Chat bağımlılığı ciddi bir rahatsızlık

Bazı okurlarım sitem ediyor. Chat, yani sanal sohbet ortamıyla ilgili hep olumsuz şeyler yazıyorsunuz diyorlar.

Oysa bilgisayar dünyasının, evrene açılan muazzam bir pencere olmak dışında, insanı zaman zaman huzursuz eden bir sanal dünya yaratması da söz konusu. İnternet, iki yanı keskin kılıç bir bakıma. Hem çok yararlı, hem de birçok olumsuz yönü var.

Her ne kadar zaman zaman mutlu yuvalar kurulmasına vesile de olsa, buna pek sık rastlanmıyor aslında. Her zaman söylediğim gibi, chat ortamı birçok yuvayı yıkabiliyor, pek çok kişiyi mutsuz edebiliyor. Sanal dünya, beklenmedik olaylarla, dürüst davranmayan insanlarla, kendilerini çok farklı tanıtan kişilerle karşılaşmanıza neden oluyor.

Ve ben de, tıpkı bu aşağıdaki öyküde başından geçen olumsuzlukları anlatan genç kadın gibi düşünüyorum. Sanal dünyaya dalıp gitmiş, bir tür bağımlılık kazanmış kişilerin, kendilerine güvensiz, içe dönük, dış dünyayla kolay iletişim kuramayan, yalnız ve sorunlu insanlar olduklarını tahmin edebiliyorum.Daldıkları sanal alemde, kendilerini hayallerinde yarattıkları kişi olarak tanıtmanın keyfini yaşıyor, bir süre için bile olsa kendilerini daha bir önemli hissedebiliyorlar. Gerçek hayatta arayıp bulamadıkları mutluluğu, bu hayal dünyasında bulmaya çalışıyorlar. Ama işte sıklıkla da burada gördüğünüz gibi, hayallerde yaşamak isterken, gerçek bir mutsuzluğun kucağınada düşebiliyorlar.

Rumuz: Önce Huzur

Bundan bir süre önce köşenizde yayınlanan, bir hanımın "Chat yapıp, bekárım diye yalan söylüyorlar" başlıklı yazısını, yaşadıklarımın üstünden dört sene geçmiş olmasına rağmen, yüreğim sızlayarak okudum.

Ben 39 yaşında, 19 yaşında oğlu olan ve Türkiye’nin sayılı şirketlerinden birinde yönetici asistanlığı yapan bir hanımım. Ben de bu hanım gibi, ilk olarak 1997 yılında eşimin internette chat yaptığını öğrendim. Çalışıyor ve sürekli bilgisayar kullanmama rağmen sanal sohbetine olduğunu ve benim evliliğimde nasıl bir tehlike oluşturacağını önceleri anlayamadım maalesef.

Tam dört yılım bu chat ve chat odalarındaki kadınlarla mücadele etmekle geçti. Her geçen gün eşim bu internet ortamına daha çok bağlanıyordu. İşyerinde işim var diyip, yalan söylüyor, gece yarılarına kadar chat yapıyordu. Ben kafamı yastığa koyduğum anda o bilgisayarın başına geçip sabahlara kadar birileriyle sohbete dalıyordu. Haliyle benim ruh sağlığım gittikçe bozulmaya başladı. Boşanmak istiyorum ama adım paranoyağa çıktı. Çünkü kimseye bu chat olayını anlatamıyordum; utandığımdan değil, anlamadıkları için. Artık çevremdekiler benim ruh hastası olduğuma iyiden iyiye inanmaya başlamışlardı.

ZAMANLA ALENİLEŞTİ

Eşim sürekli yalan söylüyordu: İş yemeğine gidiyorum diyor, chat toplantısına giriyordu. İş seyahati dediği yolculuklar ise sohbete katılan, diğer şehirlerdeki kadınları ziyaret için yapılıyordu. Ve tabi ki bu arada, kadın portföyü sürekli genişliyor, eşimin telefonunda ve mail kutusundaki isimler giderek çoğalıyordu. Bu kadınlar için, sizin o kişinin eşi olmanız hiç sorun değil. Hatta cep telefonunuza mesaj çekip, hafta sonunu sizin eşinizle nasıl geçirdiklerini bile rahatlıkla anlatabiliyorlar.

Artık ne evde, ne işte, ne de iç dünyamda huzur kalmamıştı; sürekli doktorlara gidip ilaçlarla kendimi uyuşturuyordum. Çünkü gece olup da o klavye sesi beynimde çınlamaya başladığı anda kendimi dipsiz bir kuyunun içine sürükleniyor ve de nefes alamıyor gibi hissediyordum.

Bundan sonra yapılacak tek bir şey vardı benim için; eşimin bu yaptıklarını kanıtlamak ve boşanmak. İşte insanı en çok yaralayan kısmı buydu; cebindeki mesajları kendi cebime aktarıyordum, mail adresindeki mesajları, o okuduktan sonra silmediyse kendi mail adresime yolluyordum. Hatta eşimin işyerindeki bir arkadaşının yardımıyla, gerçek iş yemekleri ile chat yemeklerini ayırt etmeye başladım.

Artık ne gece uyuyabiliyordum, ne de gündüz. İş hayatımda da sorunlar yaşamaya başlamıştım. Sürekli ağlıyordum ve oturduğum yerde bayılıp günün kalan kısmını revirde geçiriyordum.

Bu arada eşim artık yurt dışı seyahatlerine de bu kızlarla gitmeye başlamıştı. Seyahat dönüşü bavulunda bu kızlardan biriyle çekilmiş sarmaş dolaş halde çekilmiş resimler bulmaya başladım. Eşim artık bu işi bana karşı alenen yapıyordu ama herkese "Benim bir şey yaptığım yok, o paranoyak oldu" diyordu.

Böyle gecen dört senenin sonunda ilk önce çevremdeki insanları, yani ailemi, sonra da topladığım bilgilerle ve bir avukatın yardımıyla adli makamları ikna ederek tek celsede boşandım.

Anlatılacak o kadar çok şey var ki, sayfalar yetmez. Boşanalı dört sene oldu. Şimdi o kadar huzurlu ve o kadar mutlu bir yaşantım var ki, geriye dönüp baktığımda sadece 1997-2001 yılları arasını yaşadıklarımı çevreme kanıtlamak için uğraştığıma acıyorum.

OĞLUM AYNI YOLDA

Chat ile ilgili televizyon programları yapılmasını isteyen hanıma sesleniyorum; değil program yapmak, bu uğurda canlarından olan insanların varlığına rağmen bu işten vazgeçmiyorlar. Çünkü bu bir hastalık, psikolojik bir rahatsızlık; kesinlikle tedavi edilmesi lazım. Bir dönem araştırmıştım, Balıklı Rum Hastanesi’nde chat bağımlılığını tedavi merkezi kurulmuş diye duymuştum.

Bana göre, bu insanlar normal hayatta iletişim kurma problemi yaşayan kişiler. Klavyenin başına geçince, orada kontrol mekanizması olmadığı için kendilerini önemli hissediyorlar. Asla vazgeçmiyorlar.

Ve maalesef şimdi oğlum da bu yolda hızlı adımlarla ilerliyor. Onun için yapacak bir şey bulamıyorum. Eşinizi hayatınızdan atıyorsunuz ama oğlunuzu atamıyorsunuz. Eski eşim sonunda yine sanal alemde tanıştığı bir kadınla ikinci evliliğini yaptı. Dengi dengine bir evlilik olduğunu düşünüyorum. Onun hayatında değişen bir şey olmadı. Hálá gerçek dünyayla ilişkisi olmayan bir ortamda çevre kurmaya çalışıyorlar.

Herkese chat’siz bir dünyada, önce sağlıklı sonra da huzurlu günler dilerim...
Yazarın Tüm Yazıları