk üç haber
BENZİN istasyonu yanında piknik tüpüyle yemek pişirenlerin yarattığı felakette 7 kişi ölüyor.
Anayolda açtığı çukuru işaretlemeyenler 7 kişinin ölümüne yol açıyor.
Yangınlarla kül ormanlarda, jandarmanın uyarısına rağmen hala piknik yapanlar, buna direniyor.
Bültenlerdeki bu ilk üç haber, toplumun zeka testini yansıtıyor. Eğitim düzeyini anlatıyor.
Derin felsefi yorumlar, ayrıntılı arayışlar gereksiz. Günlük hayat, halimizin aynası.