Paylaş
Velev ki dağdakilere gönderilmiş olsun, patlayıcı maddeden söz etmiyoruz.
Mülkiye Kılınç’ın çırpınışlarını başından beri izliyorum. Kucağında 6 aylık ikiz bebekleriyle çekilmiş fotoğrafı sosyal medyada dolaşıyor.
Cezaevine girmesi bu saatten sonra önlenebilir mi, bilmiyorum. 2 yıllık hapis cezası Yargıtay’da kesinleşmiş. Cumhurbaşkanı Gül’e çağrı yapıyor, ama elinden bir şey gelir mi?
2 gün önce Adalet Bakanlığı’nın devreye girdiğini okudum.
Bebekleri biraz daha büyüyünceye dek ceza ertelemesine gidilebilirmiş. Ya da bir umut, ‘kanun yararına bozma’ yoluyla yeniden yargılanması sağlanabilir.
Varsa bir çaresi, ne yapılıp ne edilip bulunmalı derim.
* * *
Ya çare bulunamazsa?... 6 aylık bebekleriyle içeri girecek.
O masumların günahı ne diyebilirsiniz.
Fakat her ceza infazıyla birlikte mahkûmların çoluk çocuğu, akraba ve taallukatı da cezalandırılmıyor mu?
Arkada kalanların trajedisi bütün hikâyelerde aynıdır, hepsi yürek yakar, ceza sonuna kadar hak edilmiş olsa bile...
Söz konusu bir anne olunca, sütten kesilmeniş iki yavrusu da onunla aynı cezaya hüküm giymiş oluyor. Daha trajik bir durum bu, çok daha dokunaklı, kabul.
Ne ki Mülkiye Kılınç’ın iki yavrusuna bağışlanması talebiyle adaletin karşısına çıkamayız.
Çocukları öne sürmeden de yapılabilecekler var. Adaletten, kitapla silahı ayırt etmesini istemek gibi...
* * *
Mülkiye Kılınç davasındaki asıl fecaat şudur:
İnsani bir dram değil, bir hukuk faciasıyla karşı karşıyayız.
Acıma duygusu yerine asıl hak, hukuk ve adalet duyguları harekete geçirilmeli.
Sayın ki Michel Foucault, Noam Chomsky, Nâzım Hikmet filan değil, Abdullah Öcalan kitapları satıyordu ve alan kişi onları doğruca dağa götürecekti. Fark eder mi?
“Mülkiye Kılınç, 6 aylık ikiz bebekleriyle mayısın ikinci yarısında cezaevine girecek” cümlesine, asıl meseleyi nazar-ı dikkatten kaçırdığı için itirazım var.
“Foucault, Chomsky ve Nâzım sakıncalı örgütsel döküman sayıldı” cümlesine de aynı gerekçeyle karşıyım.
Dedim ya, Öcalan’ın bütün külliyatını sırtlansa ne yazar? Tanımadığı bir müşteriye satmayıp da örgütten bir ulakla dosdoğru dağa gönderse ne?
Nihayetinde kitap mevzubahis, Doçka mermisi mi bu!
* * *
Kitap satmak, terör örgütüne yardım ve yataklık suçunun yanında Mülkiye’nin ikiz bebekleri kadar masum bir eylem.
Human Rights Watch’ın raporuna göre, Amerikan hapishaneleri şiddet içermeyen eylemlerden yatanlarla dolmuş taşıyor. 2.2 milyonluk cezaevi nüfusunun büyük bölümü ıvır zıvırdan içeride. Şimdi o eylemleri hapislik suç olmaktan çıkarmak için didiniyorlar.
Ama yalnız olmamak, haklı olmaya yetmez.
Hele kitap alışverişini kriminalize etmek, hiçbir kitaba sığmıyor.
Ceza hukukumuzda silahla kitabı, kurşunla kalemi kesinkes ayırt edecek düzenlemeler bir an önce hayata geçirilmeli.
* * *
Mülkiye Kılınç’ı ikizlerine bağışlamayabilir kanun ve fakat onu kitaplarına bağışlamasını beklemek hakkımız.
Askeriyenin cemseleri basmadan önce yasak kitapların alelacele toprağa gömüldüğü bir evde büyüdüm ben.
6 ay önce doğmuş bebekler, sırf ebeveynleri kitap yakalattığı için hapiste büyüyecekse şayet, boşa gitti demektir ‘caanım’ yıllar.
Paylaş