Paylaş
Minye kentindeki aynı mahkeme, bir ay önce de 529 kişiyi idama mahkûm etmişti. Toplam 1212 idam!
Bunlardan 429’unun cezası müebbet hepse çevrildi.
İdamlık 1212 kişiye yüklenen suç ne? Askeri darbeyi protesto gösterilerinde bir polisin öldürülmesi, dört polis hakkında öldürmeye teşebbüs ve bazı kamu mallarının tahribi!
Karar “adli hata”nın çok ötesinde siyasi bir kıyımdır! Darbeciler, devirdikleri İhvan-ı Müslimin yanlılarını katliam çapındaki cezalarla ezmeye çalışıyorlar.
Böyle bir “mahkeme kararı” yeryüzünde görülmemiştir! Mısır’da “hukuk” darbeciler tarafından siyasi “araç” olarak kullanılmanın ötesinde, tamamen “yok” sayılmıştır.
TUNUS VE MISIR
Maalesef Ortadoğu kültürünün buna müsait olduğu da bir gerçektir.
İslam’dan çok önceki asırlarda Mısır firavunlarında, Sasani kisralarında şekillenen kadim despotik kültür...
Ortadoğu’da iktisadi gelişme nasıl geciktiyse, “hukuk” kavramı da öyle gecikti...
Büyük umutlarla patlak veren Arap Baharı hareketleri, sadece Tunus’ta demokrasi ve hukuk devleti yönünde gelişiyor.
Tunus’ta İslamcı El-Nahda hareketi, Raşid Gannuşi gibi gerçek bir bilge ve düşünürün manevi liderliğinde çatışmacı tavırlardan sakındı, laiklerle ve liberallerle uzlaştı. Tunus gezisinde Cumhurbaşkanı Gül, gazetecilere “Anayasalarını bizden kolay yapacaklar” demişti. (Hürriyet, 10 Mart 2012)
Aynen öyle oldu. Alkışlanacak bir tecrübedir Tunus’un anayasa yapımı.
MISIR’IN DRAMI
Ortadoğu kültürünün merkezindeki Mısır’da ise, bu uzlaşma olmadı.
Çeşitli olayların yaşandığı süreçte, İhvan, kendi yaptığı anayasayı referanduma sundu. 17 Aralık 2012’deki referandumu muhalefet boykot etti. Seçmenlerin sadece yüzde 33’ü sandığa gitti; bu yüzde 33’ün yüzde 68’inin oylarıyla İhvan anayasası kabul edilmiş oldu.
Meşruiyet tabanının noksan kaldığı çok açık...
Ekonomi de kötüleşmeye devam ediyordu.
Gerilim tırmandı... Gösteriler ve 3 Temmuz’da askeri darbe! Hem de Ezher’in fetvasıyla! “Şeriatçı” Selefilerin ve Suudilerin desteğiyle!
Ve işte darbe mahkemesinin mezbaha gibi idam kararları. Hukuk yok!
İKİ ANAYASA
Mısır ve Tunus anayasalarında “hâkimiyet halkındır... devletin dini İslam’dır” gibi ortak maddeler var. Diktatörlük dönemlerine göre ikisinde de özgürlükler hayli genişletilmiştir. Fakat çok önemli farklar da vardır. Sadece birkaç örnek:
İhvan anayasasına göre Mısır “Arap dünyasının ve ümmetin bir parçası”dır. Tunus anayasası ise, “ümmet” kavramına yer vermiyor, Ortadoğu kimliği yerine de Kuzey Afrika kimliğini vurguluyor.
İhvan anayasasında hukukun temel kaynağı olarak “şer’i hukuk” zikredilmiş, hatta “Sünni fıkıh” vurgusu yapılmıştır! Tunus’ta uzlaşma için İslamcılar bu gibi maddelerden vazgeçmişlerdir.
Tunus anayasasının 109 ve 115. maddelerinde yargı bağımsızlığı ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. İhvan anayasasında böyle ayrıntılı hükümler yoktur.
ALINACAK DERSLER
Tunus uzlaşmacı davranışlarla başarılı oldu, uzlaşmayı da hukuka değer verilmesi sağladı.
Mısır’da ise siyasi taraflar çatışmacı davrandı. Ana hukuk kavramlarında bile uzlaşamadılar. Hukuk zayıf kaldığı için mezbaha gibi mahkemeler ortaya çıktı.
Demek ki, hukukun ana kavramları bütün siyasetlerden üstündür, üstün tutulmalıdır. Aksi halde, siyaset “kabile” ya da “mahalle” kavgasına dönüşüyor; kutuplaşma artıyor. Türkiye’de darbeler devri çoktan ve ebediyen kapandı. Türkiye’nin kutuplaşma yüzünden “yönetilemez” hale gelmesini istemiyorsak, bunun tek yolu uzlaşma kültürü ve hukukun üstünlüğü ilkesidir.
Paylaş