Körleşme...

İKTİDAR koltuğunda oturanlara büyü mü yapıyorlar yoksa bilemediğimiz bir metafizik etki altında mı kalıyorlar. Ne oluyor da "önlerini görme" yetileri arızalanıyor, doğrusu bilemiyoruz.

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın dün Danıştay İkinci Daire Başkan ve üyelerinin maruz kaldığı vahim suikast olayı nedeniyle söylediklerini televizyondan izleyince, yukarıdaki tespitimizi bir kere daha düşündük.

Başbakan’a göre "bu olayı kendi sınırları dışına taşıran, ona yeni anlamlar yüklemeye kalkan" kim olursa olsun, yanlış yaparmış. Ortada kendisinin de lanetlediği vahim bir olay varmış. O kadar.

Peki bu olayın kendi sınırları dışında bir boyutu var mı yok mu diye sormak neden yanlış olsun?

Olayın tanıklarına göre suikastçı Alparslan Arslan, saldırının başında "Allahü ekber! Allah’ın gazabı hepinizin (veya Danıştay’ın) üstüne olsun" demedi mi? Bu sözleriyle, bir süre önce aldığı bir kararla şeriat yanlılarının tepkilerine yol açan Danıştay İkinci Dairesi üyelerini şeriat adına cezalandırmak istediğini söylemiş olmadı mı?

Bu kadarı bile suikastın şahsi bir nedenle değil, düpedüz ideolojik bir nedenle ve muhtemelen bir örgüt bağlantısı içinde tertiplendiğini düşünmeye yetmiyor mu?

Başbakan bu olayı ve onun yaratabileceği etkileri ve tepkileri küçültmek yerine, Danıştay İkinci Dairesi’nin maruz kaldığı saldırıda kendi manevi etkisinin de rol oynadığını düşünse ve aynen CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın dediği gibi "oturup bir durum değerlendirmesi yapsa" çok daha iyi olur.

Danıştay İkinci Dairesi’nin Şubat 2006’da kamuoyuna aslında yanlış olarak yansıtılan kararını (bunun ayrıntısına girmeye bugün yerimiz yok) 11 Şubat 2006 günü partisinin Mersin İl Kongresi’nde ele alan ve;

"Bu anlayış hiçbir hukuk anlayışı içinde tanımlanamaz. Bu kararı kınıyorum. Efendi (efendi diyerek zımnen aşağıladığı yer Danıştay’dır) bu senin değil, Diyanet’in işi. (...) Bu kararı hukuk ilkeleri içerisinde tanımlayamıyorum. (...) Bu böyle biline" diyen Başbakan Erdoğan değil mi?

Daha sonra Danıştay’ı hedef alan kaç konuşma yaptı Başbakan? Bunların bu saldırgana cesaret vermiş olabileceğini reddetmek mümkün mü?

Sayın Başbakan, Danıştay’ın son kuruluş yıldönümü sırasında kendisinin de gözünün içine baka baka;

"Yargı kararlarını eleştirmek elbet mümkün; ama bu kararları verenlerle ilgili kişisel bilgi ve fotoğrafları gazete sayfalarına koymak suretiyle onları hedef gösterenler olduğunu" söyleyen Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu’nu duymadı mı?

Onları ve Çörtoğlu’nun "laik rejime yönelik saldırılar olduğunu" duyduktan sonra "Biz bu tür lafları çok dinledik" diyen kendisi değil mi?

Çörtoğlu’nun bu açık uyarılarını dahi algılayamayan ve Danıştay gibi laik cumhuriyetin temel kurumlarından birine yapılmış bir saldırının ne gibi sonuçlar doğurabileceğini düşünmek istemeyen bir iktidar sahibinin ileriyi görme yeteneği zayıflamış değil midir?
Yazarın Tüm Yazıları