Yani her şeye "ideolojik bir gözle" bakmaya fazlasıyla meraklı olduğum günlerde...
En fazla Suudi Arabistan’a gıcık olurdum.
Hatta...
O dönemler aramızda kullandığımız özel terminolojiye göre...
Suudi Arabistan’ın adı "Suudi Amerika" idi.
Bu ülkenin rejimini "Hakiki İslam rejimi" olarak görmezdik.
Hatta...
İran Devrimi’nin o dönemlerde bize ihraç ettiği ve bizim de hayli benimsediğimiz bir tabir vardı:
"Gerici Arap rejimleri."
Krallar, şeyhler ve diktatörler için geçerli olan bu tabir, bize göre en çok Suudi Arabistan rejimine yakışırdı.
Çünkü...
Yine bize göre...
İslam’ın bazı emir ve yasaklarının gündelik hayatın kábusa çevrilmesi için kullanıldığı bu ülkede, rezilce bir ikiyüzlülük yaşanırdı:
İslam adına kadınlara araba kullanmayı bile yasakla!
Ama...
Git, Amerika’nın anlı şanlı eğlence eyaletlerinde dejenerasyonun dibini bul!
Ve bunun adı da "İslami rejim" olsun.
Bir yandan işte bu rezil ikiyüzlülüğe isyan ederdik.
Bir yandan da bu rejimin ileri gelenlerinin Amerika’ya kul köle olmasına itiraz ederdik.
***
Sonra?
Radikal İslamcılığı bıraktım.
İslam’ın bir "devlet düzeni" önermediğini düşünmeye başladım.
"İslami devlet" diye ortaya çıkan kişilerin, aslında kafalarındaki sistemi, "ilahi sistem" diye topluma dayattıklarını fark ettim.
İnsanların İslam’dan anladıklarını topluma dayatmaları sonucu, bir yeryüzü cennetinin değil de bir yeryüzü cehenneminin ortaya çıkabileceğini dehşetle fark ettim.
Mesela herkes gibi ben de "Taliban rejimini"nin nasıl bir "ortaçağ karanlığı" yarattığını fark ettim.
Ve özeleştirimi verdim: Radikal İslamcılığı terk ettim.
***
Ancak...
Eski günlerimden kalma düşüncelerimde esaslı bir değişim yaşarken...
Suudi Arabistan konusundaki temel yaklaşımımda bir değişim olmadı.
Bugün de aynı şeyleri düşünüyorum:
Bu rejim ikiyüzlüdür.
Bu rejim, bilinçli bir dini hayata izin vermez. Bilinç yoktur, sadece şekil şartlara uyulan bir gelenekten söz edebiliriz.
Gündelik hayatta sözüm ona İslam’ın kurallarını en katı bir şekilde uygulama iddiasındadırlar.
Ancak...
Politik olarak hiç de "İslamcı" değildirler. Sözlüklerinde "İslam kardeşliği" falan yazmaz.
İslam’a, ancak "Krallık hegemonyası"nın devam etmesine bir engel teşkil etmediği oranda izin verirler.
Kadınların araba kullanmasını yasaklamak, "Kral hazretleri"nin egemenliğini etkiler mi?
Tabii ki hayır! O halde gelsin yasak!
Yani...
Benim için değişen bir şey yok:
Eskiden bir "Radikal İslamcı" olarak, inandığım ideoloji doğrultusunda Suudi rejimine gıcık olurdum.
Bugün ise...
İkiyüzlülükten nefret eden bir birey olarak gıcık oluyorum.
***
Bugün...
Siyasal İslam’a itiraz edenlerin...
Suudi Arabistan’daki rejimi, "en koyu siyasal İslam rejimi" olarak değerlendirdiklerini gördükçe...
Yüzüme bir tebessüm yayılıyor.
Çünkü...
Ben ki "En koyu siyasal İslamcı" olduğum günlerde, "en koyu Suudi Arabistan karşıtı" değil miydim?
O zaman yeni başlayanlara buradan bir uyarıda bulunayım: