Hiç kımıldamayan dudaklar

ALMANYA-Portekiz maçı başlarken merakla beklediğim bir sahne vardı. Alman milli takımının futbolcuları acaba milli marşlarını söyleyecekler miydi?

Merak ediyordum, çünkü Almanya’nın en büyük gazetesi Bild, kupa başlamadan bir hafta önce kampanya başlattı.

Hemen her gün Alman milli marşının sözlerini yayınlayarak, futbolcuları milli marşı hep birlikte söylemeye teşvik etti.

O nedenle Portekiz maçı başlarken futbolcuların tavrının ne olacağını merakla bekliyordum.

Podolski hariç bütün öteki futbolcular Alman milli marşını büyük bir iştiyakla söylediler.

Podolski neden söylemedi?/images/100/0x0/55ea1099f018fbb8f86915ce

Çünkü Polonya asıllı.

Üstelik Polonya’da evi var, ailesinin üyeleri orada yaşıyor.

Bir Alman arkadaşım "Polonya mafyasından da korkmuş olabilir" dedi.

* * *

Önceki akşam Berlin Olimpiyat Stadı’nda Fransa-İtalya maçı başlarken gözüm yine futbolcuların üzerindeydi.

Özellikle Fransa takımındaki oyuncuların tavırlarının ne olacağını merakla bekliyordum.

Üstelik Fransa milli marşı "Marseillaise", bütün dünya tarafından bilinen, söylenmesi kolay bir marştı.

Önce İtalyanlar...

Biri hariç İtalyan milli marşını hep birlikte söylediler.

Hem de çok yürekten.

Milli aidiyetlerini ne kadar kuvvetli hissettikleri yüzlerinden okunuyordu.

Söylemeyen tek kişi, Del Pierro idi.

Neden söylemediğini anlayamadım.

* * *

Fransız milli takımına gelince...

Acaba bu gerçekten bir milli takım mı merak ediyorum.

Çünkü takımın ilk 11’inin 5’i milli marş sırasında dudaklarını kımıldatmaya bile gerek duymadı.

Bunların başında takımın kaptanı Zidane geliyordu.

Onunla birlikte Barthes, Ribery, Boumsong ve Abidal de "Marseillaise"i söylemediler.

Dediğim gibi dudaklarını kımıldatma ihtiyacı bile duymadılar.

Bunlardan Zidane ve Ribery’nin Müslüman olduğunu hatırlatmama herhalde gerek yok.

Ama bir gözlemim daha var.

Maçın başında Fransız milli marşını söylemeyen futbolcuların bir bölümü, sonunda ağlıyordu.

Doğrusu bu futbol psikolojisini merak ettim.

Milli marşı neden söylemediler, sonunda neden ağladılar?

Milliyetçilik kavramının mucidi olan Fransa’nın bu psikolojiyi çözmesi gerekir.

Bir küçük ayrıntı.

Fransa’da Müslümanlara karşı ayrımcılığı en çok eleştiren futbolcu olan Thuram, milli marşı söylüyordu.

Yani eleştirel tavrı, Fransız aidiyetini etkilememişti.

Almanya milli takımı hep bir ağızdan milli marşını söylerken şunu düşündüm.

Bu takımda neden hiç Türk asıllı futbolcu yok?

Bu ülkede 2.5 milyona yakın Türk asıllı insan yaşıyor.

Neredeyse dördüncü kuşak futbol oynayacak yaşta.

Polonyalı ve İsviçre orijinli futbolcu var da Türk orijinli neden yok?

Bir Alman arkadaşım, "Çünkü para kazanabilecek duruma geldiler mi hemen İstanbul’a gidiyorlar" diyor.

Bunu hem Almanların hem de bizim düşünmemiz lazım.

Otelde odama büyük bir kitap bırakılmıştı.

"Almanya’nın En İyileri" başlıklı kitapta çok ilginç isimler var.

Tonet sandalye, Persil, Mont Blanc dolmakalem, otoban, Günter Grass, punk şarkıcı Nina Hagen, Scorpions grubu, Zeppelin, hayat kalitesinin sembolü olarak Alman polisi, Schumacher, Claudia Schiffer, Mercedes, BMW, Volkswagen, Wurth marka vida, Birkenstock sandalet ayakkabı, Nivea krem ve daha birçok isim.

* * *

Kitaba baştan sona baktım.

Orada yaşayan 2.5 milyon Türk orijinli insanı simgeleyen tek kelime vardı:

Kebap...

Yani döner kebap.

Almanya’da "çok kültürlülüğü" simgeleyen tek şey buydu.

Avrupa’nın göçmen kabul eden toplumlarında, çok kültürlülük sadece kebaba indirgendiği zaman, milli maçlarda dudaklar da kımıldamıyor.

Sanıyorum, bu Dünya Kupası’nın sosyolojisi ve psikolojisi incelenirken bu noktanın üzerinde durmak gerekecek.
Yazarın Tüm Yazıları